English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Compulsion

Compulsion Çeviri Türkçe

66 parallel translation
- En faisant preuve de compulsion frénétique.
- bu acımasızca baskı... - Doktor.
Une compulsion mineure.
Sadece bir tutku.
L'urgence de notre impression suggère une compulsion visuelle.
Kaptan, hislerimizin baskısı akla hipnozu getiriyor.
La compulsion est le résultat d'une inversion des valeurs et d'une déviance par rapport aux mœurs sociales.
Tutku ; yanlış şeylere değer verilmesi ve kültürel normlardan sapmakla oluşan, karmaşık bir şeydir.
D'où vient la compulsion?
Acaba neye karşı ihtiyaç hissediyor?
Ce personnage de la mort n'est rien de plus qu'un alter ego meurtrier qui satisfait votre compulsion à tuer.
Bu ölüm figürü... öldürme güdünü tatmin eden... ikinci kişiliğinden başkası değil.
Je n'ai jamais compris cette compulsion qu'ont les humains de s'attacher à des objets inanimés.
Garip. İnsanların cansız nesnelere bağlanma tutkusunu asla anlayamadım.
Un compulsion sexuelle... pousse à avoir des rapports avec un invité... et d'autres rapports sexuels le même jour, avec un aide-infirmier.
Seks düşkünü biri odasında misafiriyle cinsel ilişkiye girip aynı gün hasta bakıcıyla bir başka cinsel ilişkiye girebilir.
Ouais. La fièvre obsessionnelle de détruire ses concurrents ressemble à la compulsion qui pousse à blesser son prochain.
Evet, siyasi rakipleri yok etme arzusu bir adama zarar verme dürtüsünden farksızdır.
"Cette compulsion primitive est telle" "que la plupart des hommes"
- Fakat düzenIi seks hayatı 0Ian erkekIerin bir çoğu..
Oui, c'est une... compulsion attraction-répulsion.
Evet, bende çekme - itme dürtüsü var.
C'est plutôt de l'ordre de la compulsion.
Daha çok bir zorlama.
Le pica est une compulsion à manger des substances non comestibles.
Pica yiyecek olmayan şeyleri yeme saplantısıdır.
En clinique, nous appelons ça "l'hypergraphie", une compulsion donnant une incontrôlable envie d'écrire.
Bu klinik olarak "hypergraphia" olarak tanımlanır, karşı konulamaz bir yazma dürtüsü ile karakterize edilen bir manik bozukluk.
Compulsion.
Zorlama.
Il y a cette forme de TOC appelés scrupulosité. Obsession et compulsion religieuse.
SZD'nin vicdanın sesini dinleme denen türü var.
Les gens souffrant de TOC atténue l'anxiété en exécutant la compulsion. Et les autres incendies?
Saplantısal zorunluluğun nedeni ile zorlamayı yerine getirmek.
Compulsion signifie littéralement la vie ou la mort?
Ölüm-kalım ciddiyetinde zorlamalar mı?
Il tue par compulsion.
İçinden gelen dürtü yüzünden öldürüyor.
Je ne fais pas ce que je fais par compulsion. Je le fais par nécessité.
Yaptığımı zorunluluktan yapmıyorum, gereklilikten yapıyorum.
C'est une compulsion qui pousse à s'arracher cils, sourcils, cheveux.
İnsanın kirpiklerini, kaşlarını, saç tellerini koparması hastalığı.
Will Shortz, le rédacteur des mots croisés du New York Times, dit... "On a une compulsion naturelle à remplir les espaces vides".
New York Times bulmaca yazari Will Shortz "Herkeste dogustan gelen bir bosluk doldurma dürtüsü vardir." der.
Tu connais déjà sa faille, sa compulsion à dominer, à contrôler.
Kusurlarını zaten biliyorsun. Egemen olma ve denetleme dürtüsü.
C'était une compulsion. Vous l'avez fait par nécessité.
Bu bir dürtüydü, sakladın çünkü saklaman gerekiyordu.
C'est cette compulsion qui vous rend faible, mais vous ne le voyez pas ni ne le comprenez.
Bu dürtü seni olayları anlayamaz ve göremez şekilde zayıf hale getiriyor.
