English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Buffet

Buffet Çeviri Türkçe

1,280 parallel translation
Bouscule jamais un Black qui fait la queue au buffet!
Neyin var senin? Büfe sınırındaki siyah bir adamın önüne atlama! Sakin ol!
- Ils sont où? Dans le buffet.
Kitaplıkta.
Tu peux gagner de l'argent, aller au buffet "à volonté" et même apprécier les comédies de Suprême Amuseur, Unru.
Sen, para kazanabilirsin sen tokat yiyebileceğin herkese gidebilirsin... Ve hatta en yüksek neşe dağıtıcılarının komedi biçimlendirmelerini beğenebilirsin Unru.
Maintenant, il faut que je bouge la table du buffet.
Şu anda tek ihtiyacımız olan şey, açık büfeyi taşımak için yardım.
- Adieu mon buffet de cuisine.
- Mutfağı da boşaltıyorlar.
Il y a un embouteillage au buffet, secteur B.
Büfe sırası B kesiminde yavaşladı.
- Oui, ton buffet a eu du succès.
- Evet, hepsi çok başarılı.
Là il y a la salle de bains, là le placard, le buffet pour la vaisselle, téléphone et là en face, la cuisine.
Banyo, dolap ve şifoniyer orada. Telefonda, mutfakta masanın üstünde.
- Qui fera le buffet?
- Yemekleri kim hazırlayacak?
C'était un buffet. Arrête.
Açık büfeydi.
Je sais que l'ancien assistant vous a dit un buffet de 20 personnes, mais il s'est trompé, j'espère que vous m'aiderez à changer ça.
Evet, müdürün eski yardımcısının 20 kişilik yemek istediğini biliyorum ama yanlış bir hesap yapmış, umarım sen düzeltmeme yardım edersin.
Je m'occupe du buffet du mariage d'Isabel.
Isabel'in düğünü için hazırlık yapıyorum.
Alors profitons de ce buffet pendant qu'on l'a encore.
Şimdi de hâlâ evdeyken abur cuburların tadını çıkartalım.
Bill Gates et Warren Buffet on voulu se porter acquéreurs.
Almaya çalışmak için Bill Gates ve Warren Buffet gibi olmak gerekiyor.
Fournis le buffet pour 80, le label paie la boisson... j'amène un camion de stars.
80 kişilik bir açık büfe yap, plak şirketi içkileri öder, ben de ünlüleri getiririm.
buffet de fruit de mer.
Deniz ürünleri açık büfesi.
N'oublie pas les assiettes... Et de la pizza pour le buffet.
Sakın unutma, büfe için tabaklara ve..... pizzaya ihtiyacın var.
J'ai du mal à croire que tu aies dévalisé le buffet.
Çantana o kadar ekmek doldurmana inanamıyorum.
Désolé, Louis, il n'y a rien à manger ici. Le buffet est là-bas.
Sorry, Louis, burda yiyecek bişey yok.
Y a rien à craindre. Un buffet peut pas être gay!
Neden korkuyorum ki?
Bon, je les mets sur le buffet.
Haklısın. Komodinin üzerine koyayım.
Vous pouvez vous servir vous-même au buffet, avec votre assiette.
Orada açık büfe var, kendiniz alabilirsiniz.
Ne restait-il pas un de ces délicieux gâteaux chiffon dans le buffet?
Acaba lezzetli pamuk keklerimizden dolapta biraz var mıydı?
Attendez devant le buffet.
Büfe masasının orada bekle.
Il y a un buffet?
Atıştıracak bir şey var mı?
De l'eau sucrée exposée à la chaleur, mélangée à des biofilms humains et on a un buffet de mildiou à volonté.
Sıcaktan bozulmuş şekerli su ekle,.. ... insan biyofilmiyle karıştır,.. ... al sana, yiyebildiğin kadar ye küf büfesi.
- Je viens de trouver la buffet, est-ce que tu veux du... désolé, je pensais que tu étais ma petite-amie
Yiyecekleri şimdi buldum. Senin isteyip istemediğini... Affedersin.
