Translate.vc / Fransızca → Türkçe / 240
240 Çeviri Türkçe
2,409 parallel translation
{ \ pos ( 192,240 ) } La tumeur... { \ pos ( 192,240 ) } Je pensais la battre,
Tümör, onunla mücadele edebilirim sanmıştım.
{ \ pos ( 192,240 ) } vaincre la science... { \ pos ( 192,240 ) } mais c'est impossible.
... bilimle üstesinden gelebilirim sanmıştım ama yapamadım.
{ \ pos ( 192,240 ) } Mère... { \ pos ( 192,240 ) } Allons-y.
Anne, gitmeye hazırım.
{ \ pos ( 240,190 ) } Ce n'est probablement pas le bon moment.
Muhtemelen bu iyi bir zaman değil.
{ \ pos ( 240,210 ) } mais allez chez Val's Discount Motors sur La Cienega. { \ pos ( 128,210 ) } Le même modèle, un peu plus vieux, vous coûtera deux fois moins qu'ici.
Aynı modeli, belki de bir yıl daha yaşlısını bunun yarı fiyatında bulabilirsiniz.
{ \ pos ( 240,268 ) } Je passais voir si le plus beau vendeur allait bien.
Bir uğrayıp dünyanın en yakışıklı satıcısının ne yaptığına bakayım dedim.
- J'ai deux pères. { \ pos ( 242,240 ) } C'est vrai.
Doğru, doğru... sen...
{ \ pos ( 192,240 } Je n'arrive pas à croire que Chuck me cache des choses. { \ pos ( 192,240 } Il vit une seconde vie en pensant que je ne le sais pas.
Chuck'ın arkamdan işler çevirip haberim olmadığını sanarak kendi hayatını yaşamasına inanamıyorum.
{ \ pos ( 192,240 } Il te parlera d'Hannah quand il sera prêt.
Bence hazır olduğunda Hannah'dan bahseder hayatım.
{ \ pos ( 192,240 ) } En l'occurrence, des informations.
Bu durumda da bilgi gerek.
{ \ pos ( 192,240 ) } Et si je vous écoutais, je n'obtiendrais rien d'un mort!
Sizin aracılığınızla, ölü bir adamdan alamayacağım bilgi.
{ \ pos ( 192,240 ) } Maintenant, balance ton indic.
Şimdi muhbirinin adını vereceksin?
{ \ pos ( 192,240 ) } Je sais que c'est rapide, { \ pos ( 192,240 ) } mais mes parents viennent ce soir pour dîner.
Dinle, biraz hızlı gelişiyor olabilir ama ailem bugün Santa Barbara'dan yemeğe gelecekler.
{ \ pos ( 192,240 ) } J'allais pas t'inviter, mais comme j'ai rencontré ta famille, { \ pos ( 192,240 ) } j'aimerais que tu voies la mienne.
Seni çağırmayacaktım ama ben senin ailenle takıldığım için senin de benimkiyle tanışmanı istedim.
{ \ pos ( 192,240 ) } Les femmes... On se fait baiser, quoi qu'on fasse.
Kadınlar ; ne onlarla oluyor ne onlarsız.
{ \ pos ( 192,240 ) } On dirait bien.
Durum böyle, değil mi?
{ \ pos ( 192,240 ) } Tu m'as dit de venir te voir si j'avais besoin de parler.
Konuşmak istediğimde gelebileceğimi söylemiştin.
{ \ pos ( 192,240 ) } Ma vie est un mensonge.
Bir yalanı yaşıyormuşum gibi hissediyorum Ellie.
{ \ pos ( 192,240 ) } Je faisais la part des choses,
Eskiden kendimi bölümlere ayırabiliyordum.
{ \ pos ( 192,240 ) } mais c'est devenu chose courante, ça n'arrête jamais.
Ama artık her an olmaya başladı. Hiç durmuyor.
Il y a longtemps, le grand royaume de belgique s'étendait jusqu'à plus de 200 km, jusqu'à Reims!
