English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Arrangé

Arrangé Çeviri Türkçe

6,147 parallel translation
Je m'étais arrangé pour me produire cette après-midi.
Bu akşam için gösteri ayarlıyordum.
j'ai arrangé un transfert.
Nakliyeni ayarladım.
Ils ont bien arrangé cette pièce.
Bu odayı güzel yapmışlar.
Et je me suis arrangé pour passer la nuit chez Avery pour que vous puissiez être seuls tous les deux.
Ben de gece Avery'lerde kalacağım. Böylece ikiniz baş başa kalabileceksiniz.
Et moi qui pensais que tu avais arrangé cette rencontre
Bende bu toplantıya istemediğini düşündüğüm için gelmiştim zaten.
- J'ai tout arrangé avec votre garde du corps.
- Her şeyinizi ayarladım.
Ça y est, c'est arrangé.
Her şey halloldu.
Apprendre que tu finances sa troupe de théâtre, ça n'a rien arrangé.
Doğrusu senin, onun tiyatrosunu himaye ettiğini öğrenmek de işimi kolaylaştırmadı.
Preuve irréfutable qu'il a arrangé le rendez-vous ou sait qui l'a fait.
Görüşmeyi onun ayarladığı ya da kimin ayarladığını bildiği kesin.
Vibora Ruiz t'a arrangé un rendez-vous avec Felipe Lobos.
Vibora Ruiz, Felipe Lobos ile olan görüşmesini sana ayarlattı.
Et j'ai arrangé la rencontre.
Ve ben, ben - giriş düzenlenmiştir.
C'est arrangé. Lors d'une descente hier soir, Frank Bertinelli a été arrêté.
Polis dün akşamki baskında Frank Bertinelli'yi tutuklamış.
- Pourquoi? - pour énerver les anciens du temple. - Je voulais donner les parchemins au peuple pour qu'ils sachent quels connards au pouvoir ont arrangé les lois selon leur moralité dépravée.
- Onu iktidardakilerin nasıl kanunları bozulmuş ahlaklarına uydurmak için esneten şerefsizler olduklarını öğrenmesi için insanlara vermek istiyordum.
Ça n'a rien arrangé.
- Gerçekten bir şeyleri daha iyi hale getirdin mi?
Si tu étais prête, tu aurais arrangé ce rendez-vous toi-même.
Eğer hazır olsaydın, kendine bir randevu ayarlardın.
Tout est arrangé?
Her şey ayarlandı mı?
Tu as bien arrangé ton appartement.
Evini gayet güzel temizlemişsin.
Content que tu ais parlé avec Jax, arrangé les choses.
Jax ile konuştuğuna ve bunun işe yaramasına sevindim.
Tu craquais pour elle au lycée et je t'ai arrangé le coup.
Lisedeyken kıza vurulduğunu hatırlıyorum. Aranızı yapmak için çok uğraşmıştım.
Mariage d'amour ou mariage arrangé?
Aşk evliliği mi, görücü usulü evlilik mi yapacaksın?
Vous avez arrangé les choses avec votre voisin?
- Komşunla sorununu çözdün mü?
Tu t'es arrangé pour vendre les cultures de Selah Strong? Avant ou après que vous cherchiez votre mort?
Manevi ölümünü istedikten önce veya sonra Selah Strong'un mahsul satışını ayarladın mı?
Le père d'Abraham et le mien avaient tout arrangé.
Abraham'ın babasıyla benim babam bunu tartıştı.
Quand tout sera arrangé tu seras payé, je te le promets.
İşleri düzelttiğimiz anda ödeyeceğiz, söz veriyorum.
Je me suis arrangé pour en trouver des extraits.
Aslında Trevor, ondan da birkaç görüntü bulabildim.
OK. Tout est arrangé.
Tamam, her şey ayarlandı.
Ça n'arrange pas les choses.
Ama yaptığınız doğru da değil.
Oui quand ça m'arrange.
- Dava açıyorsanız benim.
Il arrange de scandales, exploite les tendances, assassine si nécessaire.
Skandallar düzenleyip bunlardan faydalanıyor gerekli olduğunda suikast yapıyor.
Ça s'arrange mieux que je ne le pensais.
Düşündüğümden daha çok yakışacaklar.
Raven, arrange ça!
- Raven, tamir et!
J'arrange juste votre TV.
Görüntünüzü düzelttim.
On va devoir dormir ici. On va attendre que ça s'arrange.
Havanın açmasını bekleriz.
Peu importe de quoi vous parlez, fais en sorte d'être seule avec lui et arrange-toi pour que le rendez-vous soit officiel.
Senin orada olup toplantının da kayıtlarda olduğu sürece ne konuştuğun umurumda değil.
Tout s'arrange.
Her şey yoluna giriyor.
Désolé que le timing de mon désastre ne t'arrange pas.
Hayatımın darmadağın oluşunu sana göre ayarlamadığım için üzgünüm.
- Comme ça l'arrange.
- Onun nasıl işine geliyorsa.
Arrange-toi pour qu'il le fasse.
- Bir yolunu bul o zaman.
Arrange toi pour le ramener chez DYAD
DYAD'e götürmek için hazırla.
Il faut que j'arrange ça.
- Doğru olanı yapmak zorundayım.
Ils- - ils en font une fille parce que cela les arrange?
Kolaylığından dolayı bebeği kıza mı çevirecekler?
J'ai tout arrangé.
Hallettim.
Combien d'opportunités vas-tu devoir gâcher avant que ça s'arrange? !
Bu çalışmayı yapmadan önce kaç fırsatı daha boşa harcayacaksın?
Tout est arrangé.
Her şey ayarlandı.
Arrange-toi avec Gemma.
Gemma'ya yardımcı ol.
Comment on arrange ça?
Bu işi nasıl hallediyoruz?
On arrange quelques plats de gourmet ensuite on les ferra pour Guy.
- Tanrım. Birkaç tane gurme yemeği öğrenip Guy'a yaparız.
- admet ses erreurs. - Oui, parce que ça arrange les choses.
Evet çünkü bu her şeyi iyileştiriyor.
Jusqu'à ce que je l'arrange avec la véritable pire coupe du monde.
Ta ki düzeltmeye çalışıp asıl en kötü saç tıraşını olana dek.
Je... lui arrange un coup avec elle.
Evet kızı ona ayarladım.
Pour sauver d'autre, pour se sauver, quand ça les arrange, ils se prennent pour Dieu
Başkasını kurtarmak, kendilerini kurtarmak için onların işine geldiğinde Tanrı gibi davranırlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]