Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Vergüenza
Vergüenza Çeviri Türkçe
9,936 parallel translation
Vergüenza.
Utan.
- Qué vergüenza.
- Yazık.
- Da tanta vergüenza.
Çok utanç verici biri.
Que te hayas arruinado por mí fue vergüenza suficiente, pero ¿ otro, sin un padre para darle el apellido?
Kendini benim için mahvetmiş olman yeterince utanç verici zaten ama isim vercek bir babası olmayan başka bir bebek de neyin nesi?
¿ No tienes vergüenza?
Hiç utanman yok mu?
Seria una gran vergüenza si no podia jugar de nuevo, y avance y mi madre y todo el mundo me gustaba mas.
Eğer onunla yeniden oynayamazsam bu büyük bir kayıp olur, yeniden annemin ve herkesin beni sevmesini sağlayabilirim.
Y es una vergüenza que sea en la capital de la nación.
Üstelik ülkenin başkentinde.
Petrov sentirá vergüenza. Arrestará a más gente.
Petrov mahcup olacak ve daha fazla insanı tutuklayacak.
Vergüenza debería darle, Sr. Presidente.
Yazıklar olsun size, Sayın Başkan.
¿ Es así como quieres ser? ¿ Una falla? ¿ Una vergüenza para tu familia?
Ezik biri olup aileni utandırmak mı istiyorsun?
Sé que te da vergüenza.
Bunun seni utandırdığını biliyorum.
- Qué tonta. - Qué vergüenza.
- Aman tanrım, utandım.
¡ Por vergüenza!
Utan, utan!
Este lugar está lleno de un montón de miedo y vergüenza.
Burası korku ve utanç dolu bir yer.
- Me dio vergüenza.
- Utandırıcıydı.
- eres una vergüenza. - ¿ Yo te avergüenzo?
- Benden mi utanıyorsun?
El hecho es, Alaman que te has convertido en una vergüenza.
Gerçek şu ki Alaman, başımıza belâ oldun.
El rey Luis quiere evitar la vergüenza pública, ¿ verdad?
Kral Louis toplum içinde küçük düşmek istemez değil mi?
Sé que viniste a destruirme, Aramis, no hay vergüenza en la derrota.
Beni öldürmeye geldiğini biliyorum Aramis. Yenilmek utanılacak bir şey değil.
Lo que buscas es ser limpiado de vergüenza.
Peşinde olduğunu günahtan arındır.
La virginidad es una idea del hombre para la vergüenza.
Bekâret, lekelemeyi amaçlayan bir erkek icadıdır.
Tal vez, pero no traeré más vergüenza a mi fe.
Onlar izlemeyebilir ama bağlılığımın üstüne daha fazla utanç getirme niyetim yok.
¿ Recuerdas la vergüenza que tú y yo y medio Alabama del sudoeste sentimos la última vez?
Geçen sefer sen, ben ve Güneybatı Alabama'nın hissettiği utancı unutmadın değil mi?
Sois una vergüenza para la bandera, la Armada y los simios de los que evolucionasteis.
Bayrağınızı, ordunuzu ve evrimleştiğiniz maymunu bile utandırdınız.
¿ No tiene sentido de la vergüenza?
O hiç utanmıyor mu?
Si te hubiera dejado con él, ahora estarías en Falmouth, viviendo con aquel sinvergüenza en la vergüenza y la miseria.
Ona kalsaydı şimdi Falmouth'daydın. O alçakla birlikte utanç ve sefalet içinde yaşıyor olacaktın.
- Oh, Ross, ¡ debería darte vergüenza!
- Ross, yazıklar olsun sana!
Debería darte vergüenza, hija... mezclarte con semejantes petimetres cuando los de tu propia sangre deberían tener prioridad.
Yazıklar olsun sana kızım. Böyle dandik insanlara karışmışsın. Kendi kanından kimseler önceliğin olmalıydı.
- ¡ Una vergüenza!
- Rezillik.
- No hay vergüenza en eso.
- Utanç duyulacak bir şey yok.
Bueno, está bien, hay una señora aquí, es por ello que sería genial si pudiera colarse por la puerta trasera para que pueda caminar sin vergüenza.
Tamam, peki, burada bir kız var bu yüzden gizlice arka kapıdan gitsen harika olur böylece o da utanmadan çıkar gider.
Qué vergüenza.
Bu ne rezillik.
* No me da vergüenza *
# Utanmam hiçbir şeyden #
Lamento mucho darles vergüenza.
Sizi utandırdıysam özür dilerim.
¿ Qué nos das vergüenza?
Senden utandığımızı mı?
No me das vergüenza.
Senden utanmıyorum.
Por no mencionar la vergüenza que causa el gobernador.
Bunun valiyi utandırdığından bahsetmiyorum bile.
Quiero decir, cuando le compres algo, él va a ver tu orgullo y tu vergüenza.
Demek istediğim, ona bir şey aldığında gururunu ve utancını görecek.
Quiero decir, cuando le compras algo, Él va a ver tu orgullo y tu vergüenza.
Demek istediğim, ona bir şey aldığında gururunu ve utancını görecek.
- ¡ ¿ No tienes vergüenza?
- Senin utanman yok mu? !
Eso es una vergüenza.
Yazık olmuş.
"Un tropiezo total." "Casarse con una mujer que es una vergüenza."
# Berbatsın sen # # Yüz karası bir kadınla evlenemem #
¡ Vergüenza debería darle, señor!
Yuh, tanrım, yuh!
Sería una vergüenza terrible.
İnsan içine çıkamazsınız.
No tengas vergüenza de admitir que no eres lo suficientemente hombre para esto.
Bu iş için yeterince yürekli olmadığını kabul etmekte utanılacak bir şey yok.
Qué vergüenza.
- Hala çok utanıyorum.
¡ Debería darles vergüenza!
Yazıklar olsun!
Frecuentaba escorts, aunque provocaba en él tremenda vergüenza y odio a sí mismo, que daba lugar a tendencias más perjudiciales.
Onda çok büyük bir utanç ve kendini aşağılık hissetme duygusunu ateşlese de sıklıkla eskort kiralardı. Sonuç olarak da başka zararlı eğilimleri açığa çıkardı.
Sí, sería una vergüenza si Simone o Vidalia descubrieran que tu historia era mentira una mentira sacada de un libro para niños.
- Evet. Simone'la Vidalia, hikayenin bir ortaokul kitabından alınmış olduğunu bilse ne utanırdın.
- Me das vergüenza.
Yüzüne bile bakamıyorum. - Bu çok utanç verici.
La vergüenza, Lemon.
Utanç Lemon.