English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Avons

Avons Çeviri Türkçe

111,944 parallel translation
Je le sais. Mais si nous avons cette conversation, c'est parce que tu as peur de lui dire.
Ama bunu konuşmamızın asıl sebebi bunu söylemekten korkman.
Nous avons employé plusieurs systèmes de filtres, mais la source ne s'assainit pas assez vite.
Filtreleme sistemine çalışan aldık ama Wellspring yeterince hızlı düzelmiyor.
"Cher Q, " nous avons enterré Alice dans les jardins aujourd'hui, " dont elle a toujours voulu être proche.
" Sevgili Q,... bugün Alice'i bahçemize gömdük her zaman yakınımızda olacağı bir yere.
" Nous avons mis ses affaires dans une boîte, si jamais tu te réveilles.
Uyanırsan diye onun eşyalarını sana bırakıyoruz.
Et le golem ira à Brakebills, sauf si, bien sûr, nous avons tort à propos des petits caractères de mon contrat et qu'il ne peut pas quitter Fillory non plus.
Golem de Brakebills'e gider tabi sözleşmemdeki ince detaylar da yanılmıyorsak ve Fillory'i terk edemiyorsa.
La rivière que nous avons traversée était à la frontière.
Geçtiğimiz nehir bunun kenarındaydı.
Nous avons chacun un souhait, et nous en avons un troisième qui nous apportera du bien à tous les deux.
İkimizin de dilek hakkı var ve ayrı ayrı üç dilek alacağımız konusunda anlaşmıştık.
Après examen de votre compte eBay, nous avons trouvé des violations des conditions d'utilisation.
Kullanıcı Anlaşması'nın ihlal edildiğini fark ettik.
Par conséquent, nous avons pris la décision suivante.
Bunun sonucunda aşağıdakileri uyguladık.
Nous n'avons pas le temps.
Zamanımız yok.
Il doit y avoir quelque chose à quoi nous n'avons pas pensé.
Atladığımız bir şey olmalı.
Nous avons besoin de plus de cerveaux pour résoudre ce problème.
Bu soruna odaklanacak daha çok insan lazım.
Nous avons besoin de cet engin.
O makine bize lazım.
Nous avons beaucoup de travail pour que le vaisseau soit prêt à temps pour l'hiver.
Gemiyi kışa hazırlamak için yapmamız gereken çok şey var.
Nous avons une bombe.
Elimizde bir bomba var.
Nous prenons les meilleures décisions possibles avec les informations que nous avons, et nous espérons qu'il existe un dieu qui nous pardonne.
Elimizdeki bilgiyle verebildiğimiz en iyi kararı veririz ve bağışlayıcı bir Tanrı olduğunu umarız.
Nous avons le temps, mais je ne vais pas sacrifier plus de vies innocentes.
Vaktimiz var ama başka masumların canını feda etmeyeceğim.
Appliquons ce que nous avons dit.
Konuştuğumuz gibi, halktan yardım almalıyız.
Nous n'avons plus besoin de vous.
Sanırım burada işimiz bitti.
Nous avons affaire à un objet très dangereux, c'est pour ça que je vous ai tous réunis.
Ciddi bir tehditle karşı karşıyayız. Bugün sizi bu yüzden topladım.
Simmons et moi avons construit un serveur hors-ligne pour alimenter la base si nous étions hackés à nouveau, ce qui semble arriver tout le temps, pas vrai?
Simmons ile beraber sisteme tekrar sızarlarsa üsse güç sağlayabilelim diye çevrimdışı bir sunucu kurmuştuk. Ki bu sürekli oluyor öyle değil mi?
Nous avons besoin de réponses.
Cevaplara ihtiyacımız var.
Général, avons-nous eu un contact?
- General, bağlantı kurabildik mi?
Quand avons-nous eu autant de chance?
Ne zaman o kadarla kurtulabildik?
Nous n'avons aucun moyen de contacter le Directeur ou le Quinjet tant que cet équipement pirate est toujours actif.
