Car Çeviri Türkçe

Ça n'était donc pas lui pour Bakewell, car il était déjà mort.

Eğer ölmüşse Bakewell'i öldürmüş olamaz.

Car tu es le royaume, la puissance et la gloire, pour toujours et à jamais, amen.

Ve bizi duruşma zamanına getirme. Sonsuza kadar, amin.

Tu crois me faire peur car... - tu es mort?

Öldün diye senden korktuğumu mu sanıyorsun?

Car il a blessé maman.

Çünkü annemi incitti.

Car je peux voir le passé avec un œil et le présent avec un autre et le troisième... avec cet œil, le futur peut être vu.

Çünkü bir gözümle geçmişi, diğeriyle günümüzü ve üçüncüyle... bu gözle gelecek görülebilir.

Car vous n'avez pas l'air bien du tout.

Çünkü gerçekten kötü görünüyorsun.

Je n'ai aucune idée de qui c'est, mais vous devez envoyer quelqu'un ici car je pense qu'il

Kim olduğunu bilmiyorum, ama birini göndermeniz gerek zira, görünüşe göre

Car j'ai l'impression que ça va être une merveilleuse journée.

Güzel bir gün olacakmış gibi hissediyorum.

Selon ses collègues il passait toujours par le parc car il vivait de l'autre côté.

İş arkadaşları hep parktan yürüdüğünü söyledi parkın diğer tarafında yaşıyormuş.

Taulberg a été ciblé car il était une cible facile ou à cause des ses vêtements?

O zaman Tauberg uygun olduğu için mi yoksa kıyafeti için mi hedef oldu?

Ça va être un peu difficile, car comme je l'ai dit, il est mort. Je sais.

Şey, bu biraz zor olacak, dediğim gibi, o öldü.

On a moins de 24 heures pour mettre ça au clair car si on ne le trouve pas ce soir, il disparaitra encore pendant 7 ans.

Bunu çözmek için 24 saatimiz var, eğer bu gece onu bulamazsak, 7 yıl için tekrar yok olacak.

Car quel que soit ce qui lui est arrivé vient juste de commencer.

Çünkü ona her ne olduysa muhtemelen yeni başladı.

Enfin, pour une bonne raison, car les Alpen deviennent fous s'ils se nourrissent pas chaque soir des protéines que crée le cerveau pendant le sommeil paradoxal.

Yani, iyi bir nedenle, çünkü bir Alpen, gece REM uykusu esnasında beynin ürettiği proteinden beslenmezse delirir.

Car quand le corps surcompense, le cerveau produit encore plus de mélatonine quand il ne dort pas.

Çünkü beden, durumu normale döndürmek istediğinde, uyumadığında beyin daha fazla melatonin üretir

Le problème est, que tu ne peux pas prédire une année précise depuis les étoiles, car elles ne bougent pas vraiment, mais si nous pouvons faire une carte de la position des planètes dans notre système solaire, nous ne pourrions pas trouver?

- Mm-hmm. - Mesele şu, yıldızlardan, belirli yıllar için tahminde bulunamazsın, çünkü gerçekte hareket etmezler, ama güneş sisteminin gezegenlerini haritaya dökebilirsek olayı çözebilir miyiz?

Je pensais que tu aurais mal au ventre car Nick et toi, vous n'êtes plus ensemble.

Karnın ağırabilir sanıyordum Çünkü Nick artık sevgilin değil.

Car aucun de nous ne serait là si ça n'était pas arrivé

Çünkü hiçbirimiz burada olmazdık

Disons dix, car tu vois,

Bunu on yap, çünkü biliyorsun,

Mais je rappelle exactement quand je suis tombé amoureux, car je vous dirai qu'il n'y a rien de plus éblouissant qu'une femme magnifique vous sauvant la vie.

Ama ne zaman hiissetiğimi hatırlıyorum Çünkü sana ne diyeceğim, orada hiçbir şey yok Hayatını kurtaran güzel bir kadın olarak göz kamaştırıyor.

Prenez compte de ça et faites le vite, car nous...

O yüzden bunu bir araya getir ve çabucak al, çünkü...

Et pas très bien, car apparement, vous les connaissiez.

Ve o kadar da iyi değil, çünkü görünüşe göre onları tanıyorsun ya da biliyordun.

Il faut un système car on ne peut pas se regarder dans un miroir jusqu'à ce qu'on comprenne.

Tamam, bir dostum sistemine ihtiyacımız var Çünkü Biz bunu çözene kadar kimse aynaya bakamaz.

Peut-être car c'est une Hexenbiest et je suis inquiet pour toi.

Belki de o bir Hexenbiest olduğu için senin için endişeleniyorum.

Je n'y ai pas pensé plus tôt car ce n'est pas Wesen ou un monstre, en soi.

Daha önce düşünmedim çünkü Wesen değil

Je suppose que c'est son amie dans ta voiture?

I assume that's her friend in your car? Farzedelim ki arabandaki O'nun arkadaşına ait.

