Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Af
Af Çeviri Türkçe
2,309 parallel translation
- Comment ça va?
Af edersiniz.
Ce week-end-là, Monberg a prononcé un discours sur les Droits de l'Homme, c'était à l'hôtel Hammershoï.
O hafta sonu Monberg bir insan hakları seminerinde konuştu. Af Örgütü tarafından düzenlenmişti ve Dragsholm da kuruldaydı.
Vous me demandez de vous faire libérer?
Şimdi benden af mı bekliyorsun?
Malgré les efforts fournis par notre club Amnesty International, le prisonnier politique Lopsang Dao a été exécuté la nuit dernière.
Uluslar Arası Genel Af Örgütünün tüm çabalarına rağmen, Politik tutuklu Lopsang Dao'nun dün gece kafası kesildi.
Et ensuite, je devais me cacher dans ma chambre et mettre une cassette audio à fond, pendant que ma mère hurlait que Jésus la pardonnerait si elle empoisonnait mon père.
Duyduktan sonra ilk hatırladığım yatak odama saklanmıştım. Annem İsa'dan, babamın köftesinin içine buzlu cam koyduğu için bağıra bağıra af dilerken ben yüksek sesle Richard Feinman çalıyordum.
Excusez-moi.
Af edersin.
- Désolé.
- Af edersin.
Pardon.
Af edersin.
- Désolé, patron.
- Af edersin, patron.
Désolée, gelée de ma cousine avec de l'igname, des marshmallows et des noix de pécans. *
Af edersin, kuzenim Tetra'nın yer elması, şekerleme ve fındıklı limon jölesi.
Je n'ai pas terminé.
- Af edersin ama ben daha sözümü bitirmedim.
Staline fait l'étonné. Il promet de faire des recherches.
"Polonya halkı üzerinde idam etme ve af yetkim var."
- Je te demande pardon?
- Af buyur?
Est-ce que t'as pensé à demander pardon à cette femme?
Kadından hiç af dilemeyi düşündün mü?
Un jour je vous demanderai pardon pour vous avoir mis dans cette position.
Sizi bu duruma soktuğum için bir gün sizden af dileyeceğim.
Vous l'avez demandé?
Af diledin mi?
Et seuls les perdants demandent pardon.
Ve sadece kaybedenler af diler.
Puis vient le pardon.
Sonra da af gelir.
Seigneur, oublie les péchés de mon enfance. Souviens-toi de moi.
Af dilediğinde beni hatırla
M'excuser encore. Va-t'en!
- Tekrar af dilemeye geldim.
À 12 ans, il va voir les parents de Dennis Ardmore pour leur demander pardon.
On iki yaşında, Dennis Ardmore'un ailesinin yanına gitti ve onlardan af diledi.
On commence à croire que, parce qu'on veut quelque chose, la liberté conditionnelle, une grâce, l'appel, une assignation, on commence à croire que ça va arriver.
Bir şeyin gerçekleşmesini istediğiniz için şartlı tahliye, af, temyiz, mahkeme emri gerçekleşeceğine inanmaya başlarsınız.
La flotte n'a jamais vraiment accepté cette amnistie générale des Cylons.
Cylonlara genel af hareketi filoyu başından beri huzursuz etmişti.
- Je ne vois aucun roi. - Comment?
Kral göremiyorum cezalandırılmamak için af dileyecekmisin?
Il ne s'agit pas de mes mémoires merdiques ou même d'une tentative d'exprimer des regrets pour ce que j'ai fait.
Ne boktan bir biyografi ne de yaptığım her şey adına bir af dileme denemesi.
Je suis heureux pour toi. Et désolé.
Çok mutluyum ve af diliyorum.
Il m'a dit... qu'il demandait pardon d'avoir volé la montre
Bir saat çaldığı için... pişman olduğunu ve af dilediğini söyledi bana.
Retrouve-les... et demande-leur pardon. Non...
Onları arayıp bul... af dile.
Je veux que vous y pensiez jour et nuit. Que vous demandiez pardon à vos femmes et à vos enfants.
Günden geceye ne düşünürseniz düşünün... öldürdüklerinizin kadınlarından ve çocuklarından af dileme zamanıdır.
Tu ne peux même pas demander leur pardon!
Çünkü onlardan af dileyemezsin!
Je vais rechercher leur pardon.
Ben af dileyeceğim.
Supplie-la, supplie-la de te pardonner.
Ondan af dile.
Il te faut... son pardon.
Ondan af dile.
Pour demander le Pardon.
Af diledim.
La prison de Kfar Ryat a été condamnée par plusieurs rapports d ´ Amnistie internationale.
Uluslararası Af Örgütü, birçok raporunda Kfar Ryat hapishanesini kınamıştır.
Amnesty International.
Uluslararası Af Örgütü.
Je te demande pardon?
Af edersin?
Excusez-moi, mais on est en famille...
Af edersin, beyefendi, aileye özel bir an yaşıyoruz burada...
Veuillez m'excuser.
Af edersiniz bir saniye.
Pardon, qu'essaies-tu de dire?
Af edersin, ne söylemeye çalışıyorsun?
Excusez-moi. Arrêtez, arrêtez!
Af edersiniz, durun, durun!
Excusez-moi.
Af edersiniz.
Tu penses pouvoir être pardonné?
Sence af mı edileceksin?
Nous allons pêcher aujourd'hui... et demander le pardon demain.
Bugün günah işleriz yarın af dileriz.
Demande-le. Allez.
Af dile.
Désolée.
Af edersin.
Pardon.
Af edersiniz.
Pardon?
- Af buyur?
Désolé.
Af edersin.
Amen.
Senden af diliyoruz.
S'il vous plaît.
Af edersiniz.