Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Accent
Accent Çeviri Türkçe
2,808 parallel translation
Ne tenez pas compte de l'accent.
Aksanımızın kusuruna bakmayın.
Parfois, il est difficile pour moi de le comprendre avec l'accent Français
Fransız aksanı yüzünden bazen anlaması zor oluyor. Pekala.
D'ou vient votre accent du sud?
Güneyli aksanınıza ne oldu?
Parfois... J'aime bien ne pas avoir d'accent du Sud.
Bazen Güneyli aksanımı kullanmamayı tercih ediyorum.
Et par votre "assistant", vous parlez de vous avec un accent britannique?
Asistanım derken İngiliz aksanıyla konuşan halini mi kastediyorsun?
( Accent russe ) : Lequel tu préfères Michael?
Hangisini tercih edersin, Michael?
Ah... ( Accent russe ) : Cette musique rock roll que tu aimais tant enfant, comme une idole impie.
Siz çocuklar şu "Rock and Roll" müziğine melun putlara taptıkları gibi tapıyorsunuz.
Améliorer l'accent anglais.
Mükemmel İngiliz Aksanı.
J'imite un accent britannique et tu ne t'en rends pas compte.
İngiliz aksanıyla konuşuyorum ama sen hiç anlamıyorsun bile.
Il gèle, et ma peau est si sèche, qu'elle a un petit accent anglais.
Dışarısı buz gibi, ve cildim o kadar kuru ki, kendi İngiliz aksanı var.
Très éduqué, extrêmement cultivé, et comme vous, Américains, diriez... ( Accent américain ) "un total abruti"
İyi eğitimli, fazlasıyla kültürlü ve siz Amerikalıların dediği gibi... "Lanet hödüğün teki."
( accent britannique ) : "un vrai yankee de ricain".
"Allahın cezası bir otuz birci."
[Accent comique du Sud] Je dis, je dis...
Ben diyorum ki :
[Accent britannique]'Ello, ma chérie.
Merhaba, hayatım.
Chérie, n'est-ce pas un peu provoquant de mettre l'accent sur les dangers des scandales quand les écarts passés d'un de nos présentateurs sont rendus publics?
Hayatım, sunucularımızdan birinin geçmişteki düşüncesiz davranışları böyle ortaya dökülmüşken tehlikeli skandallara odaklanmak biraz tahrik edici değil mi?
Moi être cockney *. * ( accent est de Londres )
Ben doğu Londralı bir insanım.
Je peux l'entendre à son accent.
Bunu aksanından anlayabiliyorum.
J'ai cet accent que je vais essayer.
Deneyeceğim bu aksanım var.
Oh, ton accent est fantastique.
Kulağa harika geliyor.
- Ok, pas d'accent.
- Pekala, aksan yok. - Tamamdır.
Tu veux un massage suédois, l'accent en option?
Sırtım! Sırtım! İsveç masajı yapmamı ister misin?
Je suis censé le reconnaître à son accent?
- Adamı sırf ismiyle mı tanımam gerekiyor?
Zola pourrait grandir avec l'accent de Boston.
Bu işi yapabiliriz. Zola da Boston aksanıyla büyür.
Mais d'après leur accent et leurs armes, je dirais que c'est le MI6.
Ama aksanlarına ve silahlarına bakılırsa ilk tahminim MI-6.
( Imitant l'accent du Sud ) Ferme ta bouche!
Ağızım sus!
( avec l'accent de Boston ) Tu vas l'avoir la bagarre
- Bir şey istiyorum.
Il est pas désagréable à regarder. - Et aussi, son accent est mignon. - Mm.
Güzel gözler.
Allez, vous devez bien avoir autre chose qu'une matraque et cet accent?
Hadi. Sizin de cop ve aksan dışında bir silahınız olmalı.
[Accent américain] Amber Von Cleve
Amber Von Cleve
[accent Américain] Député Greenhill.
Kongre üyesi Greenhill.
[Accent New-Yorkais] Voyons député.
Hadi ama, kongre üyesi : )?
[Accent oriental] Donc, vous allez faire en sorte que le Massachusetts obtienne le contrat pour la nouvelle base de données du personnel militaire.
yani, onu görüceksiniz Massachusetts eyaletinin sözleşmesi olmalı. Yeni askeri personel veri tabanı için.
[Accent du Sud] Oh mon Dieu. Juste là, Monsieur.
Oh tam orada bayım.
[Accent américain] Jeu... Jeudi.
Perşembe.
Trouble de l'anxiété à basse altitude, apparition d'arthrite précoce et le syndrome de l'accent étranger.
- Düşük seviyesi panik atak erken artirit ve yabancı aksan sendromu.
Oh, ce gars-là il pourrait être plus utile [accent tailandé] je comprend que tu a la photo whoa. whoa calme toi
Bu adam daha yardımcı olabilir. Sanırım elinizde bir resim var. Yavaş ol, adamım.
- Mon accent offensif? - Oui.
- Aksanım saldırganca mı?
Votre accent est offensif.
- Evet. Asıl sizinki saldırganca.
J'ai encore un léger accent nasal.
Buraya üç yıl önce geldik. Hala birazcık genizden konuşuyorum.
[accent américain] Comment?
Çünkü o öldü. Ne dedin?
Qu'est-ce qui est arrivé à ton accent?
Aksanına ne oldu?
Ton cousin, à l'accent particulier?
Kuzenim?
Blondeur, kidnapping, Un méchant avec un accent.
Sarışınlık, kaçırılma, aksanlı konuşan kötü bir adam.
N'est ce pas un accent irlandais que j'ai entendu?
Dublin şivesi mi?
( Avec un ridicule accent de Boston ) - Jack, qui t'appelle à une heure si tardive?
Jack, bu geç saatte arayan da kim?
- Liz, je vais exagérer sur mon accent?
- Liz, aksanı fazla kaçırmıyorum değil mi?
Je veux dire, les fossettes, l'accent..
Yani gamzeleri, aksanı...
Oui, il vous met l'accent.
Evet, seni odaklıyor.
Non... on ne va pas prendre un accent.
Aksan falan yok.
[Accent américain] Ginger!
Ginger!
Tu ne penses pas que cet accent est un peu offensif?
Sence aksanın biraz saldırganca değil mi?