Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Caf
Caf Çeviri Türkçe
107 parallel translation
Tu n'espères pas t'échapper du caf conc?
Görüntün, sesin veya bir şeyin yoksa. - Bende de o var işte.
Quand je faisais du caf conc'... Mon ami qui était chanteur de charme... Il me giflait parce que...
Müzikholde çalışırken, şarkıcı erkek arkadaşım ondan daha meşhur olduğum için beni ulu orta tokatlardı.
Dans l'arrière-salle du caf é Kramer?
Onları ne zaman nereye istiyorsun? Arka oda...
C'était la une des journaux. La victime : Vito Cafiero, 24 ans, étudiant.
Aldatan kurban, Vito Cafıero, 24 yaşında bir öğrenci.
L'autre caf, t'a encore téléphoné, c'est ça?
Şu adi herif yine mi telefon etti yoksa?
Et un caf é, naturellement.
Ve bir fincan kahve elbette.
J'ai laissé mon déjeuner dans la voiture, je te retrouve à la caf'.
Kafeteryada görüşelim mi? - Tamam.
- Oui? - Caf é. - Tout de suite.
- Biraz kahve alabilir miyiz?
Je vais voir si le caf é est prêt.
Kahveye bakayım.
Ceux avec les jolies bagues.
Üstünde o caf caflı halkalardan olanlarından. O halkalara bayılıyorum.
Juste du caf ê.
Ben kahve alayım.
Du caf ê.
Kahve.
C'est le pire caf ê...
Hayatımda içtiğim en kötü...
Il y a du caf ê?
Burada kahve var mıdır?
Il n'y a pas de caf ê?
Kahve var mı, yok mu?
c'est une tache de caf ê laissée par M. Garibaldi.
O sayfa Bay Garibaldi tarafından lekelendi.
Je prendrai un grand cap', un demi caf triple dose.
Ben uzun bardakta, kremalı, yarım kafeinli alayım.
Grand cap, demi caf triple dose.
Uzun bardakta, kremalı, yarım kafeinli mi?
Tout droit, à gauche, traversez le centre jusqu'au café de Yosi, ça ressemble à une maison de fous.
Okul? Doğru gidin, sola dönün, kasaba merkezini geçin, Yosi's caf'a ulaşana kadar devam edin.. Çatlak teneke gibidir.
Le West Side est cool, c'est l'East Side qui contrôle.
Batı tarafı caf caflıdır, ama patron doğu tarafıdır.
Non, mec, c'est l'East Side qui est cool. Le West Side contrôle.
Hayır, doğu tarafı caf caflıdır, ama patron batı tarafıdır.
- Un semi-caf?
- Yarı kafeinli.
- Oui. Un semi-caf.
- Yarı kafeinli geliyor.
Un semi-caf.
Yarı kafeinliymiş.
On va prendre un semi-caf.
Yarı kafeinli kahve içeceğiz.
- Et un semi-caf.
- Yarı kafeinli kahveniz.
- Un autre semi-caf.
- Bir yarı kafeinli daha.
- Un autre semi-caf.
- Bir tane daha.
J'essayais de jeter ton Caf-Pow.
- Kahveni çöpe atıyorum.
Caf-pow, Bébé.
Canına okur.
Nous pourrions discuter de nos tristes vies autour d'un caf �.
Bir fincan kahve içerken dertleşebiliriz. Hayır.
'Nous avions consid � rablement augment � le chiffre des caf � s de N.Y.'
New York'taki kafelerin... işlerini oldukça arttırmıştık.
Une derni � re tasse de caf �?
Son bir fincan kahve?
J'ai d � jeun � avec George Bush et l � j'ai bu un caf � avec Madonna.
George Bush ile öğle yemeği yedim, biraz sonra Madonna ile kahve içeceğim.
Je dois improviser. - Je n'apporterais pas de caf ‚ froid!
Bir şey uydurmam lazım. - soğuk kahve götürmem içeri.
Le caf ‚ doit ˆtre froid.
Kahve soğuk olması lazım.
En attendant, il a sugg ‚ r ‚ que vous preniez tous un caf ‚ et que vous vous relaxiez.
Ve biraz dinlenmenizi, kendisinin de En kısa zamanda burada olacağını size iletmemi istedi.
Ce caf ‚ est froid!
Kahve soğuk.
Je peux vous offrir un caf ‚ au bar. "
Size Barda Bir bardak Kahve ısmarlayayım.
Voulez-vous une tasse de caf ‚ froid et d ‚ gueulasse, dont l'odeur rappelle celle d'un pneu br – l ‚?
Bana iğrenç kokulu, sanki havaalanınla ayni zamanda yapılmış bir Bar da, iğrenç soğuk bir kahve ikram ediliyor.
Je suis dans la lounge, mon caf ‚ froid... la main, et que vois-je?
ve soğuk kahvemle yolcu salonunda Oturuyorum. Birde ne göreyim?
Je peux avoir un autre caf ‚?
Bir taze kahve alabilir miyim?
Edgar, Un caf ‚ avant que nous ne commencions?
Edgar, gitmeden bir kahveye ne dersin?
- Demie caf, sans crème, sans lait. Voilà. - Merci.
Bu sizin, köpüksüz Teşekkürler Teşekkürler.
OK, on a deux questions pour toi : où est mon Caf-Pow?
Kafeinli içeceğim nerede? Makine boşalmıştı.
Quand on est dans le caf conc on y reste!
Komedyenler beni sıkıyor.
Même au caf conc j'étais une bourgeoise.
Ziegfeld'e çalışmak için sokak kızı olacağım yani.
Désolé, mais je suis déjà abonné à Jardins,
- Üniversitede okurken çalışıyorsunuz. Üzgünüm ama ben zaten Klik, Pik, Hik, Tik Gaf, Staf, Laf ve Çaf'a üyeyim.
Votre caf é, M. Ritter.
Yani diyorsun ki kızın nerde yaşadığını hiç öğrenmedin?
Du vrai caf é!
- İşte kahveniz, Herr Ritter. Çok teşekkürler.
Caf �? Rishi � tout bu.
Bu Rişi her şeyi ortada bırakmış.