Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Álgo
Álgo Çeviri Türkçe
592,280 parallel translation
¡ Pero cuando vi inocentes siendo lastimados y supe que tenía el poder para hacer algo acerca de eso, no pude quedarme mirando cómo todo ardía a mi alrededor!
Ama masumların zarar gördüğünü gördüğümde ve bunun hakkında bir şey yapacak gücün bende olduğunu bildiğimde etrafımdaki her şeyin yanıp gitmesine seyirci kalamadım!
Senadora, tiene que haber alguien a quien pueda enviar, o algo que pueda hacer.
Senatör, gönderebileceğiniz birileri ya da yapacak bir şeyleriniz olmalı.
Ha habido una complicación. - ¿ Algo serio?
Bir komplikasyon oldu.
¿ Quieres preguntarme algo, Kate? No es asunto mío.
Bana bir şey sormak ister misin, Kate?
¿ Ha ocurrido algo? - No, no, no.
Sam.
Y hay algo que quiere preguntarte.
Ama Red tehlikede olduğunu söylüyor.
# Algo que llamas amor pero confiesa # Has estado muy ocupada. # Estas botas están hechas para caminar #
Ve onları kullanacağım ve seni yerle bir etmek için anlatacakları hikayeleri kullanacağım.
¿ Algo?
Bir şey hatırladın?
Sí, eso es algo que no tenemos.
Aynen, o da bizde olmayan bir şey.
Avísanos cuando sepas algo.
Bir şey duyduğunda haber verirsin.
Y la última comidilla es que Lelantos está a punto de mover algo grande en Nueva York.
Ve son duyumlara göre Lelantos New York'a büyük bir şey sokmak üzere.
Ahora está moviendo algo en Nueva York.
Şimdi de New York'a bir şey sokuyor.
Así que dejarle que siga uno podría desencadenar algo grande.
Yani dövmelerden birini bulmasına izin vermek büyük bir şey tetikleyebilir.
Si sabe algo, será mucho más fácil para usted si habla ahora.
Bir şey biliyorsan konuşmaya başlasan kendin için çok daha iyi olur.
Si supiera algo, se lo diría.
Bir şey bilsem söylerdim.
- Sabe algo.
- Bir şeyler biliyor.
¿ Hay algo que deberíamos saber?
Bilmemiz gereken bir şey var mı?
Esto es algo agradable.
Bu biraz güzel oldu.
Kurt dijo algo esta mañana.
Kurt bu sabah bir şey dedi.
Sí, bueno, Kurt tiene algo de razón.
Evet, doğru Kurt haklı.
Lo que significa que algo dividido debe haber estado primero... unido.
Bölünmüş herhangi bir şeyin ilk önce beraber olması gerektiği anlamına geliyor.
Si no recuerdo algo hoy ahí afuera... ¿ eso es todo para mí?
Bugün dışarıda bir şey hatırlamazsam benim için bitti mi demek?
¿ Algo más que quieras decirnos?
Bize söylemek istediğin başka bir şey?
Necesitamos encontrar algo para poder salir de aquí.
Buradan çıkmak için bir şey bulmalıyız.
Antes de que digas algo estúpido, quizá deberías ir a casa.
Başka aptalca bir şey söylemeden belki de eve gitmelisin.
¿ Cómo demonios piensas que sabes algo sobre mí o por lo que estoy pasando?
Benim hakkımda bir şey bildiğini veya neler yaşadığımı nereden biliyorsun yahu?
Estaba pensando, hay algo que querría preguntarte.
Şey düşünüyordum, sana sormak istediğim bir şey var
¿ Quieres algo estúpido, o hiciste algo estúpido? Sólo caminaba por aquí, vi lo hermosa que eres y tuve que decírtelo. No.
Aptalca bir şey mi istiyorsun, yoksa aptalca bir şey mi yaptın?
Bueno, hay algo que quiero, pero no es la gran cosa.
Tamam, istediğim bir şey var ama büyütülecek bir şey değil.
Pero antes de que digas algo, te voy a compensar por haberme ido haciendo de todo aquí, me refiero a todo.
Ama sen bir şey demeden önce, gidişimi telafi etmek için buradaki her işi ben yapacağım. Hem de her işi.
Estoy algo ocupado.
Biraz meşgulüm.
Esto es algo que ustedes hacen juntos, y si yo lo arruino, no tengo que ir.
Bu genelde beraber yaptığınız bir şey ve ben içine edeceksem gelmek zorunda değilim yani.
¿ Sabes algo?
Bakın ne diyeceğim.
Quizá los dos podamos hacer algo divertido ese fin de semana.
Belki bu hafta sonu ikimiz beraber eğlenceli bir şey yapabiliriz.
Te llamaré cuando sepa algo.
Olup biteni öğrenince ararım.
¿ Crees que algo de esto podría tener que ver con tu trabajo con el BAP?
Sence DAP'deki görevinle ilgisi olabilir mi?
Hubo algo.
Bir şey vardı.
Sentí algo.
Bir şey hissettim.
¿ Ves algo que te guste?
Hoşuna gitti mi?
Creo que le han inyectado algo tóxico.
Sanırım zehirli bir şey verilmiş.
O quizá se metió en algo más grande de lo que pensaba.
Belki de sandığından büyük bir şeyle karşı karşıyaydı.
¿ Se sabe algo de Mark?
Mark'tan haber var mı?
Y ahora que recuerdas algo tan importante como que la otra persona en la habitación era una mujer... Podría recordar más.
Odadaki kişinin kadın olduğunu hatırladığın için de...
Esto podría ser algo que vaya más allá de él.
Ondan fazlası da olabilir.
Y parece que a todos ellos les inyectaron algo en la parte baja de la espalda.
Hepsine de zehir bellerinin arkasından enjekte edilmiş.
O podría ser un sudes con una rencilla personal lo cual lo convierte en algo sin relación alguna con el gobierno federal.
Ya da son olarak kişisel garezi olan biri ve federal hükümetle bir alakası yok.
Algo así, sí.
Onun gibi bir şey.
Tienes que dejarme hacer algo.
Senin için bir şey yapmalıyım.
¿ Necesitas algo...?
Bir şeye ihtiyacın varsa söyle.
¿ Tenía que ser una vaca, no podía ser como un perro o algo que no sea de 10 mil libras?
Bir köpek ya da daha hafif hayvan olamaz mıydı?
Justo cuando creí que has hecho lo más tonto que se podría hacer... Encuentras algo aún más tonto y lo haces.
Ne zaman bundan daha aptalca bir şey yapamaz artık diye düşünsem ne yapıp edip beni şaşırtmayı başarıyorsun.