English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Visto

Visto Çeviri Türkçe

110,231 parallel translation
¿ Has visto lo que le ha pasado a tu amigo?
Gardiyan arkadaşına olanları gördün mü?
He visto que estabais haciéndoos fotos con esos móviles que acabáis de encontrar.
Birçoğunuzun ele geçirdiği telefonlarla kendi fotoğraflarını çektiğini görüyorum.
Solo necesito un equipo de seis hombres armados y su visto bueno.
Küçük bir ekip, belki tam teşekküllü altı kişi ve onayınız yeterli.
¿ Por casualidad has visto el nombre de "Wes Driscoll"?
"Wes Driscoll" ismine denk geldin mi hiç?
A ti no te he visto nunca.
Seni daha önce hiç görmedim.
¿ Habéis visto Encadenadas?
Black Mama White Mama'yı izleyen var mı?
¿ Alguien la ha visto?
Onu izleyen var mı?
¿ Habéis visto esa mierda?
O rezil filmi gördünüz mü?
Sé que han visto muchas cosas extrañas.
Biliyorum, epey sıra dışı şeyler gördünüz.
Lo he visto.
Yaşadıklarını gördüm.
Desde que he visto a un bebé.
Bir bebek gördüğümden beri.
No te he visto desde esa cena en la que ganaste el premio Landerson.
Onu senin Landerson Mükafatı'nı kazandığın... akşam yemeğinden bir görmemiştim.
Durante años, todo lo que alguien ha visto son jabalíes.
Yıllar boyunca sadece çatalkuyruklar görülmüştü.
Y están planeando algo grande, algo peor de lo que hemos visto.
Ve büyük bir şey planlıyorlar. Daha önce görmediğimiz bir şey.
Jamás he visto algo como esto.
Hiç böyle bir şey görmemiştim.
No entiendo mucho de lo que he visto, pero el mundo está cambiando.
Gördüklerimin çoğuna anlam veremiyorum ama sonuçta dünya değişiyor.
Has visto lo que le han hecho a Arturo.
Arthur'a yaptıklarını gördün.
He visto tu funeral.
Müsveddeye baktım. Cenazeni gördüm.
Bueno, he visto cómo se hacía, me la han hecho, pero nunca he hecho el viaje yo mismo.
- Dur, ne? Yapılışını gördüm, kendime yaptırdım ama hiç kendim girmedim.
¿ Por qué no te has visto corrompida?
Sen neden bozulmadın?
Este sitio solo existía porque Rip creía que existía, y ahora que ha visto la verdad...
Burası sadece Rip var olduğuna inandığı için vardı. Artık gerçeği gördüğü için...
Vi cómo casi la comía una tiranosaurio rex, creía que iba a morir y entonces vi uno de los despliegues más épicos de incredibilidad que he visto en toda mi vida, así que...
Neredeyse bir T. Rex tarafından yendiğini gördüm ve öleceğini sandım ama sonra hayatımda gördüğüm en havalı şeye tanık oldum.
Y nunca había visto a alguien tan impresionante y te besé,
Ve hiç senin kadar baş döndürücü birini görmedim, ve seni öptüm,
Porque he visto tu cara cuando derrotas a un alienígena sediento de sangre.
Çünkü kana susamış bir uzaylıyı yendiğinde ki yüz ifadeni gördüm.
Bueno, yo... Nunca había visto algo como eso, pero todos están bien.
Böylesini hiç görmemiştim, fakat herkes iyi.
Sí, no te he... he visto desde hace un buen rato.
Bir süredir seni göremedim.
¿ Has visto el video?
Videoyu gördün mü?
Todo lo que hemos visto hasta ahora dice exactamente lo contrario.
Şu ana kadar gördüğümüz her şey tam tersini söylüyor.
Espera, ¿ has visto una de esas cosas antes?
Bekle sen bunlardan birisini daha önce gördün mü?
He visto y hecho cosas que desearía nunca haberlas hecho.
Yapmış olmayı istemediğim bazı şeyler gördüm ve yaptım.
Una bomba de fusión que solo él ha mencionado y que nadie más ha visto.
Sadece kendisinin bahsettiği ve kimsenin görmediği bir füzyon bombası.
Siento haberle parado, pero he visto que tiene un faro roto.
Sizi kenara çektiğim için üzgünüm ama arka lambanızın kırık olduğunu gördüm.
He visto que tenía una luz trasera rota.
Arka lambanızın kırık olduğunu gördüm.
No he visto una nave como esa en mi vida.
Hayatımda böyle bir savaş gemisi görmedim.
Y pensaba que lo había visto todo.
Ve böylesini görmediğimi sanıyordum.
Por fin has visto Star Wars.
Sonunda Star Wars'ı izlemişsin.
He visto el vídeo, Jack.
Video'yu gördüm Jack.
Eso es una exageración, pero he visto explosiones nucleares menos aterradoras.
Abartı olacak fakat daha az korkutucu nükleer patlamalar gördüm.
Rhea, he estado echándole un vistazo a tu propuesta y nunca había visto nada parecido.
Rhea, teklifine göz gezdiriyordum ve böyle bir şeyi hiç görmedim.
No te había visto desde la graduación.
Şuna bak seni mezuniyetten beri hiç görmedim.
- Lo he visto.
- Bunu gördüm
Y si ha encendido la televisión desde ayer, todo lo que ha visto son adultos gritando por ella, pidiendo sangre.
Ve eğer dünden beri televizyonu açmışsa, bütün gördüğü büyüklerin kızgın bir şekilde annesi hakkında bağırması olmuştur.
¿ Alguna vez has visto uno de estos antes?
Hiç bundan görmüş müydün?
Pero el hecho de creer haberla visto... creí que me haría enfurecer.
Ama onu görürsem öfkelenirim sanıyordum.
Es un sitio que nunca había visto antes.
Daha önce hiç görmediğim bir yerde.
- Si lo está, no lo he visto.
- Öyleyse ben görmedim.
En mi vida solo he visto tres cosas así de claras.
Hayatımda sadece üç şeyi bu kadar net gördüm.
Las veces que he visto a ese viejo bastardo pasear por Mar-a-Lago, presumiendo su buena ubicación.
O şerefsizi kaç kez Mar a-Lago'nun etrafında kasılarak yürürken gördüğümü bir bilsen. Kendi evinin ön cephesinin daha güzel olmasıyla övünüp duruyordu.
He visto cómo acaba con su vida lentamente, pero me aparté y colaboré.
Kendini yavaşça öldürüşünü izledim. - Kenara çekilip yardım ettim.
¿ Ha visto esto?
Will, bunu gördün mü?
No he visto ninguno.
Telefon görmedim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]