Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Tã
Tã Çeviri Türkçe
206 parallel translation
Y si un hombre honesto como tú tiene enemigos, son enemigos mà os.
Senin gibi dürüst bir adamın düşmanlarını ben de düşman belleyecektim.
Tú vigà late a ti mismo,  ¿ de acuerdo?
Sen de kendine hakim ol, tamam mı?
 ¿ Quià © n eres tú?
Sen kimsin?
La tà a mà ¡ s sexy que he tenido y he tenido muchas en todo el mundo.
Dünyanın hiç bir tarafında böyle bir parça halletmemiştim.
-  ¿ Y tú quà © quieres por Navidad?
- Noel için sen ne istiyorsun?
Sà ³ lo tú y à © l.
- Hayır. Haydi.
Y tú sabà as que era lo que habà a que hacer.
Ve iyi birteklif olduğunu sen de biliyordun.
Tú tendrà ¡ s que hacerle comprender.
Aklının başına gelmesini sağlamalısın.
Tú convence a Sonny.
Sonny ile konuş, yeter.
- Soy para à © l como tú o Mike.
- En az sizler kadar ben de oğluyum.
Vale, ahora tú.
Tamam, sen devral.
- Tú no le dices que se calle.
- Bir daha onunla böyle konuşma.
Tú no te metas.
Sen karışma.
Tú no eres como à © l.
Ama sen onun gibi değildin.
Me las sabà a todas cuando tú eras un mocoso.
Sen küçücük çocukken, ben yol almaya başlamıştım.
Pero nunca pensà © que fueras tú.
Ama bunu asla senin için istememiştim.
Tú, corre.
Oraya koş.
Pero à © l dijo : "No, tienes que ir a la gran ciudad de Chicago......a encontrar a mi hijo." Eres tú.
Ama o dedi ki, "Hayır, büyük şehir Şikago'ya gidip oğlumu bulmalısın." Yani seni.
Bueno, EH, tà © cnicamente, es una caà ± a.
Şey, teknik olarak, bu bir şemsiye.
Bueno, EH, tà © cnicamente, eres un idiota.
Sen de teknik olarak bir ahmaksın.
- Tà ³ malo o dà © jalo.
- Kabul et, ya da vazgeç.
TÃ ³ mame y hacer conmigo, como se puede.
Götür beni ve ne yapacaksan yap.
Tú me llevabas.
Beni yanına aldın.
- Bueno, entonces llà © valo tú.
O zaman sen götür.
- Tú eres Cristina,  ¿ verdad?
- Cristina, değil mi?
Tú vas a hacer exà ¡ menes rectales.
Sana da rektal muayene kaldı.
Tú y yo la vamos a pasar muy bien juntos.
Beraber o kadar eğleneceğiz ki.
Ya no soy la chica del bar, y tú no eres el muchacho.
Ben artık bardaki kız değilim. Sen de bardaki erkek değilsin.
Yo era la que estaba tomada y tú no eres tan apuesto.
Sarhoş olan bendim ve o kadar da yakışıklı değilsin.
Tú està ¡ s con la nazi,  ¿ verdad?
Sen Nazi'ylesin, değil mi?
- Tú la monitorizas.
Onu izlemen gerekiyordu.
Tú has sido responsable de Katie.  ¿ Trabajamos juntas?
Başından beri Katie'yle ilgilenen intern sensin.
 ¿ Le hiciste promesas a la Sra. Savitch? Tú eres quien le dirà ¡ que es viuda.
Madem Bayan Savitch'e sözler verecek kadar önemli birisin, dul kaldığını da sen söyleyeceksin.
No permitas que el hecho de que tuvimos algo se interponga entre tú y tu oportunidad.
Yattığımız için eline geçen.. ... fırsatları teptiğini anla artık.
No es necesario el momento donde yo digo algo, luego tú dices algo alguna llora, y se hace especial.
Şu benim bir şey söylediğim, sonra senin konuştuğun sonra birimizin ağladığı ve bir anı paylaştığımız seremoniyi.. ... yapmamız gerekmiyor, değil mi?
Tú està ¡ s peor que yo.
Senden iyi görünüyorum.
 ¿ Tú eres la mà © dica?
Siz doktor musunuz?
Tú ya eres mayor, ve a por ella.
Sen artık yetişkinsin, git de topu al.
Tú. - No.
Sen!
Porque tú ya deberías estar durmiendo.
Sonuçta sen de yatma vaktini çoktan aştın.
 ¿ Y tú qué miras?
Ne bakıyorsun lan sen de?
Puede que me des veinte, yo te haga... ... un recibo de treinta y tú te quedes diez.
Belki bana 20 verirsen, sana 30 dolarlık makbuz yazarım ve 10 doları cebine atarsın.
Como tú digas.
Katılıyorum.
Tú también.
Sen de mi yoksa?
Tú...
Siz...
Tú ponme a prueba.
Dene haydi. Lütfen.
Chowder,  ¿ la casa sigue viva y tú vas a escaquearte?
Chowder, ev hala canlı ve bizi yarı yolda mı bırakacaksın?
Pero tú fuiste quien mató a Nebbercracker.
Evet ama sonuçta Nebbercracker'ın ölmesine sen neden oldun.
Vete tú.
Esas sen defol.
Tú...
Seni...
Skull no es como tú. à ‰ l me respeta como merezco...
Kelle senin gibi değil.