Car un des livres de ta mère dit que le sang est associé à la traversée dans la mort, comme un guerrier tué sur le champ de bataille, ou une proie de chasseur dans son état final... un sacrifice humain sur l'autel... et parfois le sang est utilisé comme monnaie.

Çünkü annenin kitaplarından birine göre bu kan ölümün üzerinden geçmeyle ilişkilendirilmiş, mesela savaşta öldürülen savaşçılar gibi, veya bir avcının avının son hali... sunakta kurban edilen insan... ve bazen de kan para için kullanılır.

Alors ce ne sera pas une partie de plaisir, car on va vieillir ensemble. "Mais un homme aimait l'âme du pèlerin en vous, et aimait la tristesse transformant ton visage."

O halde sanırım eğlencemiz yok, zira birlikte yaşlanıyoruz. "Ama adamın biri sendeki hacı ruhu sevdi, ve değişen yüzünün acısını sevdi"

En fait, la vérité est qu'on vous a appelé car on doit vous parler d'autre chose.

Aslında gerçek şu ki biz sizi aradık çünkü konuşmamız gereken bir konu var.

Car l'aide-soignant qu'elle a attaqué en étant woged pourrait aller en prison pour légitime défense. Oui.

Çünkü hademenin biri, bir kadın woga yaparken kendini korumak amacıyla saldırdı ve sırf bu yüzden hapse girecek Evet.

J'essaie de te dire que... Diana l'a forcé à le faire, car elle savait que Bonaparte m'avait étranglée.

Diananın ona bunu yaptırdığını söylemeye çalışıyorum...

Tout ce qu'il veut savoir, car on est à court de solutions.

Bilmek istediği ne olursa olsun, çünkü seçeneklerimiz bitti.

Je sais que tu es là car tu m'as aimée un jour, et que tu te sens responsable de toutes les choses qui sont arrivées.

Biliyorum çünkü burada, beni bir kez sevmiştin, Ve kötü şeylerden siz de sorumlu hissediyorsunuz Olanlar,

Je suis venue car j'avais le sentiment que quelque chose de terrible allait se produire et on dirait que je ne me suis pas trompée.

Geldim çünkü korkunç bir şeyler hissettim Oldu ve haklı gibi görünüyorum.

Car tant que nous n'avons aucune nouvelle de Dwight...

Şimdiye dek Dwight'la ilgili bir haber yok.

Il va regretter de m'avoir fait parvenir son chapeau, car quand j'en aurai fini, il n'aura plus de tête!

Şapkasını eve gönderdiği için pişman olacak onunla işim bittiğinde, şapkası kafasına olmayacak!

Nous allons le transcrire par écrit, car nous ne voulons aucune incompréhension de la loi cette fois.

Kanunen bir yanlışlık olmasını istemediğimiz için burayı size verdiğimi yazılı olarak belgeleyeceğiz.

Car nous sommes tous en enfer maintenant.

Artık hepimiz cehennemdeyiz.

Car je n'ai pas de beauté à la maison qui fasse le poids.

Ne de olsa evde beni bekleyen, onlarla kıyaslanabilecek bir güzellik yok.

Pope n'est pas là, car il te supporte plus.

Pope burada bile değil çünkü senin yanında durmaya katlanamıyor.

Quand part le prochain car?

Sonraki otobüs kaçta?

Alors il n'y a pas d'autre car?

- Başka otobüs yok mu yani?

Pas de car vers Jacksonville ou vers le nord?

Jacksonville'e veya kuzeye giden başka aracınız yok mu?

Le prochain car pour Jacksonville part à 4h50.

Beyefendi, Jacksonville'e giden sonraki otobüs sabah saat 4 : 50'de.

Votre attention, les passagers du car numéro 134...

Bütün yolcuların dikkatine, 134 numaralı araç...

Avis aux passagers du car 134, rendez-vous sur le quai...

134 numaralı araç yolcuları, lütfen perona doğru...

Au lieu de dire à Louis que tu devais prendre la direction car il n'a pas la stature, tu as évité le conflit car tu en as déjà eu un ce matin.

Çünkü Louis'e, senin yönetici olman gerektiğini söylemek yerine ki onun başamayacağını biliyorsun kavgadan kaçındın çünkü bu sabah zaten kavga ettin.

Il a refusé car il veut faire le bien.

Dünyada iyi şeyler yapmak için beni yüzüstü bırakıyor.

Alors armez-moi et donnez-moi une cible, car s'il y s'en prend à vous, il s'en prend à moi.

O zaman bana bir silah ver ve tepeyi göster çünkü eğer senin düşmanınsa benim de düşmanım.

Je suis là pour ça. Si j'étais dans la commission d'honorabilité, j'ignore si je vous ferais passer ou non, car vous êtes fiancé à un homme qui s'est fait passer pour un avocat.

Eğer ben etik kurulunda olsaydım seni geçirir miydim bilmiyorum çünkü gerçek şu ki avukat gibi davranan biriyle nişanlısın.

Et si j'étais vous, j'en préparerais d'autres, car un jour prochain, il va falloir défendre votre cas.

Yerinde olsaydım başka şeyler de hazırlardım çünkü şunu söyleyeyim kendini savunman yakındır.