Ä Çeviri Türkçe
4,772,869 parallel translation
Yo le haría mil pajas a mil tíos solo por cepillármela.
Sırf onu becermek için bin erkeğin aletini bin kez elime alırdım.
Creo que no voy a poder cantar.
Sahneye çıkabileceğimi sanmıyorum.
Claro que vas a cantar.
Öyle bir çıkacaksın ki!
Es nuestra gran oportunidad y no nos vas a fallar.
Bu bizim büyük fırsatımız ve bizi yüz üstü bırakmayacaksın.
Voy a repartirlos yo, pero te lo quitaré de tu paga.
Bunları ben dağıtacağım ama maaşından düşerim.
¡ Nadie jode a Randy!
Randy'ye yamuk yapma!
¡ Randy mataría a un niño!
Tamam mı? Randy çocuk demez, öldürür!
Jopé, Jimmy va a matarme y luego Randy va a matarme.
Eyvah. Jimmy beni öldürecek! Sonra da Randy beni öldürecek!
¡ Voy a morir dos veces!
İki kere öleceğim!
Pues podrías empezar por pedirle perdón a Phillip.
Phillip'ten özür dileyerek başlayabilirsin.
A veces no me acuerdo de lo que he dibujado.
Bazen onları çizdiğimi hatırlamıyorum.
Es un tema que abordo a veces.
Bu, arada bir değindiğim bir konu.
Lo que daría por una última oportunidad de demostrarle a mi padre que puedo preparar unos fuegos artificiales seguros.
Evde güvenli bir şekilde havai fişek yapabildiğimi babama gösterebilmek için neler vermezdim.
Siempre me enseñaron a guardarme las cosas.
Bana her şeyi kendime saklamam öğretildi.
A no agobiar con nuestros problemas.
Dertlerimizle başkasına yük olmazdık.
¡ Usted de niño sería de los que tirábamos a un estanque!
Çocukken tanışsaydık seni arkadaşlarımla - göle atardık!
Todo nos iba genial cuando tenía mi antiguo trabajo, y ahora estoy con esta gente en una cabaña que apesta a pis de ciervo y a tabaco.
Tek bildiğim şu : Eski işimde çalışırken her şey harikaydı ama şimdi boktan bir kulübede sizinleyim ve burası geyik sidiğiyle pipo tütünü kokuyor.
Voy a preparar un café.
Ben kahve yapayım.
Vamos a ser tan famosos con esto que nuestras pollas serán como imanes.
Bundan sonra o kadar ünlü olacağız ki çüklerimiz mıknatıs gibi olacak.
¿ Eso no significa que atraerían a otras pollas?
Öyle olursa başka çükleri çekmesinler?
Vais a demostrarle a toda esta gente la verdad.
Bu insanlara gerçeği göstereceksin.
Chicos, hoy vamos a abusar del abusón.
Çocuklar, bugün zorbaya zorbalık yapacağız.
Vamos a dejar a Jimmy tan jodido que no volverá a meterse con nosotros.
Jimmy'yi öyle fena haklayacağız ki bir daha bize sataşamayacak.
Y se irá a abusar de alguien más pequeño y más débil que nosotros.
Bizden daha ufak ve zayıf birine zorbalık yapmaya başlayacak.
Siempre que podamos devolvérsela a papá y pueda disfrutar a solas en su armario.
Babama geri götürelim yeter. Ki o da dolabında yalnız başına eğlenebilsin.
Vamos a repasar el plan una vez más.
Tamam, planı bir daha gözden geçirelim.
Bill y yo provocaremos a Jimmy con comentarios incendiarios.
Bill ve ben kışkırtıcı yorumlarla Jimmy'ye yem atacağız.
La gravedad le hará bajar por la cuesta mientras le apedreamos en su viaje a su destino final :
Bayan Yer Çekimi onu yokuş aşağı taşırken biz de taş atacağız ve onu son durağına uğurlayacağız.
Por eso vamos a pasar a un ejercicio llamado "juego de rol".
O yüzden şimdi, "rol yapma" adlı egzersize geçeceğiz!
¡ Genial! Vamos a enseñarles a todos cómo se hace.
Greg, nasıl yapıldığını herkese gösterelim.
Construyo paredes de piedra con mis propias manos, pero tengo el alma de poeta y amo a mi Ginny ".
Çıplak ellerimle taş duvarlar örüyorum ama bende bir şairin ruhu var. Ve Ginny'mi seviyorum. "
Soy una madre maravillosa y crío a dos magníficos hijos.
Harika bir anneyim ve iki şahane oğul yetiştiriyorum.
Llevo tiempo casado y sé que no debo contestar a eso.
Uzun zamandır evliyiz. Aptal değilim, o soruya cevap vermem.
Le digo a Sue que quiero mejorar nuestro matrimonio, pero no estoy dispuesto a profundizar y decir lo que me molesta de ella ".
Sue'ya evliliğimizi düzeltmek istediğimi söylüyorum ama yüzeysellikten vazgeçip beni aslında neyin rahatsız ettiğini söylemiyorum. "
"Le eché una bronca a Frank por trabajar unas horas extras, mientras yo abandonaba a mis hijos para seguir mi sueño de secar toda la lechuga del mundo".
" Frank birkaç kez fazla mesai yaptı diye burnundan getirdim, hâlbuki ben de, marul kurutacağım diye çocuklarımı terk etmiştim.
" Yo llamo a cómo mi mujer pone la comida sobre la mesa'su pequeño hobby'".
"Karımın sofraya yemek koymak için yaptığı şeye'onun küçük hobisi'diyorum."
¡ Me busqué un trabajo para dar de comer a toda la puta familia!
Bütün aileyi geçindirmek için işe girdim!
¡ Un trabajo en el que te va mejor que a mí!
Benden daha çok kazandığın bir iş!
Shalom y bienvenido a mi hogar.
Şalom! Hoş geldin evime!
En realidad, he venido a darte malas noticias.
Aslında buraya sana kötü bir haber vermeye geldim.
Vamos a tener que despedirte.
Seni çıkarmak zorundayız.
¿ Vas a despedirme?
Beni kovuyor musunuz?
Tu consumo de drogas afecta gravemente a tu rendimiento.
Uyuşturucu kullanımın performansını ciddi etkiliyor.
Si me disculpas, tengo que decirle a mi mujer que me divorcio de ella.
Şimdi müsaadenle. Karıma onu boşadığımı söylemeliyim.
¡ A dar caña!
Rock için hazır olun.
¿ A que se os han destapado los oídos a todos?
Herkesin kulağı çınladı mı?
Vamos a escuchar a un potente trío de tíos legales, encabezados por un joven al que he llegado a admirar.
Sahneye sağlam heriflerden oluşan müthiş bir üçlü geliyor. Solistlerini gitgide daha çok takdir ettiğim bir grup.
Esta noche nos llevará a la Luna, no como esos mentirosos de la NASA.
Bu gece bizi aya götürecek. Nasa'daki yalancılar gibi değil.
Dios, me encantaría conocer a ese tío.
O herifle tanışmak isterdim.
Veo que los nenazas han venido a recibir su castigo.
Sümsükler cezalandırılmaya gelmiş.
¿ Tu padre se folló a una elefanta?
Baban fil mi sikmiş?