Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Vanity
Vanity Çeviri Türkçe
193 parallel translation
Dicen que hay un espectáculo musical muy bueno en el Vanity Fair, señor.
Vanity Fair'de ilginç bir müzikalin olduğunu söylüyorlar.
" Bodas de Oro de Vanity.
" Vanity'nin Altın Gelini.
La fama espera a una chica en la portada de su 50 ° aniversario.
50. yıldönümünde, Vanity'ye kapak olacak kızı, şöhret ve servet bekliyor.
LA CHICA DE LAS BODAS DE ORO de Vanity
Vanity'nin ALTIN GELİNİ
¿ Podría ver al Sr. Coudair por lo de la portada de Vanity?
Vanity kapağı için Bay Coudair ile görüşebilir miyim?
La portada de Vanity en carne y, ¡ vaya carnes!
Vanity'nin yeni kapak kızını bizzat görün, ne kız ama!
- Es el 50 aniversario de Vanity.
- Vanity'nin 50. yaş günü.
VANITY FAIR JULIO 1 5 centavos
VANITY FAIR TEMMUZ 15 Sent
- ¿ Del Vanity?
- "Gurur" sizin mi?
- Vanity.
- Gurur.
- Vanity. Bien.
- Gurur, evet.
¡ Es el "Vanity"!
Bu, Gurur!
- En Vanity Fair.
- Vanity Fair.
Salió su foto en Vanity Fair.
Vanity Fair'de resmi vardı.
No es una locura, lo dice Vanity Fair.
Hiç de delilik değil, magazin dergisinde öyle yazıyor.
Todos hemos salido en Vanity Fair, menos tú.
Aslında, sen hariç, yemeğe gelen herkes Vanity Fair dergisinde çıktı.
Estaba en mi clase de cocina en el Instituto Bremen de Buffalo, donde me robó mi receta para la ternera y consiguió una reseña favorable en Vanity Fair, muchas gracias.
Sağ olsun, tariflerimi çalıp Vanity Fuar'ında reklamını yaptığı sırada Buffalo'daki Bremen Enstitüsü'nde aşçılık derslerine katılıyordu.
Vamos a destruir "Vanity Fair".
Vanity Fair'i battığı çamurdan çıkaracağız hayatım.
Hace perfiles de celebridades para Vanity Fair.
Şimdi Vanity Fair'de ünlüler hakkında yazıyor.
Suscrita a "Vanity Fair". ¡ Vaya, guau!
Vanity Fair dergisine abonesin.
Quiero una publicidad en la entrega de los premios Oscar y quiero una publicidad de diez páginas en Vanity Fair.
Akademi Ödüllerinin ortasında bir reklam istiyorum... Vaity Fair'de, 10 sayfalık bir reklam istiyorum.
Contiene material vulgar, como Vanity, Esquire, Vogue. Sexo.
Müstehcen materyale yer verebilirler ama aynı şeyi "Fair", "Esquire" ve "Vogue" dergileri de yapıyor.
La realeza los frecuentará, saldrán artículos en "Vanity Fair" y el "Times".
Asiller gelecek, Vanity Fair ve Times dergilerinde seninle ilgili makaleler olacak.
- "Vanity Fair". - A menos que sea "Vanity Fair".
- "Vanity Fair." - "Vanity Fair" olmadığı sürece.
Quiero algo de buen gusto... Era muy buena.
Geçen ayki Vanity Fair'deki şölen gibi bir şey lâzım.
Quiero a "Vanity Fair", Carson Daly "People", "Teen People", "NSYNC"...
Vanity Fair'in, Carson Daily'nin, People'ın Teen People'ın In Stile'ın, N'Sync'in gelmesini istiyorum.
- Oye, amiguito. Si no hubiese aprendido a controlarme leyendo Vanity Fair, hubiese soltado este batido de guayaba y mango
Hey, ahbap, eğer öfke yönetimiyle alakalı Kibirli Adaletteki makaleyi okumamış olsadım, bu tatlı içeceği yerine koyup
Tengo ahora todas estas ideas, y salieron de mí no de Vanity Fear o de mi madre.
Kafamda birçok fikir var. Bunların kaynağı benim. Ne Vanity Fair, ne de annem.
Podría decirte que lo que tú consideras tu personalidad... no es más que un conjunto de artículos de Vanity Fair.
Mesela sana senin kişiliğin olduğunu düşündüğün şeylerin... bir dizi Vanity Fair makalesinden başka birşey olmadığını söyleyebilirim.
Necesito su proyecto de investigación, o el Vanity Fair, si es que tiene uno.
Araştırma önerini, ya da, eğer varsa, bir moda dergisi bekliyorum.
¿ Has visto a Samantha? Vanity Fair no tiene mesa.
Vanity Fair'in masası yok.
Vanessa, dice que su hija de 13 años, Vanity,... ya usa drogas y tiene sexo con hombres mayores.
Vanessa, 13 yaşındaki kızı Vanity'nin uyuşturucu kullandığını ve yaşlı adamlarla seks yaptığını söylüyor.
Vanessa, ¿ qué hace Vanity cuando le dices que haga su tarea?
Vanesa, kızına "hadi ev ödevlerini yap" dediğinde sana ne söylüyor?
Vaya, Vanity, realmente estás fuera de control.
Vaay. Vanity, sen gerçekten kontrol dışına çıkmış bir çocuksun.
Leí en Vanity Fair... que la hora de la muerte nunca es exacta.
Vanity Fair dergisi ölüm saatinin kesin olarak belirlenemeyeceğini yazmıştı.
Estos incluyen la edición de trajes de baño de "Sports Illustrated" copias de "Vanity Fair", "Maxim" y "Rolling Stone"...
Buna "Sports lllustrated" ın bikini sayısı, "Vanity Fair," "Maxim" ve "Rolling Stone" dergileri, motosiklet ve vücut geliştirme dergileri de dâhildi.
- Leí un artículo en Vanity Fair.
- Vanity Fair'de bir makale okudum.
Una de ellas posó para Vanity Fair.
Bir tanesi Vanity Fair'de oynadı.
Noté que Brown era muy "Feria de las vanidades" para mi gusto. Ahora estoy considerando Sorbonne.
Brown'un benim için Vanity Fair olduğunu sandım ve şimdi Sorbonne'un öyle olduğunu düşünüyorum.
O que usan los actores antes de salir semidesnudos en Vanity Fair.
Ya da oyuncuların Vanity Fair'e yarı çıplak poz vermeden önce içtikleri şey.
- Bienvenido a Vanity Fair. - Gracias.
Vanity Fair'e hoşgeldin.
Ésta es una situación inusual para Vanity Fair.
Bu Vanity Fair için alışılmadık bir durum.
Llamo en nombre de la revista Vanity Fair.
Vanity Fair adına arıyorum.
de Vanity Fair?
TIME Magazine, Vanity Fair?
Tres DVD, Vanity Fair,
3 DVD, Vanity Fair'in özel sayısı,
- Vanity Fair para el 19.
"Vanity Fair" 19. olarak doğruladı.
Vanity Fair pide dos horas más.
"Vanity Fair" yarın için 2 saat istiyor.
Está en todas las portadas. Premiere, Vanity Fair.
Her yerde ; galada, Vanity Fair'de.
- Siento una pierna más corta que la otra. Esto va a ser como la vez que te cortaste con la revista Vanity Fair, ¿ no?
- Vanity Fair dergisiyle elini kestiğinde de böyle yapmıştın.
"Vanity Fair", "Esquire", "GQ".
Vanity Fair, Esquire, CQ...
¡ Aquí está Vanity!
Karşınızda Vanity...