Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Alina
Alina Çeviri Türkçe
148 parallel translation
Si ça va, il m'appelle Alina.
Bana, güvende olsaydı "Alina" diyecekti.
Ça va, Alina?
İyi misin Alina?
Vous savez, Alina, mon travail n'est pas d'enquêter.
Anlamalısın, Alina. Bu araştırma benim işim değil.
Mais si on retrouvait ses amis, ses connaissances, on pourrait peut-être raconter à Alina la fin de la vie de son père.
Ama onun arkadaşlarının kim olduğunu bilseydik, kadının kiminle görüştüğünü, belki de biraz gevşek davrandık, Alina'ya babasının hayatının son bölümünü göstermeliyiz.
Alina a retrouvé son père et toi, tu t'en fiches?
Alina babası için döndü ve sen ona bunu kim umursar ki mi diyeceksin?
Je vais apprendre la nouvelle à Alina.
Alina'ya babasını anlatmaya gideceğim.
Alina le retrouve et, une heure après, l'immeuble flambe.
Alina'nın babasını bulduk, bir saat sonra bina patladı.
- Pourquoi tu as fait ça?
- Bunu neden yaptın Alina?
J'ai gardé ça secret pour ne pas mettre Alina en danger.
Alina'nın güvenliği için kargaşanın dışında kaldım.
Pour sa sûreté, je vais lui demander de partir avec moi.
Alina'ya benimle gelmesini isteyeceğim, bu sayede o da zarar görmeyecek.
Alina, passe-moi la bougie,
Ruy. Ruy.
Tout le monde connaît Alina Barranco, la cantatrice?
Opera sanatçısı Alina Barranco'yu tanıyor musunuz?
Cat-alina.
Cat-alina.
Alina Samarova!
Alina Samarova!
- L'autre jour, il arrive tout excité dans mon bureau et il me demande : "Alina, ça veut dire quoi" farewell "? "
Geçen gün heyecanla yanıma geldi ve dedi ki : Alina Farewell ne demek?
En fouillant dans les finances d'Alina...
Anila Marku'nun mali kayıtlarını inceliyordum, ben...
Alina, je, euh...
Alina, ben...
Alina. Alina, reviens t'asseoir s'il te plaît.
Alina, lütfen buraya gel ve otur.
Nous devons aller la chercher maintenant.
- Onu hemen almalıyız. - Alina, sakin ol!
Je ne partirai pas sans Bella!
- Alina, yardım etmek istiyorum.
Il s'est levé ce matin et Alina était partie.
Bu sabah kalktığında Alina gitmiş.
Si j'étais parti, Alina serait en sécurité.
Ölmüş olsam şimdi Alina güvende olurdu.
Tout ce que j'ai fait était de donner à Alina le genre de vie que je pensais qu'elle voulait.
Yaptığım her şeyi, Alina'ya istediğini düşündüğüm bir hayat yaşatmak için yaptım.
Peu importe ce que je dois faire pour garder Alina en sécurité, je le ferais, ok?
- Alina'yı korumak için ne yapmam gerekiyorsa yaparım, tamam mı?
Et même si je le savais, je ne mettrais pas Alina en danger.
Bilseydim bile Alina'yı tehlikeye atmazdım.
Même si au départ c'était le cas, ce n'était plus ça après avec Alina.
Eşcinsel olmasaydım bile Alina'nın derdi bu değildi.
Je vous l'ai dit, vous pouvez oublier mon aide, tant qu'Alina n'est pas sauve.
Alina güvende olana kadar yardım etmem demiştim.
Alina...
Alina...
Alina, lâche-moi. Les gens nous regardent.
Alina, bırak beni, insanlar bakıyor.
- Maman, voici Alina.
- Anne, bu Alina.
À propos d'Alina qui revient d'Allemagne.
Almanya'daki arkadaşım Alina'la ilgili.
Alina peut venir en ville avec nous, demain?
Baba, yarın Alina bizimle şehre gelebilir mi?
Je suis avec Alina.
- Alina'yla geldim.
Maman, je vais chercher les papiers d'Alina.
Anne, ben biraz daha kalacağım, Alina için birkaç belge almalıyım.
Alina est arrivée?
- Alina geldi mi?
Qu'est-ce que tu fais?
Tüm bunlar da ne, Alina?
Tu es allée te confesser comme ça?
Alina, bunu da günah çıkarma gibi mi yapıyorsun?
Alina, j'ai parlé avec le Père. Si je pars, c'est pour toujours.
Alina, Peder ile konuştum ve gidersem, geri dönme şansım yok.
Alors quoi, Alina?
Ne demek, " Ne olmuş?
Oui, mais pas pour aller sur un bateau.
Böyle karar vermiştik, Alina, ama gemiyle gitmeyeceğiz.
Alina, j'ai emprunté une voie, je ne peux pas en sortir comme ça.
Alina, bir yol seçtim ve kapıyı çarpıp diyemem.
Alina, celui qui n'a pas Dieu dans son cœur sera toujours seul.
Alina, kalbinde Tanrı sevgisi yoksa yanında tüm dünyadaki insanlar olsa da yalnız olursun.
Ce n'est pas bien, Alina.
Bu hiç doğru değil, Alina.
Parce que maintenant je suis différente.
Çünkü artık farklıyım, Alina.
Les gens changent, Alina.
İnsanlar değişir, Alina.
Tu me fais pitié, Alina, tu te trompes.
Sana acıyorum Alina, anlamıyorsun.
Non.
- Hayır Alina.
Alina, écoute.
Dinle.
Tu voulais ces choses autant que moi. Alina, je les voulais parce que...
- Alina ben, sen istiyorsun diye istedim.
C'est...
Alina.
Alina.
Alina.