Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Cheval
Cheval Çeviri Türkçe
12,513 parallel translation
Frappez-moi et prenez mon cheval.
Bana vurup atımı al.
Sur le cheval.
Atın üstündeki.
Les frères Ochoa : Jorge, et Fabio qui descend de cheval.
Ochoa kardeşler, Jorge, atın üstündeki de Fabio.
Des promenades à cheval.
Midilliye bineceğiz.
Et le fardeau d'un beau cheval?
Ve iyi bir atın yükü?
Le Messie arrivera dans la ville sainte à cheval sur un âne.
Mesih, ata biner gibi eşeğin üstünde kutsal şehre varacak.
Tu devrais avoir un beau cheval.
İyi bir atın olmalı.
Combien coûte un tel cheval?
Böyle bir atın bedeli ne?
Ou un cheval.
Ya da bir at.
Imagine, posséder un cheval.
Şimdi hayal et, bir at sahibi olmayı.
J'ai été traîné derrière un cheval 15 fois.
On beş kere atlı arabanın arkasında sürüklendim.
Je dois encore vous demander un cheval, Charles.
Ancak atlarından birini almalıyım Charles.
Occupez-vous du cheval.
Atla ilgilen.
Celle avec le cheval.
- Bilmiyorum. Atlı olan.
Je suis dans l'année du Cheval.
Ben, At YıIında doğdum.
Pas de SQLi, de XSS, de ver, de cheval de Troie, rien?
Öyle mi? SQLi, XSS, kurtçuk, Truva Atı, hiçbir şey mi yok?
Je n'y pensais pas vraiment, jusqu'à un jour, quand j'ai croisé Ellie Tanner, une amie, avec qui je monte parfois à cheval.
Bu durumun hiç üstünde durmamıştım ta ki... birlikte at binmeye gittiğimiz bir dostuma, Ellie Tanner'a rastladığım güne dek.
On devrait retourner monter à cheval.
Hey, en yakın zamanda at binmeye gitmeliyiz tekrar.
Ferrer un cheval?
Bir ata nal çaktın mı hiç?
Quel genre d'imbécile a le vertige sur un cheval?
- At yüzünden mi? Hangi salağın ata binince başı döner?
Vous avez déjà vu un obstacle à cinq barres en Inde, ou un fonctionnaire sautant par-dessus à cheval?
Ata binmiş bir devlet memurunun üzerinden atlamasını bırakın Hindistan'da hiç beşli engel gördünüz mü?
Si j'avais dû venir ici à cheval, peut-être.
Burada at binmeme izin verdiniz efendim, iyi durumda olmalıyım.
OK... "Brave : femme, soldat, chien, cheval."
Ohh. Tamam, um... "Cesur : Kadın, asker, köpek, at."
"Blanc : nuage, cheval, caillou, maison."
Beyaz bulut, at, kaya, ev.
Cheval blanc. 450 volts encore.
Beyaz at. Yine 450 volt.
Ecoute, même si ce nœud comptait se démêler par lui-même, même s'il comptait la larguer, te faire tout un tas de promesses, monter sur un cheval blanc, galoper jusqu'à chez toi avec une cargaison de roses... même s'il comptait faire tout ça...
Bak, bu düğüm kendiliğinden çözülse bile... Clementine'ı şutlasa, sana bir yığın nefes kesici sözler verse beyaz bir atın sırtında bir kamyon dolusu gül ile yanına gelse bütün bunları yapsa bile bence yine de onunla birlikte olmamalısın.
Mais tu ne sais pas monter à cheval.
Ama ata binmesini bilmiyorsun. NasıI geleceksin?
J'irai à l'écurie, je monterai à cheval, j'enfilerai les étriers...
Seyislerimle birlikte azimle... kırbacı şaklattım mı...
Des terres, deux repas, un ciel bleu, un cheval, une épée...
Biraz arazi, iki kap yemek, Açık bir gökyüzü, bir at ve kıIıç...
Nous étions à vos côtés pour votre 1ère montée à cheval.
Ata ilk binmeyi öğrendiğinizde, atın yanında biz de koştuk.
Tu crois encore qu'il va grimper sur son cheval blanc et sauver le monde.
Hala gelip günü kurtaracağını mı sanıyorsun?
L'extradition serait son cheval de bataille.
Suçlu iadesi onun kampanya sloganı olacaktı.
Il semblerait que j'ai parié sur le mauvais cheval.
Anlaşılan yanlış ata oynamışım.
Je roule la chose pendant 15 minutes avant que je réalise que ce n'était pas mon cheval.
Kendi atım olmadığını anlayana kadar o şeye 15 dakika boyunca binmiştim.
Ce ne fut pas mon cheval.
Benim atım değildi.
J'aime regarder ta queue de cheval rebondir.
At kuyruğunun zıplamasını izlemek istiyorum.
Elle me manque, ta queue de cheval.
Bazen senin atkuyruğunu özlüyorum.
Ça concorde avec la position de l'agresseur, il était à cheval et tailladait vers le bas.
Doğru. Bu da saldırganın ata biner gibi oturup adamı aşağı doğru kesmesiyle uyumlu.
Des draps et des couvertures à étouffer un cheval, et j'en ai étouffé un certain nombre.
Etraf süs eşyasından ve desenli kumaştan geçilmiyor. Ben de nasibimi alıyorum tabii.
Ils n'utilisent jamais d'armes à feu à canon long, ils sont si souvent à cheval.
Sürekli at sırtında oldukları için... uzun namlulu silah kullanmazlardı hiç.
Je n'ai jamais vu meilleurs à cheval.
At üstünde bu kadar iyisini görmemiştim.
Je m'avance vers ce si grand cheval, qui s'appelle, je ne plaisante pas, Diablo.
Azman gibi atın yanına yaklaşıyorum. Adı da Şeytan bu arada, şaka değil bak.
Nous faisions des dessins et je me suis moqué de son stupide cheval.
Resim yapıyorduk ben de aptal atıyla dalga geçtim.
Peut-être qu'il ressemble à un cheval qui a un peu trop mangé.
Yalnız biraz fazla yiyen bir ata benzemiş.
Je parlerais à un homme qui porte une queue de cheval.
At kuyruklu bir erkeği adam yerine koyarım.
C'est une maladie de cheval
Bu bir at hastalığıymış.
Il lui parlait comme à un cheval de trait pour qui on a de la pitié.
Onunla acıyarak konuşurdu.
Je refuse de me balader avec cette culotte de cheval et mon soutif de mémé.
Poşet gibi külotla ve nine sutyeniyle ortalıkta dolaşamam.
Tu es forte et belle, comme un cheval.
Tıpkı at gibi, o kadar güçlü ve güzeldiniz ki.
A quel cheval as-tu volé ça?
Peki bunu hangi attan çaldın?
J'étais juste dehors pour une promenade, et mon cheval a déchaussé.
Yürüyüşe çıkmıştım atımın nalı çıktı.