Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Víctima
Víctima Çeviri Türkçe
22,881 parallel translation
Ya no es la víctima gimoteando.
Ağlayan kurban değilsin artık.
Y además, estoy cansado de que actúes como si eres la víctima.
Hem kurbanı oynamandan bıktım artık.
Victoria Mason, la víctima número 12 y última del Inmortal... la única que la policía pudo identificar.
- Ölümsüz'ün on ikinci ve son kurbanı. Polisin kimlik teşhisi yapabildiği tek kurban.
Dos semanas antes de que encontrarais a vuestra primera víctima. Vale, colegas.
İlk kurbanı bumanızdan iki hafta önce.
Por eso era la única víctima identificable.
O yüzden teşhis edilen tek kurban oydu demek.
Se sospecha que Sol sea víctima de la reciente guerra territorial que existe entre la Mafia y una nueva banda rival de criminales de alta tecnología quienes ya han cruzado caminos con Batman.
Şüpheler Sol'un, Batman'le de karşı karşıya geldiği bilinen yüksek teknoloji kullanan yeni bir rakip çete ve mafya arasında yakın zamanda alevlenen bölge savaşlarının kurbanı olduğu yönünde.
Bueno, ¿ qué ha descubierto... sobre la víctima?
Kurban hakkında ne buldunuz?
Forsberg será la próxima víctima.
Bence sonraki kurban Forsberg.
A los pies de la víctima se encuentra un anillo de cobre o latón
Kurbanın ayağının dibinde bakır veya pirinçten yapılma bir halka var.
En consonancia con las heridas de la víctima.
Kurbanımızın yaralarına uyuyor.
Típicamente, la forma de curar a la víctima es matar al original.
Genelde kurbanı kurtarmanın yolu orijinal yaratığı öldürmek.
Pero también soy una víctima.
- Ama bende kurban sayılırım.
¿ Nombre de la víctima?
Mağdurun adı?
¿ La víctima es varón?
Mağdur erkek mi?
Si es la víctima, tenemos que hablar con él.
Mağdursa, onunla konuşmamız gerekiyor.
LA VÍCTIMA MÁS JOVEN DE EL VERDUGO REGRESA
CELLAT MAĞDURLARININ EN KÜÇÜĞÜ GERİ DÖNÜYOR.
Yo soy la víctima.
Ben kurbanım.
Me sentía tan apegado a esta era... fui víctima del mismo descarrilamiento temporal que usted tuvo en 1958.
Bu çağa o kadar bağlanmıştım ki. 1958'de yaşadığın zaman sürüklenmesinin kurbanı oldum ben de.
Una familia típica víctima de algo horroroso llega a primera plana.
Bir aile dramı yaşandığında kesinlikle birinci sayfada çıkarlar.
El Sr. Castle es tan víctima...
Bay Castle da bir kurban sayılır.
El nombre de nuestra víctima es Gillian Taylor.
Kurbanımızın adı, Gillian Taylor.
Bien, encontré nitrógeno, cierto, en las varas de la cabeza de la víctima, y me dejó pensando.
Tamam, kurbanın kafasındaki çubuklarda nitrojen buldum ve düşündüm.
Y una de las uñas postizas de la víctima fue arrancada.
- Kurbanın sahte tırnaklarından biri kopmuş.
Esto es trabajo, y ahora mismo, tenemos una víctima sin huellas dactilares registradas.
ış yerindeyiz ve karşımızda dosyalarda parmak izi olmayan bir kurban var.
Desgraciadamente, ningún DNI coincide con nuestra víctima.
Maalesef kurbanımıza ait bir kimlik bulamadım.
Bueno, estoy pensando que nuestra víctima llevaba un bonito vestido rojo.
- Açıkçası kurbanımızın güzel kırmızı bir elbise giydiğini düşünüyorum.
Y coincide con la uña que le faltaba a la víctima.
Kurbanın kayıp tırnağıyla uyumlu.
Hablaste con la víctima pocas horas antes de que la mataran.
Öldürülmeden birkaç saat önce kurbanla konuşmuşsunuz.
Sí. Toda la noche en la tienda Froyo sitúa a Debra ahí poco después de la muerte de la víctima.
