Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Basés
Basés Çeviri Türkçe
2,013 parallel translation
Deux de ses complices, basés dans Curzon Street, se sont fait descendre, il y a une semaine.
Martindale'in Curzon caddesini idare eden iki yardımcısı da bir hafta önce ölü bulundu.
Homicide volontaire. De 15 à 20 ans, basés sur le retard mental.
Zorla alıkoymaya bağlı isteyerek adam öldürmeden 15 ile 20 sene arası...
Ils sont basés en Inde, mais ils vont un peu partout.
Merkezi Hindistan'da ama her yere uçuyorlar.
Ils sont basés en dehors de l'Idaho, on les appelle les "Sons of liberty".
İdaho'nun dışına yerleşikler, ve hürriyetin oğulları adıyla bilinirler.
On a fait des calculs basés sur nos estimations de la profondeur - du réservoir.
Suyun derinliğine ve hazne boyutlarına göre bazı hesaplar yaptık.
On a créé un moteur de recherche. Contrairement à ceux basés sur les mots, cette technologie utilise la reconnaissance faciale.
Bir süredir yeni bir arama motoru geliştirmekteydik ve dil-tabanlı arama motorlarının aksine kullandığımız yüz-karşılaştırma teknolojisi, görsel tanımayı kullanıyor.
Non, nous serons basés pas trop loin d'ici.
Hayır, burdan uzakta olmayan bize ait bir bölümde.
- Non. J'ai même vérifié dans les bases internationales, des dossiers français, mais rien.
Fransız uyku hapları yüzünden uluslararası sistemlere de baktım.
Juste les bases, je suppose.
Temelini o attı herhalde.
Tes bases.
Çok iyisin.
Les bases de données criminelles n'ont donné aucun résultat, alors on a élargi la recherche.
Suç veri tabanlarıyla eşleşme olmadı. Biz de alanı genişlettik.
À réviser les bases, ou à te former au labo.
Temel şeyleri tekrarlamak ya da gözetimli laboratuar çalışması gibi.
Mais... sur quoi tu te bases pour dire ça?
Bunu nereden anladın?
- Je peux vous apprendre les bases.
Esaslarını da öğretebilirim.
- Dont l'Islandais Snorri Sturluson a posé les bases, est avant tout affaire de forme puisqu'ils refusent le mot propre en subtituant la périphrase ou la métaphore.
Snorri Sturluson her şeyin temelinde.. bir kelimeyi benzer anlamda başkası ile.. değiştirerek metafor yapmaya bayılır
Des bases solides avant d'en arriver là.
Neyse ne yaşadıklarımız orada kaldı.
Nous avons choisi des lieux de rendez-vous, dans les bases militaires des différents pays participants, mais une fois les enfants rassemblés, que va t-il se passer?
Belirlenmiş randevu noktalarımız var. Tüm katılımcı ülkelerin seçilmiş ordu karargâhlarında toplanmış çocuklar var. Sonra ne olacak?
Voilà les bases, café, thé, clients.
Bunlar temel şeyler... Kahve, çay, müşteri.
Il y en a dans les bases militaires.
Onların askeri üslerini korumak için imal edildi.
Mais le truc, c'est... que tu dois établir les bases dramatiques du personnage.
- Ama bu, sen - - - Ne? Sizin ihtiyacınız olan, ana karakterin olayı dramatize etmesi.
J'ai passé Dupont et Dupond dans les bases de données habituelles.
Diğer adamları sistemde arattım.
Des résidences privées aux institutions financières ou aux bases militaires... le conseil en sécurité est une industrie de milliards de dollars.
Özel evler, finansal kurumlardan tutun da ordu binalarına kadar... tüm sektörlerde, güvenlik danışmanlığı milyarlarca dolarlık bir endüstridir.
J'ai parcouru les bases de données de la C.I.A., du F.B.I. et du D.H.S.
CIA, FBI, ve Ulusal Güvenlik kayıtları ile karşılaştırdım.
Ils travaillent à la création de bases solides pour une amitié.
Sıkı bir ilişkinin kurulması için, yoğun çaba gösteriyorlar.
"Vous avez 4 bases, trois lancers, " deux équipes, mais un seul gagnant. "
"Dört kale, üç vuruş, iki takım var ama galip bir tane."
