Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Bravé
Bravé Çeviri Türkçe
3,317 parallel translation
- Tu n'es pas brave.
- Sen kötü değilsin Charlie.
Brave fille.
Aferin sana.
Quel brave chien.
Kimmiş bu güzel oğlan? Kimmiş bu güzel oğlan?
Brave vétérans, pouvez-vous suivre?
Cesur gaziler, yürüyebilecek misiniz?
- Tout va bien, mon brave héros?
Her şey yolunda mı benim cesur kahramanım?
De quoi tu parles? Brave gars.
Ne demek istediğini anlamadım ki.
Kristen est une brave fille.
Kristen iyi bir çocuktu.
- Il fallait que je te parle. - Oui, tu es un brave garçon.
Bir şey söylemek zorundaydım sadece, anlıyor musun?
Brave, mais pas encore... élue.
Cesur ama daha seçilmiş kişi değil.
Mais toi... tu peux être sauvé, si tu es assez brave pour marcher le long de ce chemin sombre.
Ama sen bu karanlik yolda yürüyecek kadar cesaretin varsa yasayabilirsin.
- Ma brave fille.
İşte benim kızım.
Ton cœur est brave... Mais il appartient à une âme solitaire, un guerrier au cœur vide.
Kalbin cesur ama yalnız bir ruha ait olduğunu görebiliyorum.
C'est la plus brave personne que je connaisse.
Clark, o tanıdığım en cesur kişiydi.
brave boys...
"Maviella'dan Yapılma" "Maviella Buğusu Parfümü"
Qui que tu sois, tu es le robot le plus brave que je connaisse.
Her kimsen, gördüğüm en cesur robotsun.
Ils se sont défendus avec du matériel militaire avancé, mais c'était comme tirer des balles BB sur Bebe Rebozo. Ce pauvre, brave matériel.
Gelişmiş askeri silahlarıyla karşı ateş açtılar ama ateşleri saman alevi gibi söndü.
Bon, mais qui est assez brave pour piloter quelque chose dans ce qu'on appelle la sphère de la mort?
İyi de, hepimizin Ölüm Yıldızı deyip durduğu bu şeye kim saldıracak?
- T'es un brave garçon. - Merci.
Sen iyi bir çocuksun.
C'est un brave garçon.
İyi çocuk.
Fidèle, Brave, Intègre. Correct.
Fedakar, birlikte, ilelebet.
Vous savez qui est le plus brave de l'univers Marvel?
Marvel Evreni'ndeki en cesur kişi kim oluyor biliyor musunuz?
Tu as été très brave.
Çok cesur davrandın. Hayır, sadece...
Brave garçon.
Koçum benim!
Brave garçon.
Aferin sana.
Vous êtes très brave, Joshua.
Çok cesursun, Joshua.
Brave petite.
Aferin kızıma.
Vous êtes un brave homme.
Hayır, Juan, sen katil değilsin. Sen iyi bir adamsın.
- Un brave type, ton frère.
Ağabeyin iyi bir çocuktu.
Un brave type.
İyi çocuktu.
Vous pouvez parler, mon brave.
Konuşabilirsin, Johnny boy.
Relève-toi, mon brave homme à tout faire.
Gel o zaman, seni ezik hamal.
C'est assez brave pour moi.
Benim için yeterli bir kahramanlık.
Le pardon est la vertu du brave.
Affetmek cesaretin bir göstergesidir.
Un mec qui ramène un compagnon tombé est aussi brave que lui. Je me trompe?
Adamın biri muharebe alanına dalıp bir silah arkadaşını kurtarırsa, kurtardığı adam kadar cesurdur.
Brave homme
Aferin.
Quel brave garçon, ce Paul.
Delikanlı Paul.
Je reste pas voir un brave homme se faire insulter.
Burada durup iyi bir adamın aşağılanması izleyemem.
" Tu es tellement brave de différentes façons.
Bir çok yönden oldukça cesursun.
Que c'était un brave garçon et qu'il avait fait une erreur.
İyi bir çocuk olduğunu ve sadece bir hata yaptığını söyledi.
Tu es un brave garçon, au fond.
Sen iyi kalpli bir çocuksun.
Brave fille.
İyi kız.
Elle est brave, Kostya. Et tout ira bien entre vous, je te le promets.
Onun güçlü ve kuvvetli ilişkileri olacak, Sana söylüyorum.
Je pourrais te tuer là, mais tu es une brave fille,
Ben seni şimdi öldüre bilirim, Ama cesur kızsın.
Brave gars.
Aferin sana.
Tu es le plus brave d'entre nous, et il ne le sait même pas.
En cesur olanımız sensin ve bundan haberi bile yok.
Après qu'il ait dit qu'il serait brave...
O söyledikten sonra, VIP servisi olacak...
Voici le moment promis, mon brave Komuro!
Her zamanki gibi çok enerjiksin, değil mi?
Un homme brave n'aspire pas à une longue vie,
Bir kere daha teşekkür ederim.
il s'est confessé à moi bien qu'il sache que j'aime Seung Jo. Il est vraiment brave aussi.
Benim Seung Jo'dan hoşlandığımı bilmesine rağmen bana çıkma teklif etti.
Tu es une brave bête!
Sen ne uslu şeysin öyle.
Il brave les pires dangers sans ciller, mais le mot de mariage le pétrifie de peur.
Hiç duraksamadan yüz düşman arasına dalar ancak evlilik fikri nedense ödünü patlatır.