Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Ackerman
Ackerman Çeviri Türkçe
262 parallel translation
Ackerman n'a pas bossé aujourd'hui.
Ackerman bugün hiç iş yapmadı...
Ackerman avait des ennuis.
Ackerman'ın başı dertteydi.
- C'est un ami intime?
- Ackerman arkadaşın mı?
Je voudrais que Norman Ackerman se charge de l'affaire.
Taylor davasını Norman Ackerman'ın üstlenmesini istiyorum.
M. Ackerman vous recevra vers 17 h 30.
Saklayacağım. 5.30 civarı gelin. Bay Ackerman sizinle ilgilenecek Bayan Taylor.
Vous pouvez voir Ackerman seule?
Ackerman'ı görmeye yalnız gitsen sorun olur mu?
M. Ackerman ne veut pas se charger du dossier.
Bay Ackerman davaya bakmak istemiyor.
Il est aussi bon qu'Ackerman.
En az Ackerman kadar iyidir.
Ackerman n'a pas voulu l'affaire par crainte de perdre.
Ackerman davayı almak istemedi çünkü kaybetmekten korktu.
Si je fais ça, c'est pour qu'il y ait au moins un survivant... qui puisse faire son rapport.
Ackerman, tüm yapmaya çalıştığım bir adamı canlı tutmak... sadece bir. Ulaşıp geri kalanımızı bildirmek için.
Ce sera peut-être toi.
Ackerman, belki de o biri sensin.
Tu viens, Ackerman?
Geliyor musun Ackerman?
Dis à Ackerman et à Maslow de repérer les lieux.
Ackerman ve Maslow'a söyle... çıkıp ellerinden geldiğince keşifte bulunsunlar.
Ackerman, Baldwin, Bancroft.
Ackerman, Baldwin, Bancroft.
Isaac Ackerman... ça sonnerait bien pour un président du Conseil!
Isak Akerman ; bir başbakan için fena bir isim değil.
Asseyez-vous.
Oraya oturun, Bay Ackerman.
Vous n'avez pas de parents à charge ni de travail essentiel à la Défense nationale. Voyez-vous une raison qui nous empêche de vous classer 1A?
Bay Ackerman, Milli Savunmaya gerekli bir mesleğe veya... bakmakla yükümlü olduğunuz herhangi bir akrabaya sahip gözükmüyorsunuz... 1A sınıfında olmamanızla ilgili bir sebep düşünebiliyormusunuz?
- Voici Hope Plowman.
Noah, bu Hope Plowman. Noah Ackerman.
Noah Ackerman.
- Merhaba. - Nasılsın?
- M. Ackerman dit que tu l'es. Il ne sait pas quelles ficelles on peut tirer à Washington.
Bay Ackerman Washington'da şapkadan hangi tavşanları çıkarabileceğini bilemez..
Mme Ackerman, M. Ackerman.
- Evet, öyleyiz. - Oh, Gün bugündür, hey?
C'est un ordre. Bon, première leçon.
Ackerman, kendine bir kova bul.
- Ils parlent avec les mains. - Ackerman parle anglais.
Hey, you guys ain't bein'fair to Ackerman.
Que le voleur contacte le soldat Noah Ackerman.
Noah, Unut gitsin Yerinde olsam..
Vous ne le savez pas, mais Ackerman a été battu par les plus forts de la compagnie.
- Evet, Whiteacre? - Eminim, dikkat etmedin, Kaptan, Ama er Ackerman bölüğün en büyük adamı tarafından fena halde dövüldü
C'est un troufion, raisonnez.
Ackerman zengin Broadway yapımcılarından biri değil Bir nefes al.
- Je veux voir Ackerman.
- Belki de. - Oh, özür dilerim, beyler. - Evet, Teğmen?
Vous êtes le soldat le plus sujet aux accidents de toute l'infanterie.
Ackerman, bu berbat kitaba bakıyordum da. Birleşik Devletler Piyadesindeki en sakar asker sensin.
Ackerman.
- Acaro. - Burada.
Ackerman a dormi dans son lit? Je n'ai pas fait attention.
Abbott, Ackerman dün gece yatağında mı Uyudu?
J'ai enquêté sur les raisons du comportement du soldat Ackerman.
Senin durumunda biz şanslıydık. Er Ackerman'ın davranışlarının sebepleriyle ilgili Araştırmayı yeni bitirdim.
"L'officier a persécuté le soldat Ackerman en ordonnant des punitions collectives dans le but de le discipliner."
Subaylar, Er Noah Ackerman'ın disipline edilmesi Amacıyla ağır bir şekilde cezalandırılması... Konusunda istekli olduklarını söylediler.
- C'est Ackerman.
Ben birşey görmedim.
- C'est quelqu'un qui lui ressemble.
- Sen delirmişsin.O şimdi New York'ta gününü gün ediyordur. - Ackerman'a benzeyen biri vardı.
Ackerman n'est pas là...
- Sağ olun. Anladığım kadarı ile Ackerman şehir dışında.
Vous avez vu Ackerman?
Ackerman'ı gördün mü?
Ackerman...
Ackerman...
Viens, Ackerman!
Hadi Ackerman!
Ackerman.
Ackerman.
- Je ne suis pas recruté.
- Ben yazılmadım. - Bay Ackerman öyle olduğunu söylüyor
Je n'ai jamais vu un homme aussi prévenu et égocentrique!
- İyi geceler, Bay Ackerman.
- Monsieur.
Şey, Görülüyor ki Bay Ackerman ile Biraz konuşmalıyım.
Je crois que M. Ackerman et moi devons parler un peu.
Elbette, efendim.
Je disais à M. Ackerman qu'on mangeait de la dinde ce soir.
Ben sadece söylemiştim Bay Ackerman akşam yemeği için hindi aldık.
Ackerman!
Sen gittiğinde bitecek.Şimdi seni kişisel korumam altına alacağım.
- Non. - Quelle langue on parle, là-bas?
- Şey, Ackerman'a İngilizce gel nasıl denir?
Laisse dire.
Hey, Ackerman, Senin hizmet vermenin bir yolu varmı?
Ackerman n'est pas un producteur de Broadway qu'il faut lécher.
Senin için ne farkeder?
- Certainement.
- Ackerman'la konuşmak istiyorum.
L'un de vous a vu Ackerman?
Ackerman!
- Non, il fait la bombe à New York.
- Sanırım Ackerman'dı