Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Vano
Vano Çeviri Türkçe
2,118 parallel translation
Entonces no dejemos que haya muerto en vano.
Öyleyse yok yere ölmüş olmasına izin verme.
Sabes que morirás en vano.
Boşuna öleceksin.
¡ Si no lo detenemos, ahora, esta noche, entonces Danny habrá muerto en vano!
Eğer bunu durdurmazsak, bunu şimdi, bu gece yapmazsak, Danny bir hiç için ölmüş olacak!
Durante estos años he lanzado numerosas expediciones al norte todas en vano.
Uzun yıllar boyunca, kuzeye sayısız seferler düzenledim ama hepsi boşunaydı.
No permitiré que la muerte de sus hijos sea en vano.
Oğullarının bir hiç uğruna ölmesine izin vermem.
Muerieron en vano.
Bir hiç uğruna.
En realidad, nadie muere en vano.
Aslında, hiç kimse bir hiç uğruna ölmez.
La muerte de vuestro hermano no será en vano.
Ağabeyinin ölümü boşa gitmeyecek.
Dice que la última vez tomamos su nombre en vano.
Daha önce adını kötü bir şekilde kullandığımızı söyledi.
No creo que hayan muerto en vano.
Boşu boşuna öldüklerine inanmıyorum.
¡ Por supuesto que murieron en vano!
Tabii ki boşu boşuna öldüler!
En vano. pero pruebe de nuevo.
Bir işe yaramadı. Öyledir tabii ancak tekrar denemelisin.
No voy a permitir que su muerte sea en vano.
Boş yere ölmüş olmasına müsaade etmeyeceğim.
Tanto trabajo en vano.
Tüm bunların hepsi bir hiç içinmiş!
Ella no murió en vano
- Boş yere ölmedi.
Escúchame, Bruno : cuando este muerto tendrás que terminar el proceso o bien mi sacrificio será en vano.
Dinle beni Bruno : ben öldüğüm zaman sen bu işlemi bitirmek zorundasın. ... aksi takdirde emeklerim boşa gidecek.
Tres de los nuestros han muerto y no morirán en vano.
Bu antrenman değil, millet. Üç adamımız öldü. Boş yere ölmediler.
Así, su sacrif ¡ cio por nosotros no habrá sido en vano. ¡ Aleluya!
Böylece bizim için yaptığı fedakarlık boşa gitmemiş olur.
Sé que esto te parecerá una promesa en vano pero estoy decidida a encontrar una solución.
Biliyorum, bu sana boş bir vaat gibi gelebilir ama bazı şeyleri çözmekte kararlıyım.
No vinimos hasta acá en vano.
Bunca yolu boşu boşuna katetmedik herhalde.
En vano.
Hiçbir yararı olmadı.
Era extraño Pero mientras estábamos buscando y diciendo el nombre de Karli, yo sabía que nuestra búsqueda sería en vano.
Durum oldukça garipti ama evi arayıp Karli'ye seslenirken bile bu arayışımızın boşuna olduğunu biliyordum.
Y si se va a pasar tres años tocando ese maldito violonchelo hablando en francés con un montón de beatniks bueno, entonces estoy tirando mucho dinero en vano.
Ve eğer üç senesini o kahrolası çelloyu çalarak o bir avuç... bohemle Fransızca konuşarak geçirecekse, O zaman... Parayı sokağa atmış oluyorum.
Una, que se haya reunido con su hijita ; ... y dos, que su muerte no fuera totalmente en vano.
Birincisi, küçük kızına kavuşmuş olmasını ve ikincisi, ölümünün hiç uğruna olmamasını.
Me gustaría saber que no murió en vano.
Amaçsız ölmediğini bilmek güzel.
Si no tenemos cuidado, el sacrificio de nuestros amigos habrá sido en vano.
Dikkatsiz davranırsak, arkadaşlarımızın ölümü boşa gidecek.
