Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Border
Border Çeviri Türkçe
312 parallel translation
Je l'ai simplement ramené chez-lui Ce n'est pas mon travail de le border.
Ben onu sadece eve götürdüm. Onu içeri sokmak benim isim degil.
On ne vient pas me border?
Bana iyi geceler öpücüğü vermeyecek misin hemşire?
- J'irai vous border. Allez, zou!
Birazdan gelir üzerlerinizi örterim, şimdi fırlayın.
Personne pour te border la nuit...
Kimse geceleri sen yataktayken üstünü örtmeyecek.
Me border, éteindre la lumière et s'éloigner sans bruit?
Beni içeri tıkıp, ışıkları söndürüp, parmak ucunda çıkmak için mi?
Allez-y. Allez la border.
Hadi, git yatır.
Je dois le border?
Benden onu haklamamı mı istiyorsun?
- Oui. Veux-tu me border?
Beni içeri alacak mısın?
Dans ce cas-là, je ferais mieux de rester et te border.
Seninle kalsam iyi olacak.
- Vas-y. Je vais venir te border.
- Biraz sonra gelip üzerine örterim.
Si tu promets de me border dans mon lit jusqu'à ce que je m'endorme.
Uyuyana kadar başucumda oturmaya söz verirsen.
pour border de sa fourrure la pelisse de renard
Bir kürklü mantoya, Süslü yen olsun diye derisi...
pour border de sa fourrure la pelisse de renard
Bir kürklü mantoya yen olsun diye derisi...
Je viendrai vous border et conter une histoire.
Sonra. Sizi yatırır, güzel bir masal anlatırım.
Je reviendrai te border.
Şimdi yatağa uzan, seni sonra çağırırım.
- Voilà, je ne vais pas te border.
Bu kadar. Lazımlık olayına ben karışmam.
Vous voulez me border?
Kapıyı kilitle istersen.
C'est ça! Et toi, repars à la réception de Val Rogers. Vas le border dans son lit et baise-lui la main ou autre chose.
Sen de Val Rogers'in partisine geri dönüp onu yatir ve elini falan öpsene.
Maman viendra te border plus tard.
Anneciğin de birazdan gelip yanına kıvrılır.
Je viens te border Papa.
Üstünü örtmeye geliyorum, babacığım.
Ne sois pas triste, je vais te border.
Üzülme çünkü bu gece seni ben yatıracağım.
C'est un colley berger.
Bu bir Border collie.
Le border et rentrer chez nous.
Onu yatağına yatıracağız. Ve sonra eve döneceğiz.
Tu reproches à ton père de ne pas rentrer chaque soir pour te border.
Her gece evde kalmıyor, kıçını pudralayıp seni yatağa yatırmıyor diye babana yükleniyorsun.
Viens me border, chéri.
Neden yorganımı düzeltmiyorsun, tatlım?
On passera vous border, toi et Angela!
Önce seni yasallaştıralım. Sonra seni Angela'yla yatağa sokarız.
Border les enfants, écouter Lynda s'envoyer en l'air, ou parler avec toi.
Çocuğun uyumasını izlemek, Lynda'yı dinlemek ya da seninle konuşmak.
On m'a chopé à la frontière...
l was busted at the border...
Vous croyez que le marchand de bombes va venir nous border ce soir?
Sizce yine bizi yerimize mıhlayacaklar mı bu gece?
Je vais vous coucher et vous border.
Seni yatağa yatırıp, üstünü örteyim.
Tu veux que je revienne te border?
Sonra dönüp seni yatırayım mı?
J'allais juste te border.
Oh, Bud, benim yaptığımı yap.
- Et qui va le border le soir?
- Geceleri onu odasına kim tıkacak?
Je viendrai te border dans une minute.
Biraz sonra üstünü örtmeye geleceğim.
Allez, je vais te border.
Gel, seni odana götüreyim.
J'étais censé faire quoi, le border? Je ne suis pas sa mère.
- Ben onun annesi değilim.
J'aurais été te border.
Seni ekibe alırdım.
Border Linda et, peut-être, lui raconter une histoire
Linda ile biraz çene çalacağım.
- Vous venez me border?
Gelip beni yatır, anne.
Je vais me border seul.
- İyi geceler. Ü stümü örteyim.
- On voulait juste te border.
- Senin içeri girdiğini gördük.
Tu cherches quelqu'un pour venir te border?
Sana masal anlatacak birisini mi arıyorsun?
Tu connais leur façon de border les lits.
O odalarda çarşafları yatağın kenarına nasıl sıkıştırdıklarını biliyor musun?
Pourriez-vous ne pas border le lit, sinon je n'arrive pas à dormir.
Battaniyeyi araya sıkıştırmasan olur mu? Sıkıştırılınca uyuyamıyorum da.
- Pourquoi le faire border?
- Sıkıştırmamalıydın.
Pourriez-vous ne pas border les lits, sinon je n'arrive pas à dormir.
Battaniyeyi araya sıkıştırmasan olur mu? Sıkıştırılınca uyuyamıyorum da.
Je te parie que Lupe va border ton lit.
Lupe'nin battaniyeni sıkıştıracağına eminim.
Papa va te border.
- Bana ver.
Je devrais la border?
Ne yapmamı istiyorsun?
Laisse-moi te border. "
Seni yatağa yatırayım. "
Border ma petite sœur.
- Kardeşimi yatırıyorum.