Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Athlètes
Athlètes Çeviri Türkçe
552 parallel translation
Quand les écoles comptent sur leurs athlètes, dommage que certains... se soucient de problèmes personnels au lieu de battre l'adversaire.
Okulun, güvendiği sporcuların, Peebe High okulunu yenmek yerine, kişisel sorunlarını önplana çıkarması, çok kötü bir durum.
Gardez ces athlètes pour vous seule, hein!
Umarım o atletleri kendine saklarsın.
Vous êtes bien un des athlètes?
Evet. Olimpiyat atletlerinden birisiniz.
Mais les confréries aiment soutenir de grands athlètes.
Ama kardeşlik kulüpleri büyük atletleri barındırmayı sever.
Vous êtes tous deux des athlètes sincères et honnêtes. Nous pouvons attendre un combat propre et régulier... qui honorera les annales de la boxe.
Her ikinizin de geçmişine bakınca tüm çabanızı gösterdiğinizi, boksörlük tarihine geçecek ve hatırlanacak temiz, dürüst bir maç çıkaracağınızı biliyorum.
Les athlètes grecs sont fiers.
Yunan sporcuları gururludurlar.
En laissant Rome à tes mains et à celles de tes athlètes?
Ve Roma'yı sana ve atletlerine bıraktığımı mı zannediyordun?
Samedi aura lieu la première veillée d'encouragement à nos athlètes.
Cumartesi akşam ilk futbol eğlencemiz var.
"devienne un camp d'entraînement pour nos jeunes athlètes."
"eğitim ocağına döndürülmesine karar verilmiştir."
On a une équipe de foot terrible, des super-athlètes, un tas de filles.
Bizde büyük bir futbol takımı var futbolcular, kızlar
Il est comme les autres athlètes...
Onun başka sporculardan farkı yok.
Nous, à Cambridge, sommes fiers des prouesses de nos athlètes.
Cambridge'de atletik başarı ile hep gurur duymuşuzdur.
Les Anglais ont-ils une chance contre des athlètes tels que Charlie Paddock et Jackson Scholz?
Paddock ve Scholz gibi Amerikan atletlerinin yanında İngilizlerin şansı var mı?
"Les athlètes américains arrivent en France."
"Amerikalı şampiyonlar Fransa'ya geldi."
Nous sommes de vieux profs. Comme les vieux athlètes. On ne revient jamais.
Ama yaşlı öğretmenler tıpkı yaşlı atletler gibi asla geri dönmezler.
Alors, votre boulot, c'est de faire jouer des athlètes dans les pubs?
Demek profesyonel sporculara reklamlarda rol ayarlıyorsun.
Oui, et je suis spécialisée dans les athlètes masculins.
Evet, aslına bakarsan uzmanlık alanım da erkek sporculardır.
Elle est faite avec la sueur d'athlètes professionnels.
Profesyonel atletlerden alınarak yapılmış.
Je vais te parler des athlètes. Après un match, on doit se détendre.
Sana atletler hakkında birşey söyleyeyim.Bir oyun sonra rahatlayacağız.
Je montrerai au monde que la Russie n'a pas tous les meilleurs athlètes.
Tüm dünyaya en iyi atletlerin Rus olmadığını göstermek istiyorum.
Nous vous présentons ce soir deux grands athlètes.
Bu geceki özel maçın iki büyük atleti.
Il développait des stéroïdes pour leurs athlètes puis a disparu il y a 15 ans.
Rus atletler için steroit geliştirmiş, sonra 15 yıl önce ortadan kaybolmuş.
"Les boxeurs : de vrais athlètes ou des brutes en shorts?"
"Boksörler : Ağır siklet Sporcuları ya da Boksör şortundaki Zorbalar?"
Les épreuves se disputeront sur ces 4 tables, entre les 8 meilleurs athlètes du monde!
Müsabakalar bu dört masada yapılacak. En iyi sekiz yarışmacı burada yarışacak.
"Nos plaisirs partagés furent plus grands que tous les buts marqués, " bien que nous devions jouer nos rôles d'athlètes machos imbibés et abrutis. " C'est parfait!
"Birbirimizin kollarında paylaştığımız mutluluk bir golden daha harikaydı şimdiye kadar cinsiyet ayrımı yapma, hızlı bira içme, etekli salaklar yalanıyla yaşamak zorunda kaldık."
Nous sommes deux grands athlètes, fous l'un de l'autre.
Seninle çok iyiydik. Birbirimiz için deli oluyorduk.
