English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Bcu

Bcu Çeviri Türkçe

54 parallel translation
J'ai étudié là-bas.
Ben BCU'dan mezun oldum.
Elle visait cette fac depuis toute petite.
Küçüklükten beri BCU'ya gitmek istiyordu.
Je suis allée à la fac.
BCU'ya gittim.
J'avais postulé à la fac de Boston.
BCU'ya başvurmuştum.
Le Continental est près de l'usine BCU qui fournit le papier à la Monnaie.
The Continental, BCU işletmesinin hemen yanında. Baskı ve gravür bürosuna kağıt desteği sağlıyor.
S'ils veulent attaquer la BCU, on les attendra.
BCU'yu indirmek istiyorlarsa bekliyor olacağız.
Elle était sa stagiaire à l'université.
BCU'da Cravitz'in araştırma görevlisiymiş.
- Elle est allée à Cambridge?
Kathleen Dunn, BCU'ya mı gitmiş?
Bourse complète pour Cambridge.
BCU'da tam burs.
"voiture du campus BCU" Elle était V.I.P
"Boston Üniversitesi kampüs arabası." V.I.P. idi.
Hé, on en est où avec la fille assassinée au BCU?
Bak, öldürülen BCU kızı konusunda nasılız?
Elle devait BCU 27 Grand, qui... ce qui est bizarre parce que... c'était entièrement couvert par des prêts étudiants et des bourses.
BCU'ya 27 bin borçlu ama... bu garip çünkü... öğrenci bursları ve binlerce doları vardı.
J'ai aussi vu les systèmes de sécurité des entrées de tunnels du BCU.
Ayrıca BCU'nun tünel girişlerindeki tüm güvenlik kayıtlarına baktım.
Rachel était une candidate en doctorat de géologie à l'université de Boston.
Rachel BCU'da jeoloji dalında doktora adayıydı,
Il a dû venir aider à la collecte de la fac.
Üniversitenin ( BCU ) para toplamasına destek vermek için gelmiştir.
Le seul joueur de la fac qui aurait pu devenir pro.
Enzo yıllardır profesyonel olabilme şansı olan ilk BCU oyuncusuydu.
Boston joue le tout pour le tout avec une passe à End Zone.
BCU kazanmaya koşuyor End Zone'da top.
- Laisse-moi deviner. Les femmes, les gâteaux et le football universitaire. Quelle vie!
Tahmin edeyim, kadınlar, pasta ve BCU Amerikan futbolu.
Et les matchs des 10 dernières années étaient sur son disque dur.
Ve BCU'nun son 10 yıldaki tüm maçları var bilgisayarında.
Les couleurs de la fac sont bleues et...
BCU'nun renkleri mavi ve... -
Pouvez-vous vérifier si cette peinture vient de la fac?
Susie, o mavi boya BCU'nun sahasından mı geliyor bir bakar mısın?
La peinture bleue du tapis de sol correspond à celle utilisée pour le traçage sur le terrain de la fac.
Yerdeki mavi boya BCU saha kalıbında kullanılan boyayla aynı.
C'est tombé à l'eau quand l'équipe a perdu il y a cinq ans.
BCU beş yıl önce sezonu kaybedince, o da şansını kaybetmiş.
Et on était bien partis avec l'équipe universitaire, jusqu'à la blessure d'Enzo.
Ama, BCU... çok güzel yarıştık. Enzo kendini yaralayana kadar.
L'équipe joue le tout pour le tout avec une passe à End Zone.
BCU kazanmaya koşuyor End Zone'da top. Bravo! Womack'e bakın!
Le bloqueur droit a l'air d'avoir glissé, laissant le running back Jeff Marcus sans protection.
BCU'nun sağ defans oyuncusu dengesini kaybetmiş ve böylece Jeff Marcus'u o son hucüma savunmasız bırakmış.
Les deux bloqueurs droits de la fac, à cinq ans d'intervalle, ont utilisé la même ruse.
Beş yıl arayla oynayan, iki BCU sağ defans oyuncusuda aynı durumda aynı düşüşü yaptılar.
Deux joueurs ont truqué un match lors de deux saisons différentes?
İki farklı sezondan olan BCU oyuncuları maçları verdiler mi diyorsun?
Boston est en division 3.
Çünkü BCU takımı 3. ligde.
J'espère me tromper. "Je crois que le coach a lâché des matchs."
Bence koç BCU oyuncularına puan verdirtiyor.'
L'exception à la règle.
- BCU bir seferlik izin verdi. - Konu nedir?
Il allait ruiner la réputation de l'équipe.
BCU programına leke bulaştıracaktı.
Elle étudiait au BCU.
BCU'da öğrenciymiş.
"Poudre dorée de BCU" On dirait de la cocaïne.
BCU Altın Öğrenci Tozu. Kokain gibi duruyor.
C'était un professeur adjoint à temps partiel à BCU qui écrivait sur les crimes pour le Boston Dispatch.
BCU'da yarı zamanlı yardımcı profesörmüş. Boston'da suça teşvikle ilgili yazıyormuş.
J'avais tout mes étudiants travaillant sur des projets d'investigation pour le concours des universités de Boston.
Tüm öğrencilerim BCU yarışması için soruşturma parçaları seçmişti.
- Essaye "BCU gold".
- BCU Altın'ı dene.
J'essai "BCU gold".
BCU Altın'ı deniyorum.
J'ai gardé ma lettre d'acceptation à la BCU.
Sen? Boston Cambridge Üniversitesi'ne kabul ediliş mektubu hala saklıyorum.
On pourrait vendre tellement de BCU gold à mes soeurs si tu venais juste à la maison.
BCU Altın'daki arkadaşlarıma daha fazlasını satabilirsin. Ama yanımıza gelmeyi kabul etmedin.
- Campus BCU.. surement pour récupérer son dernier paiement avant de partager.
- BCU kampüsünde. Büyük ihtimalle paraları sahiplerine bölebilmek için hazırlık yapıyor.
- Qu'est-ce que tu as obtenu à la BCU?
- Üniversite'de ne yaptın?
Je lisais justement un article que le juge Harper et Roger Thorson ont écrit lorsqu'ils étaient à BCU...
Hukuk ile ilgili makale okuyordum. Yargıç Harper ve Roger Thorson BCU'dayken yazmışlar.
Quand j'étais à la BCU, mon colocataire m'a amené voir un match, et c'était le meilleur hot dog que j'ai mangé.
Üniversitedeyken oda arkadaşım beni maça götürmüştü. Hayatımdaki en iyi sosisli sandviçi orada yemiştim.
Je pensais que demain tu commençais ton séminaire à BCU.
BCU'daki ilk seminer gününün yarın olduğunu sanıyordum.
de BCU? - Non.
BCU üniversitesinde mi?
- BCU également.
- Boston Üniversitesi'de ( B.C.U ) dahil
Mary Hope Langdon, la propriétaire de la peinture, et un certain Dr Kowalski du département des arts de la BCU.
Mary Hope Langdon, resmin sahibi, ve Boston Üniversitesi Sanat Tarihi bölümünden Dr. Kowalski.
Votre petite étude animale à la BCU vous a donné le goût pour la tuerie?
BCU'daki küçük hayvan çalışmanız bir şeyler öldürmenin zevkini mi verdi?
Foley a dit la vérité sur son étude animale à la BCU.
Foley, BCU'daki çalışması hakkında doğru söylüyormuş.
- Avec la BCU d'or?
- BCU Altın öğrencileriyle mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]