Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Telefóno
Telefóno Çeviri Türkçe
52 parallel translation
Digo que existe el telefóno, te acercas y marcas.
Hayatta telefon diye bir şey var, ahizeyi kaldırıp numaranı çeviririm.
¿ Dónde está escrito que debo dejar todo para atender el telefóno cada vez que suena?
Telefon her çaldığında işimi gücümü bırakıp cevap vermem mi gerekiyor?
Tal vez sea mejor que atiendas el telefóno.
Telefona baksana.
¿ Anoche por telefóno?
Dün gece telefonda.
A las cartas las abren todas, el telefóno está bajo control.
Postalarımı okudun, telefonlarımı dinledin.
- Sí, el telefóno está en la parte de atrás.
- Emin misin? - Evet. Telefon arkada.
No, tengo... tengo que usar el telefóno.
Hayır. Ben... ben... telefonu kullanmalıyım.
- Necesito usar el telefóno.
- Telefonu kullanmalıyım.
Por pretender que no estás pensando que te estas perdiendo tu tour, encuentra el telefóno y navega por el Campus Antiguo.
- Niçin? Şu anda turu kaçıracağını, telefon fişini bulman gerektiğini ve eski kampusu düşünmüyormuş gibi yaptığın için.
La oí en el telefóno preguntando los horarios.
Telefonla konuşurken programını ayarladığını duydum...
Volví por mi telefóno celular.
Cep telefonumu almak için geri dönmüştüm.
El no de telefóno GPS.
Telefon numarasını GPS'e gir.
- No, escucha.. - Es mi telefóno, espabilado.
Ve şimdi onu bırakmamız gerekiyor, çünkü aptal ben- -
Oyes timbrar el telefóno.
Telefonu duymuyor musun?
Volví por mi telefóno celular.
Cep telefonumu almak için geri dönmüştüm. Bu senin için büyük bir şans olmuş.
Hey Bob, fue genial como conseguiste el telefóno de la maestra,... aún después de decirle esa historia sobre matar a una maestra.
Bob, cidden öğretmenin telefon numarasını nasıl aldın, öldürülen öğretmenin bile hikayesini anlattıktan sonra.
Necesitamos el número de telefóno del familiar más próximo de la víctima.
Kurban'ın en yakın akrabasının telefonuna ihtiyacımız var.
Si escuchas a tu corazón. Ya no necesitarás el telefóno.
Şayet kalbine kulak verirsen kimseyi aramana gerek kalmaz.
- Ponme al telefóno con la seguridad de la base.
- Üs güvenliğini bağlayın.
Acabo de colgar el telefóno con el oficial a cargo de la Armería en Quantico.
Az önce Quantico'daki cephanelik komutanıyla konuştum.
Dale tu telefóno, Sam.
Ona cep telefonunu ver Sam.
Y por la altura de Daphne, puedo extrapolar la altura de la persona que sostiene el telefóno.
Daphne'nin boyuna bakarak resmi çeken kişinin boyunu tahmin edebilirim.
Se rompió mi telefóno.
Telefon bozuk.
¿ las facturas de telefóno van separadas?
Bizim telefon fatıralarımız ayrı olacak mı?
Cuando cogíste mi telefóno, el número que marcaste, no era un número.
Telefonumu aldığında, aradığın numara, telefon numarası değildi.
Bien, porqué la hora esta sólo en tu inexistente telefóno movil.
Doğru, çünkü tek saatin var olmayan cep telefonunda.
Este telefóno funciona por control remoto.
Telefon uzaktan çalışıyor.
Bueno, su telefóno está ahora al norte de M Street en Ridge.
M Cadde'sinin kuzeyindeymiş.
Usa un telefóno vía satélite para hacer sus operaciones bancarias.
Bankacılık işlemleri için bir uydu telefon kullanıyor.
- No tenía, ni telefóno, nada.
- Ne telefon, ne cüzdan, hiçbir şey yok.
" Dame el telefóno.
- Telefonu ver.
Llamaré por telefóno a la jueza Forrest para que os haga un hueco mañana, y si necesitáis algo, sólo llama.
Yargıç Forrest'ı arayacağım yarın için uygun olduğunuzu söyleyeceğim bir şey olursa, aramanız yeterli.
Apague el telefóno, no el stand-by, apagado.
Sessizde değil, kapalı olsun.
incrementé en 10 veces la sensibilidad del microfono del telefóno.
Mikrofonun hassasiyetini on katına çıkardım.
Señor, acabo de hablar por telefóno con Traci.
Efendim, az önce Traci'le telefonda konuştum.
No, no, tenemos que conseguir ese telefóno.
Hayır, hayır, o telefonu bulmamız gerek.
Pero puedo intentar mandarte una bomba de mensajes desde mi telefóno.
Ama hikâyeyi telefonumdan göndermeye çalışayım.
Si necesita un investigador, use el telefóno y concierte una cita.
Eğer bir dedektife ihtiyacın varsa telefon et ve randevu al.
Hace como 20 minutos. No lo recibí porque apagué mi telefóno, así podría darle mi atención total a...
20 dakika önce.. almadım telefonum kapalıydı..
Ya dije que él apagó su telefóno. Dices muchas cosas, Nelson.
- Telefonu kapalı diyorum
Parece que he encontrado nuestro telefóno.
Görünüşe göre cinayet sebebini bulduk.
Veo tú telefóno y subo un arma del crimen.
Cinayet sebebini görüyorum ve cinayet silahına yükseltiyorum.
- en tu telefóno. - Cualquier cosa que nos digas será confidencial.
Söyleyeceğin her şey gizli tutulacak.
Dame tu telefóno.
Telefonunu ver.
No sabía que un telefóno hacía eso.
Telefonumun böyle bir yeteneği olduğunu bilmiyordum.
Tuve una visión de una de sus viejas facturas de telefóno aún estaba en el suelo de su apartamento.
Telefon faturalarından birisi hala dairesinde olduğuna dair bir öngörü gördüm.
Y el telefóno de Jules me sigue mantando al buzón de voz.
Jules'un cep telefonu sürekli sesli mesaja düşüyor.
¿ Cómo te acuerdas del número de telefóno de nuestra casa?
Ev numaramızı nasıl hatırlıyorsun?
¡ No levantes el telefóno!
Telefonu tutma.
"SIENTATE." "SUELTA EL TELEFÓNO CASEY."
Telefonu bırak, Casey.
Estate pendiente del telefóno.
Telefonunu yanında ayırma.