Uzun zaman önce Büyük Belçika Krallığı Reims'e kadar 240 km. genişlemişti.
Retrouvés derrière le générateur d'un hôtel sordide appelé l'Aloha Inn. C'est à 240 km à l'ouest de Chicago.
Aloha Motel denilen bayağı bir yerde jeneratörün arkasına tıkılmış olarak bulundular.
{ \ pos ( 192,240 ) } J'ai eu votre message.
Selam çocuklar. Çağrınızı aldım.
{ \ pos ( 192,240 ) }
- Neler oluyor?
{ \ pos ( 192,240 ) } On a appris que l'Alliance veut corrompre un de nos agents.
Ring'in bir ajanımızı döndürüp bize karşı çevireceği bilgisini aldık.
{ \ pos ( 192,240 ) } Moi aussi. À nous.
Ben de öyle.
{ \ pos ( 192,240 ) } Pas de stress, pas de boulot, no problemas.
Şerefe. Dert yok, tasa yok, iş yok.
{ \ pos ( 192,240 ) } L'appel vient de la chambre 4305.
Arama 4305 no'lu odadan gelmiş.
{ \ pos ( 192,240 ) } On va à la piscine, mettre Devon et Ellie à l'abri.
Biz de havuza inip Devon ve Ellie'yi korumaya alacağız.
{ \ pos ( 192,240 ) } Excellente idée, Morgan.
Bu harika bir fikir.
{ \ pos ( 192,240 ) } Je capte pas.
Hat... Hat çekmiyor.
{ \ pos ( 192,240 ) } Ils ont dû couper les communications.
Kötü adamlar bütün iletişimi engelledi.
{ \ pos ( 192,240 ) } - C'est quoi, ça?
Neler oluyor burada?
{ \ pos ( 192,240 ) } Ils nous virent tous, sauf Bartowski et Grimes.
Bartowski ve Grimes hariç herkesi kovuyorlar.
{ \ pos ( 192,240 ) } On organise une révolte pour abattre le pouvoir.
Yılanın başını ezmek için ihtilal yapıyoruz.
{ \ pos ( 192,240 ) } Pourquoi on te ferait confiance?
- Sana güvenebileceğimizi nerden bileceğiz?
{ \ pos ( 192,240 ) } - Morgan n'ira nulle part.
- Morgan hiçbir yere gitmiyor.
{ \ pos ( 192,240 ) } Oui, car Génial est génial, et Grimes, un crétin.
Evet, çünkü Muhteşem muhteşem, Grimes ise gerzek.
{ \ pos ( 192,240 ) } C'est trop dangereux.
Bu çok tehlikeli.
On sait pas si on peut se fier à lui. { \ pos ( 192,240 ) } Si, on peut.
Ona güvenmek için hiçbir nedenimiz yok.
{ \ pos ( 192,240 ) } Mère.
- Anne.
{ \ pos ( 280,240 ) } Tu m'as manqué.
- Seni çok özledim.
{ \ pos ( 192,240 ) } Pourquoi je parlerais?
- Sana neden söyleyeyim?
{ \ pos ( 192,240 ) } Attendez.
Dur biraz.
{ \ pos ( 192,240 ) } Le mec que vous devez abattre se tape votre copine?
Öldürmen gereken adam senin hatuna mı vuruyor?
{ \ pos ( 192,240 ) } Nom de Dieu.
Tanrım.
{ \ pos ( 192,240 ) } Ça me fait plaisir.
Evet, memnun olurum.
{ \ pos ( 192,240 ) } Attends un peu.
Dur biraz. Dur biraz.
{ \ pos ( 192,240 ) } J'en suis.
- Ben de katılmak istiyorum.
{ \ pos ( 192,240 ) } Comme beaucoup de gens.
Evet, ama bir sürü insan biliyor.
{ \ pos ( 192,240 ) } On a 22 raisons de se fier à lui.
Evet, var. Ona güvenmek için tam 22 sebebim var.