Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Benedicte
Benedicte Çeviri Türkçe
60 parallel translation
Bénédicte, on a dit 30 secondes, au lit!
Benedicte, 30 saniye demiştim. Nelly'i rahat bırak artık!
- Son oncle et sa tante, sylvain et bénédicte, l'élèvent ensemble, grâce à l'assurance vie placée par l'avocat de ses parents, pierre-marie rouvières.
Onu, amcası Sylvain ve teyzesi Benedicte ailesinin Pierre Marie Rouviere'e yaptırdığı hayat sigortasıyla yetiştirdi.
Il pète. - Chaque fois qu'elle l'entend, bénédicte dit :
Bunu duyduğunda Benedicte her seferinde şöyle der :
- Merci, bénédicte!
Teşekkürler, Benedicte.
C'est le moment de voir ce quece Arnold Benedicte a en tête.
Bakalım bu Benedict Arnolds neler görüyor.
- Mme Bénédicte se plaint qu'on lui vole son miel.
Söz baştan çıkarıcılıktan açılmışken Madam Benedicte balının çalındığından şikâyet ediyor.
- Elle sera pour Bénédicte, heureuse de voyager seule.
Madam Benedicte'in kullanımı için olacaktır. Ben tek başıma yolculuk etmekten mutlu olacağım.
La soeur Mary Benedicte a enseigné l'apprentissage avec des facultés déficientes et est morte à l'age de 23 ans.
Rahibe Mary Benedict 23 yaşında ölmeden önce öğrenme zorluğu çekenlere yardım ediyordu.
Est-ce qu'un prisonnier sortirait et serait nourri aux oeufs benedicte?
Bir esir dışarı çıkartılıp kahve içip, çılbır yiyebilir miymiş?
- Bonjour, je suis Catherine.
Ben Catherine. Benedicte.
- Benedicte. C'est un joli nom.
Güzel isimmiş.
Bénédicte.
Benedicte.
Et Bénédicte... elle a tort.
Benedicte ise yanılıyormuş.
Sœur Bénédicte a grand hâte de vous rencontrer.
Rahibe Benedict sizinle tanışmayı çok istiyor.
Père O'Malley, sœur Bénédicte.
Peder O'Malley, Rahibe Benedict.
- Sœur Bénédicte.
- Rahibe Benedict için.
- Sœur Bénédicte a eu un malaise.
- Rahibe Benedict bayıldı.
- La sœur Bénédicte est venue me voir.
- Rahibe Benedict geldi. - Çok iyiydi.
Sœur Bénédicte est à la chapelle?
Rahibe Benedict küçük kilisede mi?
- Au revoir, sœur Bénédicte.
- Hoşça kalın, Rahibe Benedict.
Sœur Bénédicte!
Rahibe Benedict!
On pourra être décadents, manger des œufs Bénédicte... et voter républicain.
Eğleniriz. Hep beraber sapıtır, Benedict yumurtası yeriz,..... Cumhuriyetçi oluruz.
Monsieur Bénédicte de Boïtor, émissaire du roi de Hongrie.
Macaristan Kralı'nın elçisi, Boytorlu Benedict.
Je vais prendre la putain de voiture. Et je vais rouler jusqu'à Mulholland. Et je vais traîner ses putains de fesses jusqu'au Canyon Bénédicte, et la jeter dedans, mec!
Arabayı alıp Mulholland'a gideceğim ve karıyı bütün Benedict Canyon'unda sürükleyeceğim.
Bénédicte...
Justin, Bénédicte.
Bénédicte.
- Benedict.
J'aime les oeufs Bénédicte.
Benedict yumurtalarını çok seviyorum.
- Bien. Tu es ma Bénédicte.
Sen artık Benedict'sin.
Vous avez... des œufs bénédicte gruyère avec pâté de fruits.
Size, Benedic usulü "Gruyère avec pâte de fruits" hazırladım.
Et d'ailleurs, tu n'as pas du tout survanté les oeufs bénédicte.
Bu arada, bu Benny yumurtalarını hiç de abartmamışsın.
Il est à la moitié de ses oeufs Bénédicte.
Benedict yumurtalarını bile bitirmemişti ki oraya vardım.
Tu veux que j'y aille avec des oeufs Bénédicte sur tout le visage?
Orada yüzümde çılbırla kalmamı mı istersin?
- Des œufs à la sauce Bénédicte?
- Pastırmalı yumurta?
Tu les veux... florentine ou bénédicte?
Florentine mi yoksa Benedict usulü mü olsun?
- "Oeufs Bénédicte".
- Eggs Benedict.
Enfoirés d'œufs Bénédicte.
Hay ben bu Benedict usulü yumurtanın!
Œufs Bénédicte à la piscine, la PS3 dans chaque chambre et du nichon sur les chaînes italiennes.
Kışkırtıcı bir havuz. Her odada Playstation 3. Ve İtalyan Tv'lerde sürekli göğüslerini gösteriyorlar.
Œufs Bénédicte, esquimau, Canada Dry, cigarette.
Benedict usulü yumurta, buzlu krema, bir kutu alkolsüz bira ve sigara.
Œufs Bénédicte, à la George.
Benedict usulü yumurta, a lâ George.
Chérie, tu veux des oeufs Bénédicte?
Eggs Benedict yer misin?
Œufs Bénédicte, œufs florentine.
Eggs Benedict, eggs florentine...
On fait des oeufs Bénédicte.
Benedict usulü yumurta yapıyoruz, Lip.
Ooh. Nous avons des oeufs de fruits de mer bénédicte servis avec des crevettes noircies.
Karartılmış karidesle servis ettiğimiz deniz ürünleri çılbırımız var.
Essayez les œufs Bénédicte.
Çılbırı deneyin bir, bay Reese.
Pour moi, les "Œufs Bénédicte".
Ben "Eggs Benedict" alayım.
Et si tu aimes mon poulet piccata, tu aimeras mes oeufs Bénédicte. Super.
İtalyan usulü tavuğumu beğendiysen İngiliz usulü omletime bayılacaksın demektir.
Tu connais les œufs Bénédicte?
Benedict yumurtası duymuş muydun?
Des œufs bénédicte? Quoi?
Yumurtalı çörek?
Tiens, des œufs Bénédicte.
Benedict usulü yumurta geliyor.
Et maintenant on doit manger les œufs Bénédicte?
O zaman sadece yumurtalarımızı mı? yemeliyiz acaba Benedict?
Il y a des oeufs Bénédicte ici.
Aşağıda çok güzel yumurta yapan bir yer var.