English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Washington

Washington Çeviri Türkçe

10,630 parallel translation
Terry Colby estuvo involucrado en el encubrimiento del escándalo de desperdicios tóxicos de Washington Township.
Terry Colby kamuoyunca bilinen Washington zehirli atık skandalını örtbas etmeye çalışmış.
Sobre el escándalo de Washington Township.
Washington skandalıyla ilgili.
Vine a hablar del caso de Washington Township.
Buraya Washington davasını konuşmak için geldim.
Terry Colby estaba involucrado en el encubrimiento del escándalo de derrames tóxicos de Washington Township.
Terry Colby'nin, Washington zehirli atık skandalına karıştığı söyleniyor.
¿ Se encontraba en esa habitación cuando se tomó la decisión de ignorar el tratamiento de residuos peligrosos en Washington Township?
Washington'da zehirli atıkların arıtılmasını göz ardı eden karar verilirken o odada mıydınız?
En Washington.
Washington.
La película que llevaba, señor, me la quitó Lemuel Washington, líder de la Resistencia en Canon City.
Taşıdığım filmi efendim, Direniş'in Canon City'deki lideri Lemuel Washington tarafından benden alındı.
Entonces encontré a Lemuel Washington.
Ve Lemuel Washington'ı buldum.
Lemuel Washington desapareció ayer, junto con toda su familia.
Lemuel Washington dün ortalıktan kayboldu tüm ailesiyle birlikte.
Se lo lleva desde su casa el Hospital y la espalda GW.
Onu evden George Washington Hastanesi'ne götür gel.
Esto es DC.
Washington'dan bildiriyorum.
Estoy solo aquí en Washington.
Washington'da tamamen yalnızım.
Trabajaste previamente en la Policía Nacional con perfiles de agresores. Ahora te has iniciado como escritora... con "El Alma del Criminal". Para el FBI en Washington.
Daha önce suçlu profilleri üzerinde ulusal polis teşkilatıyla ve Washington'da FBI için çalışmışsınız.
Mi último caso en Washington fue una historia muy desagradable.
Washington'daki son davam nahoş bir hikâyeydi.
Que Olivia Pope tiene cierta reputación aquí en Washington.
Olivia Pope'un burada, yani Washington'da belli bir şöhrete sahip olduğunu da biliyorsunuz.
Olivia Pope tiene una cierta reputación aquí, en Washington.
Olivia Pope'un Washington'da belli bir nüfuzu var.
Si sacáramos casos históricos como Washington Township...
Washington Township gibi büyük davaları çıkarırsak...
A partir del viernes al mediodía, lamento decir que la planta de Washington Township va a ser dirigida por el gobierno federal.
Bu cuma günü öğleden itibaren bunu söylediğim için üzgünüm, Washington Township tesisi federal hükümetin yönetimine geçecek.
Washington perdió la confianza en la lealtad de Marcus Collins... temía que el general Howe pudiera conocer las identidades de los otros agentes.
Washington Marcus Collins'e olan güvenini kaybetmişti General Howe'un diğer ajanların ismini öğrenmiş olmasından korkuyordu.
Él me ofreció un indulto si le daba una lista con los nombres de los espías de Washington.
Eğer Washington'un casuslarını ispiyonlarsam beni affedeceğini söylemişti.
Que una vez fue una armería donde el propio Washington... cenó con el general Donatein de Vimeur. Sólo puede firmarla un ciudadano de los Estados Unidos.
Washington'un General Donatein de Vimeur ile cephanelikte yemek yediği sırada sadece Amerikan vatandaşları için onaylanabilir.
George Washington, un gran hombre. Pero quién no es, de hecho, el hombre más rico de América.
George Washington büyük bir adamdı ama Amerika'nın en zengin insanı değildi.
Ahora... ¿ Quién puede decirme quién era el dentista de George Washington?
Şimdi bana hanginiz George Washington'un dişçisinin kim olduğunu söyleyebilir?
Teniente. En nuestro viaje a Washington, la Dra. Brennan organizó... el transporte de los restos del General Howe...
Teğmen, Washington turumuz ile ilgili olarak Dr. Brennan General Howe'un tabutunun Tarihi Toplum'a gönderilmesi için ayarlamaları yapmış.
Nada en la Biblia de Washington, en el cuaderno de Franklin.
Washington'un İncil'inde ve Franklin'in defterinde bir şey bulamadım.
