Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Carry
Carry Çeviri Türkçe
179 parallel translation
" l'll carry the key
# Kimi kızların düşündüğü
- La cabine près du supermarché.
- Cash Carry'deki telefon kulübesinde.
On a besoin de personne. - On nous jette. - Utilise la 2ème méthode.
burada biz yeterli güce sahibiz gitseniz iyi olur o bize terk etmemizi söyledi iyi, carry dışarıda iki parti yapalım
Écoutez, Cary...
Dinle, Carry...
Mon mariage aurait mieux marché... si Carry et moi avions su nous parler... et se faire confiance.
Evliliğimin daha çok şansı olurdu eğer ben ve Harry daha fazla konuşsaydık. Gerçekten birbirlerine izin verirlerse.
Cordélia... Voici Carry... Ma femme.
Cordelia bu Harry karım.
Carry a raison.
Harry haklı.
Au moment où Carry et moi projetions de faire un enfant.
Harry ve ben doğacak çocuklarımız hakkında konuşurduk.
Carry est ethnodémonologue.
Harry, bir iblis araştırmacısı.
A chaque fois que Carry tentait de me convaincre... que ma moitié démoniaque était fabuleuse...
Harry yarı iblis olmamın ne kadar şaşırtıcı bir şey olduğunu ve bunun bizi dünyaya açacağını söyler dururdu.
Tu dois le savoir, puisque tu as déjà épousé Carry.
Bir zamanlar Harry ile evliydin. Sanırım anlamını biliyorsun.
Carry est épatante, non?
Harry inanılmaz bir kadın, değil mi?
Plus encore, ça ferait très plaisir à Carry si tu venais.
Ama daha da önemlisi partime gelirsen, Harry çok mutlu olur.
Depuis que je sais... que Carry a déjà été mariée, j'ai l'impression de vivre dans ton ombre.
Harry'nin evli olduğunu öğrendiğimden beri, senin gölgende yaşayacağımı hissettim.
Passe-moi Carry.
Harry ile konuşmak istiyorum.
J'espère que Carry ne saura pas ça.
Umarım Harry'nin bundan haberi olmaz.
- Tu crois que Carry comprendra ça?
- Bunu anlayacaktır.
Richard va avaler tout l'amour partagé entre Carry et toi... ce qui renforcera leur union.
Bu sayede Richie, sen ve Harry'nin paylaştığı aşka dahil olabilir bu da, tam birleşme sağlar.
Carry dit que je dois me mêler aux autres démons. Très bien.
Harry her zaman diğer iblislerle kaynaşmamı isterdi.
- Alors, il a parlé à Carry?
- Onunla konuştu.
Carry on.
Abarttım.
Si tu les avais fait inviter une fois sur le Sabrina, surtout avec quelques Altesses annoncées...
Carry! Onları Sabrina'ya bir kez davet ettirmeyi başarabildiysen... Özellikle de kraliyet ailesinden misafirler geleceği sırada.
Carry, tu ne veux pas que le maître d'hôtel voie que je n'ai que le legs de ma tante pour vivre?
Şef garsonun Julia teyzenin mirasından başka yaşama amacımın olmadığını mı düşünmesini istiyorsun?
Sois honnête.
- Dürüst ol Carry.
Je dois savoir oû j'en suis.
Yerimi bilmeliyim Carry.
Carry, ravie de vous voir.
- İyi günler Bayan Fisher. - Carry, seni görmek ne güzel.
Je t'en prie, changeons de sujet.
Lütfen Carry bu konuyu kapatalım. Midemi bulandırıyor.
Je crois que j'ai envie d'aller faire un tour.
Carry biraz yürüyüşe çıkmak istiyorum.
Carry essayait d'être subtile.
Sanırım Carry kurnaz olmaya çalışıyordu.
Merci de m'avoir invitée, Carry.
Beni buraya davet ettiğin için teşekkürler Carry
I carry St. Peter in my breath and the saliva I spit
St. Peter'i nefesimde taşıyorum ve tükürdüğüm tükürük
Tu crois qu'il allait se taper cette merde?
Carry'nin bizimle o işi yapacağından emin misin?
Cary Launer, Scavulo, Betty Bacall, Pat Lawford.
Carry Lana, Benny Becall...
Je t'invite à ma table à côté de Cary Launer.
Benim masama... oturturum, Carry Lana'nın yanına olmuş bil.
On va aller à votre hôtel, faire vos bagages et ensuite aller à Teterboro où un avion de Cary vous attend pour vous ramener à L.A.
O zaman seni oteline götürelim toplanalım ve seni Tea de Burgh'e Carry'ye götürelim, - seni beldeye götürecek uçakla bekliyor. Tamam mı?
Cary? Cary Launer?
Carry, Carry Lana.
Vous êtes son petit chien?
Sen Carry Lana'nın köpeğisin.
Depuis quand vous êtes le larbin de Cary?
Pekala, ne zamandan beri Carry'nin Gotham çocuğusun?
Vous étiez là avec Cary?
- Carry'le burada mıydın?
Vous devez avoir une mauvaise influence sur lui, mon petit Cary ne touche jamais aux drogues.
Çok kötü bir izlenim yaratmışsındır. Çünkü Carry Lana uyuşturucu kullanmaz. - Evet, belki.
Je vais m'en charger, chérie.
Ben seni istemiyorum. Ben Carry'yi istiyorum.
Vous faites quoi avec Cary?
Lütfen, Carry ile aranızda ne var?
Tu pars dans tous les sens. Appelle Cary.
Ne yönü, sadece Carry'i ara...
Eli, on doit aller à Harlem!
Carry'i bulmaya çalışıyordum. Geçiktik Eli, Harlem'e gitmemiz lazım.
Carry est là.
Herşeyi yaparım. - Hayır...
Un an d'indemnité. Tu me vires, Cary?
Beni kovuyor musun, tekrar Carry?
Carry.
Harry.
Cary, tu m'envoies un des tes putains d'agents!
Lanet, Carry, ne cürretle, bana menajer gönderirsin?
Le syndicat appelle à la grève sur la ligne B et les bus Liberty si leurs revendications...
- Carry'den haber varmı?
N'essaie pas de couvrir Cary Launer.
Carry Laner'ı koruma sakın.
Il a rien à voir avec ça.
- Carry'nin bununla hiçbir alakası yok, tamam mı? - Sahiden mi?