Evet, gece boyu açık meyveli yoğurt dükkânı Debra'nın, kurbanın öldürüldüğü saatte başka yerde olduğunu ispatlıyor.
Tenemos una declaración jurada de Ronnie Hillman diciendo que contrataste a la víctima para que hiciera un vídeo sexual con Ty para chantajearlo.
Kurbanı Ty'la seks kasedi çekmek için tuttuğunuzu söyleyen Ronnie Hillman'ın yeminli ifadesi var elimizde.
Asesino muy probablemente conocía a la víctima.
Katil büyük ihtimalle kurbanı tanıyormuş.
No. No, usted fue víctima de un crimen.
- Hayır, bir suçun kurbanı oldun.
Nuestra víctima es un varón de 60 años de edad.
Kurbanımız 60 yaşında, erkek.
Me siento muy conectado a nuestra víctima.
Ne var? Kurbanımıza kendimi yakın hissettim.
Pero ella no es la villana aquí, ella es la víctima.
Buradaki kötü kişi o değil ki, o bir kurban.
Nuestra víctima afroamericana conducía un coche tiroteo mí rojo a través de un barrio Diablo a pocas cuadras de distancia, señor.
Siyahi kurbanımız, bir Diablo mahallesinden az ötede "beni vurun" diyen kırmızı bir araba sürüyormuş, efendim.
Nuestra víctima frenó su vehículo, pero lo mantuvo en la unidad?
Kurbanımız aracını durdurmuş ama sürüşte mi tutmuş?
Debemos comprobar el dinero y el sobre para las impresiones y volcar el teléfono de la víctima inmediatamente.
Para ve zarfı parmak izi için incelemeli ve kurbanın telefonunun dökümünü almalıyız hemen.
Y algunas personas piensan DO era inocente, y algunas personas piensan Rodney King fue víctima.
Ve bazı insanlar O.J.'in masum olduğunu düşünüyor bazı insanlar da Rodney King'i mağdur sanıyor.
Está bien, no sé si nuestra víctima era un comerciante, pero ella tenía una cantidad sospechosa de heroína en su vehículo.
Tamam, kurbanımız torbacı mıydı, bilmiyorum ama aracında şüpheli miktarda eroin vardı.
Sí, él simplemente roció un poco de Jesús sobre todas las cosas y llevado a cabo en el funcionamiento de la heroína de su iglesia, que es como su víctima se conectará a Daniel y cómo el resto de la están conectados...
Ya, her şeyin üzerine birazcık İsa serpti ve kilisesinden dışarı eroin satışını sürdürdü. Kurbanınızın Daniel'la bağlantısı da böyle çıkacak, geri kalanların bağlantısı da...
Dope tiene que ser cortado con algo. Tal vez cuando el análisis de drogas se vuelve, que puede coincidir con la heroína que encontramos en el coche de la víctima a un proveedor específico. Sí.
Belki uyuşturucu analizi çıktığı zaman kurbanımızın arabasında bulduğumuz eroini belli bir tedarikçiyle eşleştirebilirsin.
Capitán, LA Borrar nos envió el volcado de la celda de la víctima.
- Başkomiserim, Los Angeles İstihbarat, kurbanımızın cep telefonu dökümünü yolladı. Tüm aramaları başka kontörlü hatlara yapılmış.
No hay puntos de inyección frescas, que no sea el que mató a su víctima.
Kurbanınızı öldürenden başka yeni iğne deliği bulunmuyor.
Son estupideces de víctima. ¡ Dios!
Tanrım, bu kurban saçmalığı. Tanrım!
Tras este intento chapucero, lo más seguro es que los atacantes intenten buscar otra víctima.
Bu deneme bu kadar başarısızsa çok büyük ihtimal saldırgan yeni bir kurban bulacak.
Jack, hay otra víctima.
- Jack, bir kurban daha var.
¿ Qué se sabe de la víctima?
Kurban hakkında ne biliyoruz?
Hay una huella en el cuello de la víctima que encontramos bajo la luz ultravioleta.
Kurbanın boynunda ultraviyole ışık altında görülen bir iz var.
No puedes hacerte la víctima, cariño.
Sen kurban olamazsın, tatlım.
- La víctima tenía un taco medio comer envuelto en su coche.
- Çoğu da katılır.