Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Arrives
Arrives Çeviri Türkçe
10,797 parallel translation
Tu arrives trop tard.
Geç kaldın.
Alors, l'Homme des hautes plaines, vois donc si tu arrives à joindre ces contacts de Thorvin.
Peki, High Plains Drifter, Neden Thorvin'in son kontaklarına bir ulaşmaya çalışmıyorsun?
Tu n'arrives pas à m'oublier.
Beni unutamadığın için.
T'arrives en retard et tu veux repartir. Trop nul!
Zaten geç geldin ve gelir gelmez beni ekmek istiyorsun, dayı.
Et bien, tu n'arrives pas sur la liste des Dix Plus Recherchés pour rien.
En çok arananlar listesine haybeye girmiyorsun.
Donc, tu arrives à pied depuis le sud, et moi et Devon seront dans une voiture banalisée ici.
Şimdi sen yürüyerek güneyden ulaşacaksın benlen Devon da burada işaretsiz bir arabada bekleyeceğiz.
Tu arrives à un âge où tu pourrais avoir une crise cardiaque.
Yaşlanıyorsun, kalp krizi geçirebilirsin.
Oh, d'accord, donc je dois jouer les méchants aux aiguilles, et toi tu arrives et tu joues le héros?
Öyleyse ben kötü iğneci adam oluyorum sen de hemen gelip kahraman mı oluyorsun?
Tu arrives juste à temps, j'allais faire de la soupe.
Tam zamanında geldin, çorba yapıyorduk.
Et quand tu arrives dans un endroit en sécurité appelle le 1-866-KLJ-0199.
Ve güvenli olduğunu düşündüğünüz bir yere gittiğiniz zaman... 1-866-KLJ-0199'ı arayın.
Elle nous racontait une histoire en attendant que tu arrives.
Doğru, Paige. Seni beklerken bize hikaye anlatıyordu.
Tu arrives à t'en rendre compte?
KENDALL : Hepsinin kaydı hala sende mi?
Si tu n'arrives pas à payer ta part du loyer à temps, il te brisera la nuque.
Kiranı zamanında ödemezsen, boynunu kırar.
Si tu y arrives.
Elinden geliyorsa.
♪... will always love you ♪ - Tu arrives à croire ça? - Non.
Bazen hayat sana istemediğin şeyler verir ama sonunda bunun tam da ihtiyacın olan şey olduğu ortaya çıkar.
Je crains que tu n'arrives trop tard.
Korkarım ki biraz geç kaldın, evlat.
Si tu n'arrives pas à décider ce que tu veux vraiment... si tu ne peux pas choisir entre nous et l'université...
Bak ne istediğine karar veremiyorsan... Biz ve üniversite arasında kararsızsan...
100 $ que tu n'y arrives pas.
10 dolara iddiasına girerim ki itemez.
Tu n'arrives même pas à me regarder.
Bana bakamıyorsun bile.
Si t'arrives à le joindre, dis lui de rentrer, d'accord?
Onunla konuşursan eve gelmesini söyle. Tamam mı?
Les démineurs sont arrivés.
Bomba imha geldi.
Nous sommes arrivés ici avant ta naissance.
Buraya sen doğmadan önce geldik.
Ils sont arrivés sauf la nuit dernière, mais quand Rene a rencontré Leo, la Gestapo attendait.
Dün gece sağ salim varmışlar ama Rene, Leo'yla görüşürken, gestapo onları hazır bekliyormuş.
Journaliste Canadian à Paris quand les Allemands sont arrivés.
Almanlar gelene kadar Paris'te yazarlık yapan bir Kanadalı.
Vos documents sont arrivés et un bureau est prêt.
Dosyalarınız bize ulaştı ve sizin için bir ofis ayarladık.
Les fédéraux sont arrivés 90 secondes après que Mark soit parti.
Federaller, Mark ayrıldıktan 90 saniye sonra geldi.
Ryan Hardy et son équipe sont arrivés à la prison de Virginia.
Ryan Hardy ve ekibi, Virgina Eyalet Hapishanesine geldi.
Ceux qui en sont arrivés à voler des roues de Pride, ils peuvent pas tomber plus bas, ce sont des moins que rien.
Fakir bir adamın arabasının tekerleklerini çalanlar daha fazla aşağı düşemezler. Çünkü hiçten de beterlerdir.
Vous arrivez ici, sorti de nulle part et tous ces problèmes sont arrivés avec vous!
Buraya birdenbire geldin, ve tüm bu sorunlar da seninle birlikte geldi!
Nous sommes arrivés à le réveiller, le faire parler.
Onu ayıltıp, konuşturmamız lazım.
Nous sommes arrivés ici juste à temps.
Tam zamanında yetiştik.
Comment on est arrivés là?
Buraya nasıl geldik?
Nous nous sommes tous réveillés comme toi, sans savoir qui nous sommes ou comment nous sommes arrivés là.
Hepimiz senin gibi kim olduğumuzu ve buraya nasıl geldiğimizi bilmeyerek uyandık.
"110 arrivés vivants."
"110 kişi canlı geldi."
Mettez vos ceinture. Nous serons arrivés dans 20 minutes.
Herkes kemerini bağlasın 20 dakika içinde alana iniş yapmış olacağız.
- Mais nous n'en sommes pas arrivés là.
- Ama asla o raddeye gelmedi.
Puis sont arrivés les tubes
Sonra bombalar geldi :
Je ne me rappelle même pas comment on est arrivés dans ma chambre.
Odama nasıl geri geldik onu bile hatırlamıyorum.
Je crois que ce mec là bas à côté du pickup nous observe depuis qu'on est arrivés.
- Buraya geldiğimizden beri şu kamyonetin orada bizi izleyen adamı düşünüyorum.
On est arrivés.
İşte geldik.
On est arrivés en retard à Memphis, donc on a décidé de continuer à rouler.
Memphis'e geç kaldık. Biz de yolumuza devam edelim dedik.
- Nous sommes arrivés.
- Zaten geldik.
Je ne sais pas comment ils sont arrivés là.
Oraya nasıl geldiler bilmiyorum.
Sean et moi sommes arrivés à un arrangement.
Sean ile fikir birliğine vardık.
Je te rappelle quand nous serons arrivés chez lui, et que Monroe et Rosalee seront en sécurité.
Evine döndüğümüzde, Monroe ve Rosalee güvende olunca arayacağım ben seni.
Nous sommes arrivés trop tard.
Geç kaldık.
Et quand on est arrivés là-bas, il y avait ces gens.
Oraya gittiğimizde şu insanlar da oradaydı.
Les autres étaient morts quand on est arrivés. Qui est-ce?
Geldiğimizde diğerleri ölmüştü.
Pourquoi les secours sont-ils arrivés dans un ordre différent?
Peki o zaman neden 911 çağrıları farklı bir sıralama ile geldi?
C'est peut-être quand on est arrivés à la voiture. Et ça?
Belki de arabaya bindiğimiz saat.
A quelle heure êtes vous arrivés sur le lieu du sermon?
Vaaz alanına kaçta gittiniz?