Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Yaz
Yaz Çeviri Türkçe
97,388 parallel translation
Pero, por desgracia, trabaja para un hombre ruin.
Ama ne yazık ki, korkak bir adam için çalışıyor.
Subtítulos :
Alt yazı çevirmeni : Meltem Oznalci
Ponlo en el tablón con forma de polla.
Çük tahtasına yaz.
Subtítulos :
Alt yazı çevirmeni : Latif Dörtçelik
Probablemente por un recuerdo del campamento.
Muhtemelen bir yaz kampı hatırası. Beni ilgilendirmez.
Subtítulos : Eloísa López González
Alt yazı çevirmeni :
¿ Para qué sirve un libro de pasatiempos si todas las respuestas están marcadas?
Bütün cevaplar yazılıysa bulmaca ne işe yarar ki?
Dice : "Hombre come hombre para vivir".
"İnsan insanı yedi, yaşamak için." yazıyor.
Dice que empezó a hacer spinning, pero en realidad se ve con Bob, su amante.
Spor dersine yazıldığını söylüyor. Ama aslında Bob denen bir adamla gizli bir ilişki yaşıyor.
¿ Qué hay de lo que ofrece para tomar ese curso de matemáticas este verano?
Bu yaz matematik dersini teklif etmeye ne dersin?
Tuvimos una compañía de software. Hemos vendido por $ 23 millones.
Yazılım şirketimiz vardı. 23 milyon dolara sattık.
Samuel se marca como hoy ausente.
Samuel bugün yok yazıldı.
Oh, eso es una vergüenza.
Yazık oldu.
- Es lo que dice.
- Böyle yazıyor.
Y puede que lo sacara para impresionar a cierta Chyna con "Y".
"Y" ile yazılan Chyna adındaki birini etkilemek için de çıkarmış olabilirim.
Lo armé en el verano y tuve razón en muchos de los detalles.
Geçen yaz yaptım ve sanırım güzel bir iş çıktı.
Incluso hace poco se ha apuntado para un máster en dirección.
Hatta yakın zamanda usta yöneticilik kursuna yazılmış.
He leído tu declaración escrita y me la creo.
Yazılı ifadeni okudum ve inanıyorum.
Por desgracia, sí.
- Ne yazık ki, evet.
Desgraciadamente, no es ese tipo de visitas.
- Ne yazık ki bu o tür bir ziyaret değil.
Bueno, es una pena que no lo hicieras.
Pekâlâ, ölmemiş olman çok yazık.
Estamos haciendo más código pero no podemos ir a tu ritmo.
Daha fazlasını yazıyoruz ama size yetişemiyoruz.
Las máquinas modernas... todo software y poco hardware.
Modern makineler tamamen yazılımdan oluşuyorlar ; daha az donanımları var.
¿ Sabías que en Internet hay una colección de fan fiction de Quake?
İnternette Quake hakkında yazılan hayran kurgularıyla dolu bir kütüphane olduğunu biliyor muydun?
Es un idiota y, por desgracia, mi hermano.
Aptalın biri. Ve ne yazık ki benim kardeşim.
Eso es solo biología y la biología es solo - un software programando tu muerte.
Bu sadece biyoloji ve biyoloji de ölmen için programlanmış bir yazılım.
¿ Sabes...? Es una lástima que nos encontremos en lados opuestos del tablero en este juego.
Biliyor musun bu oyunda rakip taraflarda olmamız çok yazık.
Y desafortunadamente... crearon una paradoja en mi programación.
Ve ne yazık ki programlamamda bir paradoks yarattılar.
Aquí dice que está muerta.
Burada ölü bir kadın olduğu yazıyor.
A no ser que cuente los veranos que fui socorrista, siempre he sido profesor.
Yazın yaptığım cankurtaran işini saymazsan, hep öğretmendim ben.
¡ Ya le han borrado antes la memoria!
Anılarınız daha önce yeniden yazılmıştı!
Querida, me temo que no hay escapatoria de este lugar.
Canım, ne yazık ki buradan kaçmak için bir yol yok.
Muerto, me temo.
- Öldü ne yazık ki.
No, ninguno de ellos, por desgracia, especialmente Ward.
Hayır, hiçbiri öyle değil ne yazık ki. Özellikle Ward.
Es una pena.
Yazık oldu.
Sería lamentable que se supiera que te negaste a investigar la desaparición de tu yerno, Pedro García.
Pedro Garcia'nın damadının kaybolmasına ilgisiz kaldığınızı duysalardı yazık olur.
Huyó de su tierra el pasado verano.
Geçen yaz çiftliği bırakıp kaçtı.
Así lo dice tu matrícula personalizada.
Özel plakanızda öyle yazıyor sonuçta.
Por desgracia, los resultados no son nada esperanzadores.
Ne yazık ki sonuçlar pek iç açıcı değil.
Llevamos las cintas a "Circuit Works" y dejamos a los doctores listos hacer todas las malditas tonterías con su software tecnológico y eso.
Biz kayıtları elektronik bölümüne götürüyoruz inekler de teknolojik yazılımlar falan kullanıp ne zıkkımsa bir şeyler yapıyorlar işte.
Yo ayudé a redactarla.
Yazılmasına yardım ettim.
Benjamin y yo tenemos una coincidencia con el software de otra empresa.
Yazılımımızda başka bir şirketinkiyle çakışan kısımlar var.
Desafortunadamente, yo no puedo tratarte más, pero puedo recomendarte con alguien que sí pueda.
Ne yazık ki, artık seni göremem, ama sana yardım edebilecek birini önerebilirim.
Que Fortenberry mande una respuesta por escrito.
Fortenberry'ye yazılı bir yanıt gönder.
Busco algo más real, menos para chicos.
Daha gerçek bir şey arıyorum, çocuklar için yazılmış olmayan bir şey.
¿ Qué dirá ahí?
Acaba ne yazıyor?
Resulta que tenemos una coincidencia del 32,5 por ciento con el software de otra empresa.
Görünüşe göre başka bir yazılımla % 32.5 benzerliğimiz varmış.
Así que por qué no hace un cheque por 300.000 dólares a mi cliente, y retiraré esta demanda que aún no presenté.
- Evet öyle. Müvekkilime üç yüz binlik çekini yaz da, henüz başvurmadığım dava talebimi çekeyim.
Si pierdo este caso, el único artículo que escribirán es que nunca debí ejercer el derecho.
Bu davayı kaybedersem yazılacak tek hikaye en başta avukat olmamam gerektiği olacak.
Pues que sea escrito.
O zaman bırakalım yazılsın.
No son buenas noticias, me temo.
Haberler iyi değil ne yazık ki.