Técnicamente, la Biblia prohíbe pronunciar el nombre del Señor en vano.
Ona bakarsan efendimizin ismini boş yere söylemek de İncil'de yasaklanmıştır.
Y murió en vano.
Ve bir hiç uğruna öldü.
Todos los de ahí afuera murieron en vano.
Dışarıdaki insanlar bir hiç uğruna öldü.
Que usemos el nombre del Señor en vano ya no significa nada.
Tanrının adını boş yere anmanın artık önemi yok.
Intentamos en vano hacerles juicio hace dos años.
İki yıl önce boşu boşuna onlara dava açmakla uğraştık.
Y usar el buen nombre del Señor en vano.
Tanrı'nın adını gereksiz yere kullanıyorsun!
" Cazador de tesoros vienen en vano...
" Hazine avcısı hiçbir şey alamadın.
Si dejas que Rahl consiga la caja, entonces el sacrificio de tu madre habrá sido en vano.
Eğer Rahl'ın kutuyu almasına izin verirsen o zaman annenin fedakârlıklarının hiçbir anlamı olmayacak.
Por favor trata de asegurarte que su sacrificio no haya sido en vano.
Kendini boş yere feda etmediğinden emin olun, lütfen.
Lo siento. Todo esto fue en vano.
Tüm bu şey anlamsızdı.
Pero es en vano... se esta extinguiendo.
Ama boşuna... tükeniyor
Todas las mañanas lee los clasificados en vano.
Her sabah boşu boşuna eleman ilanlarını tarıyor.
La muerte de Makio-san no será en vano.
Makio'yu o öldürdü, öcünü alacağız.
Lamento que la búsqueda fue en vano, pero necesita entender...
Beyhude arama için çok üzgünüm. Fakat anlamalısınız.
Tengo miedo de venir en vano. Después de Vagar semiconscientes durante tres días Antoine y Marie logran sobrevivir Por el instinto de supervivencia del camello que los conduce a un punto de agua no lejos de un campamento de nómadas.
Korkarım seni hiçbir yerde... 3 gün amaçsız ve yarı uyanık halde dolaşmanın ardından Marie ve Antoine'yi devenin hayatta kalma içgüdüsü kurtardı.
A menudo pronuncio el nombre del Señor en vano, y con mucho gusto.
Tanrının adını ağzıma boş yere büyük bir zevkle alırım.
Digamos que alguien entra y desea mirar el rostro de su familiar muerto una vez más en un vano intento de decir adiós a alguien que no puede ver- - Ni escuchar, porque no hay tal cosa como un alma o espíritu.
İçeri girip, ruh ya da hayalet olmadığı için, ne gören ne de duyan ölü akrabasının suratına bir kez daha bakmak isteyenlere...
Mis sentimientos también fueron en vano.
Bütün bunların hepsi beyhudeydi işte.
Qué él solo descubrió el cuerpo de la víctima y que intentó en vano revivirla.
Yani maktulün cesedini bulduğunu ve onu kurtarmaya çalıştığını ama başaramadığını.
¿ Qué dice de los rumores de que murió desangrada mientras sus coinquilinos llamaban a la policía en vano?
- Yardım telefonlarına zamanında yanıt vermediği için maktülün kan kaybından öldüğü şeklindeki iddialar hakkında yorum yapar mısınız lütfen?
Anímese sabiendo que Kyle quizá no haya muerto en vano.
Şu düşünce ile kendini metin tut : Kyle boş yere ölmedi.
Kyle no murió en vano.
Kyle, beyhude yere ölmedi.
- Mamá estaba muy feliz pero todo el esfuerzo fue en vano.
- Annem çok mutluydu. Ama yeterli olmadı.
Se que los esfuerzos son en vano, para obtener mi liberación... y yo aprecio eso.
Bunun için size müteşekkirim.
Todo ha sido en vano.
Ateşin boşa gitmesi yazık olur.