Regardez ça, M. Kachani. " Vous avez 4 bases, trois lancers,
Bunu izleyin Bay Kachani.
J'ai fouillé toutes les bases de données de tous les groupes de haine existants,
Mevcut bütün nefret grupları ile ilgili veritabanında...
Allons-y! { \ pos ( 192,225 ) } Il y a assez de consonnes et voyelles pour l'identifier. { \ pos ( 192,225 ) } Mais pas sans l'accès aux bases de données du gouvernement.
Bir eşleşme bulmak için yeterince sessiz harf ve hece mevcut fakat devletin güvenlik veri tabanlarına erişmeden bunu yapamayız.
Si on pouvait juste s'introduire dans les bases du gouvernement. C'est notre meilleure chance d'identifier la voix du tueur.
Eğer devletin veri tabanını kırabilseydik, bu, Dr. Matheson'ın katilinin ses eşleşmesini bulmamız için en iyi yol olurdu.
On va commencer par les bases.
Harika, aa, yani, sadece, ah, temel kurallarla başlayalım. Açılara çalışalım.
J'ai passé mon adolescence dans des bases navales.
Gençliğim deniz üslerinde geçti. - Güney Koralina, Yeni İngiltere, Washington bölgesi... - Nerede?
J'ai un rapport d'expertise sur ta chaîne, mais on repart de zéro. Sur des bases neuves.
Biriminde üretim raporu olduğunu biliyorum ama sıfırdan başlamayı tercih ederim.
Fin de la dernière manche, 2 retraits, bases pleines,
Dokuzuncu devrenin sonu, 7. oyun, değişiklik hakkı doldu, iki hak bitti.
Les bases sont pleines.
Değişiklik hakkı bitti.
On utilise des bases de données à des fins personnelles.
Devlet veritabanlarına kişisel kullanım için girilmiş.
L'information qui est dans notre cerveau existe dans d'autres bases de données.
Ama kafamızın içinde sakladığımız bilgiler başka veri tabanlarında da mevcuttur.
Boston ne la trouve pas et je ne trouve son numéro de sécu dans aucune de nos bases de données.
Boston polisi izini sürdü. Ben de sosyal güvenlikte ya da düzenli veritabanlarımızda bir bilgiye ulaşamadım.
Cours du soir, pour l'instant, le temps d'acquérir les bases, mais je me suis inscrit hier.
Zorunlu dersleri bitirene kadar gece derslerine şimdilik. Dün kayıt oldum.
Pas dans nos bases.
Hayır, veritabanımızda yoklar.
Je vais chercher dans les bases de données.
Veri tabanını çalıştırıyorum.
Cherche dans les bases de données et identifie-moi quelques créatures.
Veritabanını araştır, birkaç yaratığın profilini çıkar bana.
Ce sont les bases.
Temel bilgiler var.
Et soudain, tu commences... à apparaître dans des bases de données.
Ve bir anda bilgisayarların veri tabanlarında belirdin.
On est parti sur de mauvaises bases. Je regrette.
Bak, biliyorum farklıyız ama üzgünüm, benim suçum değildi.
Au-delà de notre partenariat avec Chiang Company, nous sommes très intéressés pour poser des bases... de futurs investissements dans votre beau pays.
İş ortağımız Chiang Şirketi haricinde, güzel ülkenizde başka yatırımlar için altyapı çalışması yapmak isteriz.
Je suis à la batte, les bases occupées. On est menés de trois points.
Eğer başka bir fikrin varsa gerçekten duymayı çok isterim.
Si quelqu'une est testé positif pour une MST, ne l'auraient-ils pas enregistré dans les bases de la santé de Miami?
Birisinin CYBH * testi pozitif çıkarsa Miami sağlık müdürlüğü kayıtlarına geçiyorlar değil mi?
Mon père était soldat, j'ai surtout vécu sur des bases.
Çoğu zaman yanlış yollara saptım.
Il n'apparaît pas dans nos bases de données.
Veritabanlarımızda böyle bir isim yok.
J'ai grandi dans des bases partout dans le monde, et on disait toujours football.
Dünyanın dört bir yanındaki üslerde geçti hayatım ve biz hep "futbol" dedik.
Les élèves ont besoin de bases en histoire et théorie, et en fondamentaux.
Öğrenciler, temel bilgiler kadar iyi bir şekilde tarih ve teoriyi de temel almaları gerekmektedir.