Que envió a un espectro susurrante contra ti y tu red de espionaje... y te empujó a traicionar a Washington.
Fısıldayan Şeytan'ı senin ve casuslarının ardından göndererek Washington'a ihanet etmeni istemişti.
Razón por la que Washington me envió a matarle.
İşte bu yüzden Washington onu öldürmemi istemişti.
Washington eligió bien a su hombre.
- Washington adamlarını iyi seçiyor.
¿ Y si hubiera otra razón... por la que Washington te envió a matar a Howe?
Washington'un Howe'u öldürmek için seni göndermesinin ya başka bir nedeni varsa?
Hay un tomo que pertenecía al propio Washington y, si... si no me equivoco.
Washington'un kendisine ait bir kitabı vardı, evet... Yanılmıyorsam, işte burada.
Es la letra de Washington.
Washington'un el yazısı.
Podría enviarlo a Washington... pero eso serían dos semanas de respuesta.
İncelemeleri için Başkent'e yollayabilirim ama bu 2 haftamızı alır.
Washington deseaba que su tumba fuera construida... dentro de los propios cimientos del edificio.
Washington mezarının bu binan içine inşa edilmesini istemişti.
- Así que su trabajo sugiere... que los Fundadores utilizaron la tumba vacía de Washington... para ocultar el lugar de la tumba real de Howe.
- Yani yaptığın incelemeye göre Kurucular Washington'un boş mezarını Howe'un gerçek mezarını gizlemek için kullanmışlar.
- ¿ Washington era un auténtico matón?
-... George Washington'ın tam bir baş belası olduğu mu?
Sólo puede haber una razón por la que Washington desplegaría... tales artefactos volátiles justo debajo del Capitolio.
Washington'un Başkent Kongre Binas'nın ortasına patlamaya hazır bir mühimmat depolamasının tek bir nedeni olabilir.
Washington no tuvo opción... se enfrentaba a un ejército de zombis.
Washington başka şansı yokmuş, zombi ordusu ile mücadele ediyormuş...
Nos complace escuchar que el Jeffersonian ha decidido... tomar la tumba de Washington bajo su jurisdicción.
Jefferson Enstitüsü'nün Washington'un mezarını yetki altına almasına çok sevindik.
Y aún no ha explicado suficientemente cómo encontró la carta de Washington.
Ayrıca Washinton'un mektubunu nereden bulduğuna dair düzgün bir açıklama yapmadın.
Hay un pasaje en el diario de Grace Dixon referente a un ataque de paranoia sufrido por tu amigo Washington.
Grace Dixon'un günlüğünde dostun Washington'un yaşadığı paranoya ile ilgili bir bölüm var.
¿ El general Washington? Paranoico.
General Washington paranoyak mıymış?
Una excosturera que se convirtió en el operativo de confianza más grande de Washington ".
"Eski bir terzi olan bu kadın, Washington'un en güvendiği savaş ajanı olmuştu."
General Washington, la Srta. Dixon está aquí para atender su malestar.
General Washington, Bayan Dixon rahatsızlığınıza son vermek için geldi.
¿ Y cuánto de ese tónico usó la Srta. Dixon para darle más tiempo al general?
Ayrıca Bayan Dixon'un kullandığı Washington'a zaman kazandıran tonik de ne?
Un juez, el general Washington...
Yargıç, General Washington...
Para el tónico que la Srta. Dixon usó para tratar a Washington. Y finalmente :
Bayan Dixon'un Washington için kullandığı tonik ise...
Tengo que ir a Washington un par de días, presentarme en la oficina del director adjunto.
Birkaç güçlüğüne Müdür Yardımcısı ile görüşmek üzere Başkent'e gitmem gerek.
Está en Washington. Yo estoy al cargo.
Kendisi şu an Başkent'te yerine ben bakıyorum.
El artículo fue escrito en 1776, poco después de que Washington cruzara el río Delaware.
Washington 1776 yılında Delaware nehrini geçtikten hemen sonra kaleme alınmış.
Enfrentado con el continuo uso del poder arcano de su enemigo el general Howe, Washington buscó un arma sobrenatural propia... el mismísimo ojo de la providencia.
Gizli güçleri olan Genral Howe ile yüzleşti ve Washington'da olağanüstü güçlere sahip olan kendi silahı İlahi Göz'ü oluşturdu.
El general Washington llamó a Paul Revere en su condición de armero arcano.
General Washington Paul Revere'i gizli silahların tasarlanması için çağırdı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]