- J'en sais rien on était debout à la table du buffet
- Bilmiyorum. Açık büfenin önündeydik.
Bon, on va faire un tour au buffet, vous voulez quelque chose?
Gidip içecek bir şeyler alacağız.
Si je garde les sous-vêtements que je porte, ca me donne le droit de dévorer le buffet?
Şu anda üstümdeki iç çamaşırıyla idare edersem, en azından yiyecek konusunu bunun dışında tutabilir miyiz?
Il y aura un buffet où tous les parents d'élèves sont invités à rencontrer les candidats.
Ailelerin göreve talip olanlarla tanışacağı ortak katılımlı bir akşam yemeği olacak. Hayır, hayır.
Tiens, porte ça sur la table du buffet, s'il te plaît.
- Al, bunu açık büfeye koy, tamam mı? - Nereye gidiyorsun?
Au buffet, il a apporté du rosbif avec du raifort et des petits pains.
Hadi, bununla nasıl rekabet edebilirdin?
Mais tu ne comprends rien. Au buffet, j'ai dû dire à tout le monde que je ne te connaissais pas.
Oradakilere bu yüzden seni tanımadığımı söyledim.
Tu m'as fait honte. Je ne me suis pas conduit de manière différente à ce buffet de ce que je fais dans toutes les réunions où tu me traînes.
Beni sürüklediğin her kalabalık ortamda olduğumdan farklı değildim.
Non, ça c'est le buffet.
O açık büfe.
Il y avait une queue de quinze minutes pour le buffet et quand j'ai finalement atteint les plats j'ai glissé sur un glaviot géant!
Sonunda sıra bana gelip de tabağı aldığımda.. .. üstünde kocaman bir sümük vardı.
BUFFET gratuit
( Bedava Yiyecek )
J'allais dire "buffet gratuit"!
Bedava yiyecek almak için şart mı diyecektim!
Vraiment, Mme Kim, quel magnifique buffet.
Oh, Bayan Kim, her zamanki gibi harika bir masa.
La cafétéria ferme à 19 h. C'est le genre buffet.
Kantin 07 : 00'da kapanır. Büfe tipidir.
Le traiteur m'a renvoyée du buffet.
- Biliyorum. Büfeden de kovuldum.
À Amber, qui prouve qu'il y a un 2e service au grand buffet de la vie.
Amber'a içiyoruz, hayatta ikinci bahar yaşayabileceğimizi kanıtlayan kadına.
Pour éloigner Homer du buffet.
Homer'ın yemeklerden uzak tutmak!
Je dois rédiger un rapport financier en retard d'un mois, j'ai un procès portant sur la responsabilité d'un fabricant mais surtout, il y a le buffet annuel de mon cabinet qui approche. Je veux pas qu'il y ait que des salades, comme au fiasco de l'an dernier.
Verme süresi geçeni aylar olan SEC dosyalamam, mahkemeye çıkacak olan bir ürün güvenilirliği davası, ve, hepsinden en önemlisi, firmanın geleneksel "Allah ne verdiyse" akşam yemeği yaklaşıyor, ve üç kişinin salata getirmesini istemiyorum, geçen senenin fiyaskosu gibi.
Leo et moi allons à un brunch "buffet à volonté" au Plaza.
Leo'yla beraber Plaza'da yiyebildiğin kadar ye brunchına gideceğiz.
Pour un brunch réussi, il faut savoir comment fonctionne le buffet.
Güzel bir brunch stratejisinin püf noktası büfeyi nasıl kullanacağını bilmektir.
On dirait que tu reviens du buffet.
Yemekten dönmüş gibi görünüyorsun ama.
Salut, mon nom est Kathleen, le buffet "à volonté".
Merhaba, benim ismim, Kathleen'in, senin, tokatını yiyemek zevkti.
Un buffet!
Açık büfe.
Vous avez touché au buffet?
- Eğitim veren bir hastane.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]