English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Box

Box Çeviri Türkçe

1,320 parallel translation
C'est le Toybox!
Toy Box.
On rentre au Toybox, you copy?
Toy Box'a dönüyoruz. Anlaşıldı mı?
Ramène le Prof au Toybox et rejoins-moi!
Neyse, ustayı Toy Box'a bıraktıktan sonra gel beni al!
C'est pour décorer le Toybox.
Toy Box'a koymayı düşünüyordum.
Elle s'entraîne comme une folle dans le Toybox.
Tanabe son zamanlarda gizlice Toy Box'ta çalışıyor.
Salut! Le Toybox est en B4, c'est ça?
Hey, Toy Box'u Dört'e bıraktınız, değil mi?
On est encore dans le rouge.
Bu ay yine meteliksiz kaldık ve Toy Box da tamirden geçiyor.
Tu es le capitaine du Toybox!
Sen Toy Box'un kaptanısın, değil mi!
S'il vous plaît, me laissez pas tout seul dans le Toybox avec Fee.
Lütfen, gelmek zorundayım. Toy Box'ta Fee ile kalamazdım.
Le Toybox est non-fumeur.
Toy Box'ta sigara içilmiyor.
Vous pourriez vérifier avec le Toybox?
Toy Box ile bunu doğrulama zahmetine girebilir misin acaba?
Le Toybox?
Toy Box?
Le Toybox peut pas entrer dans l'atmosphère!
Deli karı seni! Toy Box atmosfere girmek için tasarlanmamıştı, lanet olsun!
Yuri, je te confie le Toybox.
Yuri, kaldır kıçını buraya. Toy Box'un kontrolünü alıyorsun.
En tout cas, ça fait plaisir de revoir le Toybox.
Her şeye rağmen, büyük şansınız var. Toy Box sizinle.
Le Toybox est dehors?
Toy Box istasyonu terk mi etti? !
Je vous laisse les commandes.
Toy Box'un kontrolü sizde.
Dépasse le fantôme et fais-lui de l'ombre avec le Toybox!
Hızınızı, saniyede 12 metreye çıkarın. Hayalet'in önüne geçip Toy Box'u bir kalkan olarak kullanın.
Notre vieux Toybox est grand!
Toy Box gibi eski bir gemi kocamandır!
Une One-box.
Bir mini-van.
On pourrait aller dans le Toybox...
Toy Box'a gitmeye ne dersin? Oraya gidersek kimse...
Ensuite, on la détruira avec les bras du Toybox.
Sonra, Toy Box'un koluyla bozulana kadar vururuz.
Mais... Ça va arrêter le Toybox.
- Şey bu, Toy Box'u kapatacak, değil mi?
Les bras peuvent passer en manuel comme sur l'ancien Toybox!
O gemi yaklaşık 20 yaşında yani tıpkı eski Toy Box'ta olduğu gibi, kol manuel olarak çalıştırılabilir.
On va pousser le Von Braun.
Von Braun'u yukarıya itmek için Toy Box'ı kullanacağım.
Bien sûr, le Toybox suffira pas, mais...
- Toy Box'ın tek başına yapamayacağını biliyorum. Ama...
J'ai volé le Toybox pour les protecteurs de l'Espace.
Ben Uzay Savunma Hattı'yla çalıştım ve Toy Box'ı çalmalarına yardım ettim.
Le box-office et moi, ça fait deux.
Benim bütün filmlerim batıyor.
On dirait un vrai juke-box.
Sanırım niye unuttuğunuzu biliyorum. Otomatik pikapa benziyor.
On fait la couverture de Cash Box.
Cash Box'a kapak olmuşuz.
- Le juke-box.
- Müzik kutusunu.
Tu regrettes le box sans fenêtre d'où on t'a tiré, Riley?
Riley. Seni bulduğumuz o penceresiz kübik mekanı özlemedin değil mi?
A tout moment j'ai l'impression qu'ils vont rentrer dans mon box pour me faire la peau.
Her an odama girip beni mahvedebilirlermiş gibi geliyor.
Si Freddie meurt, soit t'es dans le box avec Morty, soit tu témoignes contre lui.
Şimdi, Freddie ölürse ya Morty ile sanık sandalyesinde olacak ya da tanık sandalyesine çıkıp onu hapse yollayacaksın.
J'ai imaginé qu'elle me suivait aux toilettes, qu'on allait dans un box.
Tamam, soyunma odasında beni takip ettiğini hayal ettim. Sonra lavaboların oraya gitti.
- De 5 à 3. Dix heures dans le box.
Eğer bunu üçe kadar halledersek, bu 10 saat kutuda olmak anlamına gelir.
Salut, tout le monde. C'est "Music Box".
Mektuplarınızı bekliyoruz.
Trois millions d'entrées au box-office familial, Kyle.
Sahi mi? 300 milyon Amerika hasılatı, Kyle.
Je suis pressé de voir 12 personnes à l'esprit ouvert dans ce box parce que j'en vois pas où vous êtes assis et j'en ai pas un, assis à mes côtés
12 açık fikirli insanı şu kutuda görmeyi iple çekiyorum. Çünkü sizin oturduğunuz yerde bunlardan birini görmüyorum ve burada, yanımda da öyle biri oturmuyor.
Tout d'abord, voyons les résultats du box-office de ce week end.
Ama önce, bu haftanın sinema listelerine bir bakalım.
Toi, tu penses à la Xbox, à la PS2, à la Gamecube...
Televizyon X-Box, PS2'de gerekir.
Qu'est ce que vous faites, vous leur offrait des X-Box?
Bedava X-Boxlar mı veriyorsunuz?
Tu sais combien Spider-Man 2 a rapporté?
Hayır, Ryan yok. Dinle, Spider Man 2. Box Office'de ne kadar bilet sattığını biliyor musun?
Disons que j'ai un peu joué au foot sur ma X-Box...
X-Box'ımda biraz John Madden Football oynuyordum...
J'aimerais jouer au foot sur sa X-box. Sur qui Todd?
Ben onun X-Box'ında John Madden Football oynamak isterim.
J'aurais dû attendre qu'une fille soit là pour faire cette blague, non?
O X-box şakasını yapmadan önce etrafta piliç olup olmadığını kontrol etmem gerekiyordu. Anlıyor musunuz?
Le Toybox est rentré?
Toy Box döndü mü? Programın önüne geçmiş.
Il peut même alunir!
Toy Box 2, kendi başına Ay'a gidip yüzeye de iniş yapabiliyor.
Bitch in a box.
Kutuda bir kancık varmış.
"Kevin avait la chance de faire connaissance avec tout le monde." La blague sur la X-Box est bonne, parce que le mot "x-box"
Şansına, Kevin buradaki herkesle tanışma şansı elde ediyordu.
est adapté à la zone de jeu d'une fille.
X-Box şakasının çalışma sebebi "x-box", kelimesinin bir kızın şeftalisi için mükemmel bir kelime olması.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]