Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Abla
Abla Çeviri Türkçe
1,367 parallel translation
Grandesoeur, si tu es un voleur j'enleverai mes yeux!
Abla, eğer sen bir hırsızsan gözlerimi oyarım...
Grand frere, grande soeur avezvous faim?
Ağabey, abla. Aç mısınız?
Je me sent bien quand je le regarde ma soeur a un coeur de bouddha
Ben, izlerken bile iyi hissettim. Abla bir ermiş yüreğine sahip.
Grand frere, grande soeur
Ağabey, abla...
Grande soeur
Abla...
Ah, pourquoi l'astu jeté?
Abla. Neden attın onu?
Qui est cette femme?
Kim bu abla?
J'ai mal, je ne me sens pas bien.
Woon'a söylemezsem seni. Aman abla, hastayım zaten.
Crois-moi ou pas, j'ai aussi vu des choses mystérieuses.
Abla, ister inan ister inanma, ben de çok acayip şeyler gördüm.
Ma sœur, viens jouer avec moi.
Abla, gel de oyna benimle.
Ma sœur, viens jouer avec moi.
Abla be, haydi be güzel ablam gel oyna.
Avancez!
Kime diyorum, abla!
- Ok soeurette.
- Yüzleş, abla.
Tu es une grande soeur?
Jackie, neden bir abla olmak istiyorsun?
Ils arrivent!
Abla, geri geliyor!
Honoka?
Abla...?
C'est vraiment toi, Mizuki?
Abla! Bu gerçekten sen misin, Mizuki?
Kirara, qu'est-ce que tu as fait?
Abla, ne oldu?
Prions, Kirara! Prions pour qu'ils reviennent!
Dua et abla, kesinlikle geri dönecek, dua et.
Ma sœur...
Abla.
Salut.
Merhaba abla. Merhaba.
Hé, c'est à toi que je cause Dis-moi ce que tu fabriques.
Sana dedim abla, kimsin? Ne boksun anlat.
- C'est quoi ça, Birsu?
- O ne Birsu abla?
Une erreur de naissance.
Yanlış doğmuşuz be abla.
Que veux-tu donc de moi?
Ne istiyorsun benden abla?
- Celle-là aussi est à toi?
- Ay abla, bu da mı senin?
Mais ne me donne pas tout.
Her şeyini bana mı vereceksin abla.
Dis, tu pourrais m'accompagner à la gare?
- Aman olsun. Ya, ne olur abla, gelsene bizi yolcu etmeye.
S'il te plaît.
Ne olur gel abla.
- Où est Susan?
- Susan Abla'ya ne oldu?
Oui, madame?
Ne istersin abla?
Je peux vous appeler grande soeur?
Sana abla diyebilir miyim?
et soeur Rakma disait cela...
Ve Rakma Abla dedi ki...
Il a l'air très content.
- Ben onun "Abla" sıyım. - Tuhaf.
Le plafond fuit. C'est dégueu.
Onu Abla / Ağabey / Kardeş olayına götürüyorum.
Hé sœurette, c'est moi.
Hey abla, benim.
Sœurette, je peux entrer une minute?
Abla, bir dakikalığına içeri girebilir miyim?
Tu étais comme une grande soeur pour moi.
Sen, benim için abla gibiydin.
- Comment vas-tu?
- Nasılsın Fatma abla?
On s'en va.
Fatma abla, biz gidiyoruz.
Ça suffit.
Tamam Fatma abla.
S'il te plaît, prends-le.
Fatma abla al bunu.
Bon...
Abla.
Bonjour.
Selam abla.
Ça lui a donné l'occasion de voir ce qu'il valait.
Abla! Mikumari-sama!
Tu ne manges pas, Kirara?
Abla, sen yemeyecek misin?
- Mais...
Abla, bu ses...
Kirara...
Abla...
Mizuki!
Abla! Mizuki.
Allez à l'intérieur, soeur.
İçeri git abla.
- Nous ne reviendrons jamais.
- Fatma abla dönmeyeceğiz bir daha.