Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Cles
Cles Çeviri Türkçe
9,185 parallel translation
- Donne-moi ces clés, Jackson!
- Koyduğumun anahtarlarını ver, Jackson!
Ils ont pris les clés de la Taurus.
Arabanın anahtarlarını da aldılar.
Nous devons trouver les clés et une carte de ce trou perdu.
Anahtarları ve bu kahrolası yerin bir haritasını bulmak zorundayız.
A quoi bon avoir des clés si on ne sait pas où il est emprisonné?
Nerede tutulduğunu bilmiyorsak anahtarlar ne işe yarar ki?
On a les clés...
Anahtarlar bizde...
- Un porte-clés qui pète. - Dennis, c'est quoi ce joli - truc blanc?
- İnsanı baştan çıkaran bu beyaz kase de ne böyle Dennis?
- Ouais? - Je peux essayer mon porte-clés péteur?
Osuruk sesli anahtarlığımı kullanabilir miyim?
Les clés du van.
Minibüsün anahtarlarını ver.
Scott devait laisser les clés de la 801, la suite à louer?
Scott, 801'deki kiralığın anahtarlarını bırakacağını söyledi.
Les clés!
Anahtar, anahtar.
Il n'y a pas de clés.
Anahtar yok.
Non, mon porte-monnaie et mes clés.
- Evet, cüzdanım ve anahtarlarım.
Est-ce que Gladner a encore ses clés sur lui?
Gladner'ın üzerinde anahtar var mı?
- Bien. Donc on cherche quelqu'un avec des clés.
- Mekân için anahtarı olan birini arıyoruz.
Elle cachait un double des clés dehors.
Dışarıda mutlaka yedek anahtar bulundurur.
Malheureusement, quand je suis allée à la banque, l'autre jour, pour prendre des bijoux dans mon coffre afin de les vendre, le banquier m'a donné, par erreur, les clés de l'autre coffre Barrow.
Ne acı ki, geçen gün bankaya kiralık kasamdaki mücevherleri almaya gittiğimde bankacı yanlışlıkla diğer Barrow kasasının anahtarlarını verdi.
- Combien ont des clés?
- Kaç anahtar var?
- Tout le personnel a des clés.
- Bütün çalışanlarda anahtar var.
- Les clés de Chelsea.
- Chelsea'nin arabasının anahtarını.
J'ai encore les clés.
Anahtarlar hala bende...
J'ai encore les clés.
Anahtarlar hala bende.
Ses vêtements, ses clés, ses cigarettes, son téléphone.
Kıyafetleri, anahtarları, sigaraları, telefonu.
Où avez-vous trouvé les clés de la voiture?
Arabanın anahtarlarını buldunuz mu?
- Où sont mes clés?
- Anahtarlarım?
J'ai laissé mes clés dans l'appartement.
Anahtarlarımı dairenin tezgahına bıraktım.
Je t'ai dit que je te donnerai toutes mes clés.
Sana tüm anahtarlarımı verebileceğimi söylemiştmim, Tawney.
Une fille a enfermé ses clés dans sa voiture sur la colline.
Yol Yardım aradı. Bir kız arabayı kilitlemiş, anahtarları da içinde unutmuş.
Donnes moi ces putains de clés.
- Ver şu anahtarları bana.
Prends les clés au garde.
Nöbetçiden anahtarları al.
Les clés sont sur le comptoir.
Anahtarlar vestiyerde.
Prend les clés.
Al anahtarları.
Sue Sylvester garde les clés de cet endroit?
Sue Sylvester'da buranın anahtarları mı var?
Votre mari nous a donné le double des clés. Il nous a demandé de vous surveiller, vous et la petite.
Küçük yarın, evin anahtarını verip kendisi yokken seninle küçüğe bakmamızı istedi.
Allez! Très bien. Vous n'avez pas de clés bordel?
Anahtarlarınız yok mu, lanet olsun?
J'ai besoin des clés de votre hélicoptère.
Helikopterinin anahtarı lazım bana.
Pourriez-vous me donner les clés maintenant?
Şimdi anahtarları verir misin?
Je dois être honnête. J'aurais un peu plus confiance en vos capacités aéronautiques si vous saviez par exemple, que les hélicoptères n'ont pas de clés.
Dürüst olmam gerek, mesela helikopterlerin anahtarları olmadığını bilsen uçuş yeteneklerine daha çok güvenirdim.
Ils n'ont pas de clés?
- Yok muymuş anahtarları?
- Les clés de ma moto, stp.
- Motosikletimin anahtarlarını verir misin?
Ça, c'est mes clés!
Onlar benim anahtarlarım.
et les clés dans le contact.
Pencereleri açık, arabayı kontakta bulduğunu söyledi.
Eh bien, mon client m'a donné les clés, donc... techniquement, c'est une zone grise.
Aslında, müşterim bana anahtar vermişti, bu yüzden... teknik olarak, gri bir alan.
Ça va prendre une seconde, j'ai juste besoin des clés.
Bi saniye sürer, altı üstü anahtarları vereceksin.
- Nos clés ouvrent ces menottes?
- Bizim anahtarlarımız bu kelekpçeleri açamıyor mu?
Tu as tes clés?
- Anahtarlar sende mi?
Les clés sont sur le contact.
Ve anahtarlarda kontağın üzerinde.
Les clés sont sur le pare-soleil.
Anahtarları güneşliğe koydum.
Les clés?
Anahtarlar?
Écoute, je vais laisser les clés sur la table pour toi.
Anahtarları masanın üzerinde bırakırım.
J'ai les clés de votre liberté, esclave sans nom.
Özgürlüğünün anahtarları bende isimsiz köle.
Si vous avez les clés de la mienne.
Benim özgürlüğümünki de sende.