Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Allen
Allen Çeviri Türkçe
2,462 parallel translation
Descendez de la Jeep, Al.
Allen, cipten in dostum.
La mission est d'évacuer John Allen.
Görevin önceliği John Allen'ı kurtarmak.
Si c'est faisable à pied, avec Allen, faites-le.
Eğer Allen'la yürüyerek o noktaya gidebilirsen gitmelisin.
Allen n'est pas au mieux.
Allen iyi durumda değil.
Je vous parle, George Allen Nicassio, vice-président.
Sana söylüyorum George Allen Nicassio Başkan Yardımcısı.
Je n'ai pas été aussi inquiète à propos d'une élection depuis Lambert VS Allen.
Lambert'la Allen * çekişmesinden beri oy toplamak için bu kadar endişelenmemiştim.
Et vous avez pris le cimetière sur Allen Street?
Bu koşu seni Allen Caddesi üzerindeki mezarlığa götürdü mü?
en direct.
Ben Iris West-Allen canlı olarak bildiriyorum.
arretez de prétendre que vous êtes tous des Ethan Allen! "
Ethan Allen gibi davranmayı kes! "
S'il vous plait, Mme Allen, donnez-moi une chance.
Lütfen, Bayan Allen bana bir şans verin.
S'il vous plait, je ne suis plus en CM1, Mme Allen.
Rica ederim, artık 4. sınıfta değilim, Bayan Allen.
Ce n'est pas un pirate, c'est Edgar Allen Poe.
O bir korsan değil Mike, o Edgar Ellan Poe.
Et à force de lécher le cul d'Edgard Allan Poe, Cléopâtre pourrait presque sentir les pieds de Voltaire.
Ve Kleopatra başını Edgar Allen Poe'nun kıçına o kadar sokmuş ki oradan Voltaire'in ayak kokusunu duyabilir.
Si tu veux t'entraîner, on peut aller à Allen dès maintenant.
İstersen hemen kullanmaya başlayabiliriz.
On dirait un truc à la Woody Allen.
Sanki Woody Allen filmlerinden bir şey veya öyle bir şey gibi.
On se fait un truc plus classe.
Allen'ın Yeri uyar mı? Daha klas bir yer olsun.
Cherche-le dans le dictionnaire, Mme Allen Ginsberg.
Karşınızda Bayan Allen Ginsberg.
Bonjour, ici Allen Rust de l'Hôpital des Sœurs de la Piété.
Merhaba, ben Sisters of Mercy Hastanesi'nden Allen Rust.
Comment ça va toi et Allen?
Peki sen ve Allen?
Cool, parce qu'on a vu Allen l'autre jour avec une de ces bimbos!
Güzel, çünkü geçenlerde Allen'i en baba fahişeyle gördük.
Allen, James...
Allen, James...
Allen, le père de mes enfants.
Allen çocuklarımın babası.
Allen.
Allen.
Ceci est un mandat, signé par le judge Henry Allen Laudermilk d'Austin, Texas.
Bu da bir arama emri, Austin Texas yargıcı Henry Allen Laudermilk tarafından hazırlanmıştır.
signé par le juge Henry Allen Laudermilk d'Austin, Texas pour l'arrestation et la capture, mort ou vif, de John Brittle, Roger Brittle, et Ellis Brittle.
John Brittle, Roger Brittle ve Ellis Brittle'ın ölü ya da diri şekilde ele geçirilmesini emretmektedir.
Allen va passer, on va se marrer.
Takilmak ister misiniz? Allen ugrayacak, onu gaza getirecegiz.
Steve Allen a fait le Tonight show dans "La ronde" l'année dernière.
Steve Allen, "Gece Şovunu" geçen yıl La Ronde'de gerçekleştirdi.
En fonction de mes notes, leur meneur, Bumper Allen, a récemment lancé sa propre gamme de sandales de sport.
Önümdeki notta yazdığına göre elebaşları Bumper Allen yakın zamanda kendi spor sandal markasını çıkarmış.
Hi, heu, est-ce que c'est, heu.. la maison de Daphne Allen?
Merhaba, burası Daphne Allen'ın evi mi?
Je cherche Emanuel. Ben, vous l'avez trouvé.
Merhaba, burası Daphne Allen'ın evi mi?
Tu ne peux pas porter le pantalon doré de Peter Allen.
Peter Allen'ın lame pantolonundan giyemezsin.
"Not the Boy Next Door", de la bande musicale de Peter Allen, The Boy from Oz.
Peter Allen'in hayat hikâyesi müzikali The Boys from Oz'dan "Not the Boy Next Door."
Vous savez, Hugh Jackman a gagné un Tony Award pour avoir joué Peter Allen
Hugh Jackman, Peter Allen rolüyle Tony ödülü kazandı.
Allez, Allen, Me la refais pas.
Haydi ama Allen bana yine iş çıkartma.
Parce qu'Allen transforme mon délit de fuite en homicide?
Hem de Allen, vur-kaç olayını cinayete çevirdiği için.
- Allen Ginsberg?
- Allen Ginsberg?
Eh bien, en fait on est là pour voir leur manager, Allen Klein.
Aslında menajerleri Allen Klein'ı görmeye geldik.
Oui, Allen Funt me les a envoyés.
Evet, Allen Funt gönderdi.
Allen.
Merhaba Allen.
Alex et Allen braquaient et je me chargeais de les véhiculer.
Alex ve Allen soygunu yaptı ben de onlara şoförlük yaptım.
Du coup, soit je chargeais Alex et Allen qui ont tiré, soit elle finissait en prison.
Ya Alex ve Allen'ı satacaktım ki silahı onlar sıktılar ya da Neve hayatının sonuna kadar hapiste kalacaktı.
Fais pas le con, Allen, elle a rien à voir.
Sakın bir aptallık yapma Alex. Onun bizimle bir ilgisi yok.
T'étais là et t'as vu le garde pointer son arme sur Allen!
Bankanın içindeydin ve güvenlik görevlisinin Allen'a silah doğrulttuğunu gördün. Yo, yo hayır!
Ben voyons, l'autre taré à 6 $ de l'heure aurait tiré!
Saati 6 $'dan çalışan o salak da Allen'ı kesin vuracaktı tabii.
Ta gueule, putain!
- Hiçbir bok bilmiyorsun! - Kapa çeneni, Allen!
Génial, tu veux quoi?
- Artık çemberin içinde değilsin. - Pardon, Allen. - Ne istiyorsun?
Allen's tavern?
Evet, olur.
- Edgar Allan Poe.
Edgar Allen Poe değil mi?
Dans ma poche se trouve un mandat.
Cebimde bir arama emri var,... bu emir, Austin Texas yargıcı Henry Allen Laudermilk tarafından imzalanmış olup...
Tu cherches quoi?
Belki Allen ayna önünde çıplak resimlerini koymuştur.
Allen a peut-être mis de nouvelles photos de lui à poil.
Onu yakalamam lazım. Hayatta kaçırmazsın zaten.