Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Tenìa
Tenìa Çeviri Türkçe
32 parallel translation
Ese, Sr. McCarthy tenìa un caràcter, que diablos, usted sabe usted sabe, si sabìa que otra persona le habìa disparado a sus aves se hubiese puesto realmente furioso.
O, Bay McCarthy, Öfkeli biriydi, bilirsiniz. Bilirsiniz, eğer bir başkası onunla aynı sahada atış yapıyorsa, öfkeyle ağzına geleni söylerdi.
¿ Tenìa el hijo el mismo caràcter?
Oğluda bu yöne meyilli miydi?
No, a nadie no puedo imaginarme de que manera le produjeron las heridas aunque el no era un hombre muy popular pero que yo sepa no tenìa enemigos declarados nada màs sé del asunto.
Hayır, hiç kimse. Nasıl yaralandığı hakkında hiç bir fikrim yok. Tanınmış bir insan değildi, ama bildiğim kadarıyla aktif bir düşmanı yoktu.
No, no, se fuè hace como cinco minutos parecía como que tenìa un problema en mente.
Hayır, hayır, 5 dk. önce çıktı. Aklında bir şey varmış gibi görünüyordu.
- Sì, pero... - Sì. Y ahora te has acercado a mì... que he estado bailando desde que tenìa seis años... y dices que quieres bailar pasos propios... y convencer a los jueces en los Pan Pacific Grand Prix... con tres semanas para ensayar?
Ve şimdi altı yaşından beri dans eden biri olan bana geliyorsun, ve Federasyon dışı dans edip, Pan Pasifik jürisini üç haftalık bir provayla...
He estado trabajando para ganar los Pan Pacifics... desde que tenìa seis años.
Pan Pasifik'i kazanmak için altı yaşımdan beri çalışıyorum.
Tenìa que hacer una llamada telefònica.
- Hayır, telefon etmeye gitti.
Tù sabes, Scott, tu papà... lo tenìa todo...
Bilirsin Scott, baban her şeye sahipti.
Tenìa que haber un error de base, algo que confundiese a los pensadores de todos los tiempos. ¿ Està de acuerdo? ¿ Eh?
Başka bir şey olmalı yıllardır düşünürlerin kafasını karıştıran bir şey.
No tenìa que haberle dejado solo.
Seni yalnız bırakmamalıydım. Kahretsin!
No le entendimos. [br] Tenìa dientes enormes!
Ne dediğini anlamadık. Kocaman dişleri vardı!
Tenìa que ver con una vida pasada que volvía para perseguir su presente.
Geçmiş bir yaşamın günümüzdekinin peşine düşmesi gibi bir şeydi.
Tenìa que coger unas hierbas.
Bazı otlara ihtiyacım vardı.
Ha sido muy raro volver asì porque no tenìa ningún control sobre mis acciones.
Böyle geçmişe dönmek çok tuhaftı çünkü hareketlerimi kontrol edemiyordum.
Eh, hablando de poderes... ¿ Por qué no tengo ese poder increíble que tenìa entonces?
Hey, konu güçlerden açılmışken nasıl oldu da eskiden sahip olduğum o müthiş gücü elimde tutamadım?
Tenìa varios nombres... Mejora Laboral, Agencia de Recuperación Nacional... Cuerpo de Conservación Civil.
Düzinelerce ismi vardı, NRA, WPA, CCC.
Tenìa miedo..
Korkuyorum...
Parece que èl tenìa algún tipo de obsesión con ella.
Kıza karşı bir tür saplantısı varmış.
No encontramos una relaciòn, pero èl tenìa algunos efectos personales de ella.
Bağlantıları henüz yok fakat bazı kişisel eşyaları ondaydı.
No tenìa buena coagulación.
Kanı doğru dürüst pıhtılaşmıyordu.
Sabìa que ella tenìa una relaciòn, pero Vanessa lo tenìa en secreto.
Sanırım devan eden bir şeyi vardı ama ağzını sıkı tutuyordu.
Dice que èl apareció un tiempo despúes que Vanessa muriera, tenìa varias teorías de còmo había muerto y porquè.
Söylediklerine göre birkaç seneden beri gelip kızın nasıl öldüğüne dair yığınla teori anlatıyormuş.
No tenìa nada que decir.
Söyleyecek bir şeyim yoktu.
Pero pensaba que tenìa cableado nuevo en las instalaciones.
Yeniden yapılan yeni bloğunuzda kablo şebekeniz olduğuna inanıyorum.
Para vencer a Roma, tenìa que probar la fuerza de esas alianzas.
Roma'yi yenmek için önce bu birliklerin gücünü, bir denemem gerekiyordu.
Mi contrapartida romana no tenìa deseos de pelear.
Roma isi kupam yoktu, o yüzden pek havamda degildim!
Tenìa que ver principalmente con tu trabajo...
Bunun daha çok işinle ve onunla ilgili diğer konularla alakası vardı.
Bueno, tal vez èl tenìa razòn Tal vez, Joshua està aquì tambièn
Belki de haklıdır. Joshua buradadır.
Qué esta pasando? Oh, solo- - Tenìa que salir de la casa.
Neler oluyor? Evden çıkmam lazımdı sadece.
Quizas no tenga que ver con este asunto pero quizàs deba decirle que algùn bien a salido de toda esta maldad desde que he estado aquì he recibido un mensaje de la mujer con que me casè que habia leido en los diarios que yo estaba en un serio problema y en situaciòn de ser colgado ella me escribiò que tenìa un marido con anterioridad en el puerto de Bermuda.
Tüm bu olaylarla pek ilgili değil ama belki de size söylemeliyim. Bu lanet içinde iyi bir haber. Buraya geldiğimde
No hubo modo de quitarmelo de encima no hubo mas sosiego paz ni olvido dondequiera que me volviese tenìa a mi lado su cara sonriente y astuta me exigía cuanto se le antojaba y yo tenìa que dárselo sin discutir tierras, dinero, casas hasta que finalmente, me pidiò algo que yo no podìa concederle me pidiò a Alice ella y su hijo se habìan hecho mayores y èl sabía que mi estado de salud era malo juzgó él que daría un golpe magnífico haciendo que aquel entrase en posesión de todos mis bienes pero en ese punto me mantuve firme de ninguna manera permitiría que su raza se mezclara con la mìa no porque me desagradase el muchacho pero èl tenìa la sangre de su padre y eso era suficiente me mantuve firme...
Ondan bir kutuluş yoktu, dayanağım yoktu, huzur yoktu, unutabilme ihtimali yoktu. Nereye dönsem, onun aç gözlü ve sırıtan suratı ensemdeydi. İstediği ne varsa ve sahip olduğu ne varsa
Tenía ideas poco realistas sobre esta noche y creo que solo... tenìa la idea tonta que todo saldría perfecto y terminaría en tus brazos y... Tenía razón.
Hayır.