On était 2 bons athlètes à l'époque.
O zamanlar ikimiz de çok iyi bir sporculardık, değil mi?
Ce sont des flics, des serveurs, des profs, des avocats, des chercheurs, des athlètes.
Onlar polis ve garson ve öğretmen ve hukukçu ve hendek kazıcısı ve atlettir.
Nous avons un genre bien apprécié, le style, très prisé par la police, les soldats, les athlètes.
Başka bir şey bakalım. "Askeri tarz". Polisler, askerler ve atletler arasında çok gözde.
Notre-Dame, c'est pour les gosses de riches les premiers de la classe les grands athlètes.
Notre Dame zenginler için. Akıllı çocuklar için. Büyük atletler için.
On a 95joueurs si accomplis comme athlètes au lycée qu'ils ont leur scolarité payée pour jouer pour la meilleure équipe de football du pays.
Burada 95 oyuncumuz var. Hepsi lisede o kadar iyiydi ki, ülkedeki en iyi futbol programına onları tam bursla aldık.
Les athlètes ou les musiciens ne se droguent pas.
Atletler ve müzisyenler neden kullansınlar ki.
Essayant de croiser des scientifiques de haut vol avec des athlètes, etc., pour créer un soldat supérieur.
En zeki bilim adamlarıyla, atletleri çiftleştiriyorlardı. Böylece süper askerler elde edeceklerini düşünüyorlarmış.
Le produit avec lequel nos athlètes olympiques excellent?
Olimpik atletlerimizin mükemmelliğin yeni zirvelerine ulaşmalarına ne tür bir yardımı olacak?
- Nous connaissons bien... le stress des athlètes.
- Öyle mi? - Sporcular büyük bir stres altında oluyorlar. Bunu dikkate alıyoruz.
Ces athlètes... rien dans la tête.
Profesyonel atletler, hep daha fazlasını isterler.
- Je t'en prie! L'Histoire l'a prouvé. Même si on est super intelligents et de super athlètes, on reste inférieurs.
Tarih senin en akıIlı olduğunu, en hızlı koştuğunu ispatlamış hala üstün olduklarını sanıyorlar.
Les athlètes vendent souvent leur médaille au mont-de-piété.
Olimpiyat şampiyonları sonunda madalyalarını satıyorlar.
33 agents dirigent la carrière... de 1 685 athlètes des plus affûtés.
Dünyanın en iyi yetişmiş sporcularından 1685 tanesinin kariyer hayatına rehberlik eden 33 menajer.
C'est impressionnant d'être en présence de tant de grands athlètes.
Bir dolu muhteşem oyuncunun arasında olmak biraz göz korkutuyor.
En voyant ces jeunes athlètes se réjouissant de l'humiliation de l'ennemi vaincu. Je n'ai pas ressenti ça depuis ma folle envie de pudding.
Böyle genç atletlerin yenilen düşmanlarıyla dalga geçip eğlenmelerini görmek, ne zamandır kendimi böyle enerjik hissetmemiştim.
Les athlètes et le dopage, qui augmente chez les amateurs.
Atletler ve steroidler. Bildiğiniz gibi, Amatör atletler arasında kullanımı... Devamlı artıyor.
On traite mieux les athlètes, ils valent plus que les autres.
Ve sporculara daha iyi bakılır çünkü onlar, insanlardan daha değerlilerdir.
J'espère, parce qu'ici on gâte nos athlètes.
Güzel. Çünkü sporcu öğrencilerimize nasıl davranacağımızı biliriz.
Tu serais comme un de ces anciens athlètes du collège.
Tıpkı o eski üniversiteli atletler gibi olacaksın.
Ils ont des athlètes olympiques et des prix Nobel comme donneurs.
Bağış yapanlar, olimpiyat atletleri, ve Nobel ödülü kazananları kapsıyor.
Oui, mais les feuilles de stats, le théorème de Pythagore des athlètes.
Maçlardaki sayıları inceliyorum, Scully. Hoşuna gider. Sporcular için Pisagor teoremi gibi bir şey.
On sait que c'est foutu et on se met à guetter les autres athlètes...
Artık çok geç olduğunu biliyorsundur.
Je veux dire, les filles aiment les athlètes, non?
Yani, kızlar atletik tipleri sevmezler mi?
On a démandé â des athlètes olympiques :
Olimpik atletler arasında bir araştırma yapılmış...
Y a des basketteuses, des athlètes.
Basketbol takımlarında, koşu takımlarında. Elbette kadınlarla tanışıyorum.