Jammer aktif olduğu sürece ne Direktöre ne de Quinjete ulaşamayız.
Le dernier agent d'Hydra que nous avons capturé n'a pas pris l'agent Simmons au sérieux non plus.
Hydra'nın son ele geçirdiğimiz köstebeği de Ajan Simmons'ı ciddiye almamıştı.
On dirait bien que nous avons deux choix possibles.
Anlaşılan burada iki seçeneğimiz var.
- nous avons une opportunité.
Bir fırsatımız var. Ne fırsatı?
- Messieurs, nous avons une mission.
- Beyler, bir görevimiz var.
Cette action vient de démontrer que nous avons une taupe.
Bu hareket içerden bir sızıntı olduğu gerçeğini ortaya çıkardı.
Nous vous avons déplacée.
Sizi başka bir yere taşıdık.
Et si quelque chose ne va pas... alors nous avons un deuxième LMD.
Ve ters giden bir şey olursa ikinci SYM'miz var.
Là où nous allons, nous n'avons pas besoin de routes.
Yol mu? Gideceğimiz yerde yola ihtiyacımız yok.
Nous avons toute l'énergie nécessaire.
İhtiyacımız olan bütün enerji mevcut.
Comme nous en avons discuté quand vous êtes arrivé la première fois, nous avons des projets...
İlk geldiğin zaman da konuştuğumuz gibi... Birlik olabileceğimiz bir gelecek için planlarımız var. - Evet.
Nous avons peu d'informations, mais il apparaît que le bureau de la sénatrice Ellen Nadeer était l'épicentre d'une explosion qui semble d'origine criminelle.
Detaylar korkutucu fakat görünen o ki Senatör Nadeer'in ofisi planlı olarak yapılan bir saldırı sonrasında yerle bir oldu.
Nous avons 4 victimes confirmées. et un potentiel suspect.
4 kişinin öldüğü doğrulandı ve bir tanesinin kimliği tespit edildi.
Nous avons le Directeur Inhumain du S.H.I.E.L.D.
S.H.I.E.L.D. Nainsan direktörü bizim elimizde.
En fait, nous... avons trouvé un vieil appareil de communication de l'U.R.S.S.
Aslında biz baskın sırasında sovyetlerin eski bir iletişim cihazını bulduk.
Nous avons un détenu avec un gène Inhumain, peut-être lié à un groupe révolutionnaire.
Nainsan genine sahip bir tutuklumuz var. Muhtemelen isyancı gruplarla bağlantılı.
Nous avons les moyens de te faire parler.
Seni konuşturmak için bir sürü yöntemimiz var.
En vérité, nous avons une arme capable de le battre, mais il y a des risques.
İşin aslı, onu yenebilecek bir silah üretmiş olabiliriz. Ama bazı riskler var.
Nous avons des méthodes différentes.
İkimizin farklı yöntemleri var.
L'agent Flugelman et moi avons un ami à trouver.
Ajan Flugelman ve benim bulmamız gereken bir arkadaşımız var.
Les gens de ce monde là veulent détruire ce que nous avons construit.
O dünyanın insanları inşaa ettiğimiz şeyi yok etmek istiyor.
Hier, nous avons été témoins d'une attaque terrible et injustifiée Dans le centre d'éveillement culturel d'Hydra
Dün, Hydra Aydınlanma Merkezi'ne yapılan üzücü ve yersiz bir saldırı yaşadık.
Et maintenant que nous connaissons la vérité, nous avons un choix à faire.
Ve şimdi gerçeği bildiğimize göre bir seçim yapmak zorundayız.
Nous avons notre propre vie à sauver.
Bizim kurtaracak bir hayatımız var.
Nous n'avons pas raté notre coup.
- Başarısız olmadık.
Nous avons tous une programmation.
Hepimizin programlaması var.
Nous avons discuté de votre rôle dans tout ça.
Bu işteki rolünü konuşuyorduk.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]