Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Tam
Tam Çeviri Türkçe
161,916 parallel translation
Y cuando estés nervioso o en tu momento más estresante, cuando esté a punto de subir el telón... tienes que recordar que tienes algo de él en ti.
Ayrıca, gergin olduğunda ya da en heyecan duyduğun anda, yani perde tam kalkmak üzereyken... kendine bunu hatırlat.
Llegáis a tiempo.
Tam zamanında geldiniz.
Mira, es hora de que vayas a casa y te despidas de tu esposa en condiciones.
Bak, sadece... tam olarak eve gitme vakti şu, git ve karına adam gibi hoşçakal de.
Justo ahí, donde está Randall, es donde me enseñó que incluso un lánguido viejo saco de huesos, según sus palabras, aún podía intentar un Charleston.
Tam orada, Randall'ın tam olarak durduğu yerde, bana, kendi tanımıyla, ihtiyar bir kemik torbasının, bile Charleston gibi dans edebildiğini göstermişti.
Él era realmente adorable.
O tam bir efsaneydi.
" El chico mete la marcha atrás y sale zumbado hacia atrás
"Oh, bu çocuk geri vitese taktı, " gerisingeri tam gaz
- Alma que lleva el diablo.
- Tam gaz hem de.
Porque hay un chico muy dulce y muy grande en mi salón ahora mismo que debe pensar otra cosa.
Çünkü gerçekten çok sevimli, koca bir adam şu an oturma odamda oturuyor, eğer onunla paylaşmazsan bu durumun tam tersini düşünebilir.
De acuerdo.
Tam da bu.
Mi primo la monja.
Benim kuzen tam bir yeminli.
Siendo honestos, es un milagro que pudiera hacer el viaje.
Dürüst olmak gerekirse, bu geziye çıkması bile tam bir mucize.
Hola, señora Peabody.
Evet, bakın, aslında ben tam çıkmak...
Pero encuentro conveniente que este alcoholismo tuyo se haya vuelto a presentar justo en el mismo momento en el que por fin me pasa algo a mí.
Ne hikmetse senin bu alkolik olma sevdanın, tam da ben kendim için bir şeyler yapmaya... başladığım anda ortaya çıkması ne garip. Hayır, hayır, bu... bu söylediğin
- ¿ Qué estás diciendo exactamente?
- Ne diyorsun tam olarak?
Sabía exactamente quién era usted.
Tam olarak kim olduğunu biliyordu.
El despliegue de un equipo forense completo.
Tam bir suç mahalli incelemesi istiyorum!
Mi cliente ha colaborado en todo.
Müvekkilim tam bir işbirliği gösterdi.
Bueno, sobresaliente en sinceridad.
Dürüstlük için tam puan, evlat.
Bueno, por lo que sabemos de Timothy Ifield, es que intentaba hacer justo lo contrario.
Şimdi, Timothy Ifield, muhtemelen iddia ettiklerinizin... tam tersini yapmaya çalışıyordu.
Los médicos dicen que me recuperaré del todo.
Doktorlar tam bir toparlanma yapacağımı söyledi.
Sí, por supuesto, ahora recuerdo exactamente a quién se refieren.
Evet, elbette şimdi tam olarak ne kastettiğinizi hatırlıyorum.
Exactamente lo mismo que se ha hecho con Leonie Collersdale.
Tam olarak Leonie Collersdale'in cesediyle ne yapıldı.
Esa partera demente me dijo lo opuesto.
O deli ebe tam tersini söylemişti.
¿ Y qué hizo Helen? Exactamente.
Helen tam olarak ne yaptı?
- Aquí es donde me invento las líneas.
- Tam burada, doğaçlama yaptığım yerde.
- Nos preguntamos, señor, dónde es que guarda su carne.
Affedersiniz? Bifteğinizi tam olarak nereye koyduğunuzu merak ediyorduk da.
Son 11 dólares.
Evet, tam 11 tuttu.
En 45 minutos exactos.
Tam olarak 45 dakika sonra.
Aquí.
Tam buradan.
Una película de terror barato.
Tam bir saçmalık.
Justo ahí, junto al helado y a las natillas.
Tam orada, dondurma ve pudinglerin orada.
Llévala hasta allá.
Doğruca git. Tam oraya.
- Tu novia es una gran comediante.
- Sevgilin tam bir komedyen.
Son puras patrañas.
Bu tam bir saçmalık.
He vivido veintiocho años.
Tam 28 yıl yaşadım.
¿ Qué hace exactamente una Salvadora?
Kurtarıcı tam olarak ne yapıyor?
No es exactamente lo que he dicho.
Söylediğim tam olarak bu değildi.
Bueno, no fue su deseo exactamente, pero sí.
Tam olarak onun dileği değildi ama evet.
¿ Y dónde estamos exactamente?
Tam olarak neredeyiz?
No sé si lo entendí de verdad.
Tam olarak anlamış mıydım bilmiyorum.
Sí, es difícil saberlo con certeza ya que su ecógrafo es basura.
Ultrason makineleri tam bir hurda olduğu için emin olmak zor.
Estoy en medio de algo. ¿ Es urgente?
Muayenenin tam ortasındayım. Acil mi?
Vaya perra.
Tam bir orospu.
No, ha llegado justo a tiempo.
- Tam zamanında geldiniz.
Dímelo otra vez... ¿ qué fue lo que dijo exactamente?
Tekrar söyle. Tam olarak ne söyledi?
Es decir, tal vez... vuelva.
Tam bitmedi ama, belki de geri döner yani.
Aún no lo entiendo completamente.
Hâlâ tam olarak anlamıyorum.
Eres un encanto, pero... quiero decir, no lo sé con certeza.
Çok tatlısın ama... Daha tam emin değilim.
Estábamos...
Biz de tam...
- No.
Hayır, ben tam ışıklar söndüğü anda, - Hayır, olmaz.
Soy idiota.
Tam bir salağım.