Cette compulsion sera votre perte. Elle vous fera tomber. C'est réglé comme du papier à musique.
Ayrıca bu dürtü yakalanmanı sağlayacak ve seni yok edecek, Alice, hep böyle olur.
Je sais que c'est une compulsion que tu ne contrôles pas mais fais un effort.
Tamamen kontrol altına alınman çok zor biliyorum ama keşke biraz çaba göstersen.
Mon parrain croit qu'il est très important... que je réprime ma compulsion à utiliser des faits... pour tenir les gens à bout de bras émotionnellement... et que je devrais avoir plus de conversations comme celle-ci... ce que je trouve... bizarre.
Sponsorum, insanların ilgisini çekmek için somut verileri kullanma dürtümü bastırmam gerektiğini düşünüyor. Duygusal olarak. Böylece şimdi olduğu gibi oldukça tuhaf bulduğum bu tür gerçek sohbetler edebilirmişim.
Vu cette compulsion pathologique à la reddition, - je parie que vous êtes de Tivoli.
Patolojik teslim olma zorunluluğundan yola çıkarak Tivoli'den olduğunu sanıyorum.
Une compulsion assez forte pour que votre femme en fasse une règle.
Apaçık görülüyor ki karının koyduğu kurallara uyma yükümlülüğün yokmuş.
J'ai pas de compulsion.
Benim sorumluluğum yoktu.
Stefan, il était capable de résister à la compulsion.
Stefan, o etkiye karşı koyabiliyordu.
Ca prend des décennies pour m'entrainer à résister à la compulsion.
Kendimi etkiye dirençli olmaya eğitmem yıllarımı aldı.
C'est une compulsion.
Bu bir takinti.
Tu te sers de ma compulsion pour changer de sujet?
Yani şimdi benim buluş yeteneğimi konuyu değiştirmek için mi kullanıyorsun?
Cette compulsion vous a suivi dans votre vie adulte?
Bu dürtü sizi, yetişkin bir birey olana dek izledi mi?
Je connais votre compulsion à suivre les règles. Mais je ne peux pas l'accepter.
Senin kurallara bağlı kalma dürtülerine aşinayım ama benim için bitti.
Le Complexe d'Hercule, la compulsion de vaincre les obstacles, malgré tout.
Anlaşılmaz Herkül - ne denli ürkütücü olursa olsun, engelleri ortadan kaldırma zorunluluğu.
La compulsion ne marche pas.
Beni etki altına alamazsınız.
L'hypergraphie... la compulsion d'écrire... est généralement associée à une épilepsie du lobe temporal, ce que j'ai certainement, depuis quelques temps, je fais des crises, généralement causées par les petites tracasseries de la vie,
Hipergrafi yazı yazma dürtüsüdür genellikle temporal lob epilepsisi olanlarda olur bu da bende var. Kırk yılın başında bir kriz olur hayatında istenmedik sıkıntılar yaratır mesela kendi annen tarafından esir tutulmak.
C'est une compulsion.
Bu bir şey anlatıyor.
Cette compulsion est spécifique à sa pathologie.
Bu durum psikopatlığın özelliklerinden.
Je pense que ma compulsion à répondre à un téléphone qui sonne l'a emporté sur mon obsession des germes.
Sanırım çalan telefona cevap verme dürtüm mikroplara olan takıntımdan daha güçlüymüş.
Il est possible qu'ils enlèvent votre compulsion, Erica.
Hastalığı tedavi etmeleri mümkün, Erica.
Il faut que tu t'en rendes compte afin de pouvoir te défaire de la compulsion de Silas.
Silas'ın etkisinden çıkmak için bunu fark etmelisin.
Oui, Matt, je suis une vampire avec une intoxication alimentaire, au milieu de problèmes plus graves, ne me regarde pas comme si tu n'avais jamais vu de vampire vomir et réfléchis à un moyen de briser leur compulsion.
Evet Matt... Yemekten zehirlenen bir vampirim. Çok daha büyük problemlerle dolu bir odada duruyorum.
À part les transformer en vampire, impossible de briser leur compulsion.
Onları vampire dönüştürmekten başka büyüyü kıracak bir yol bulamıyorum.
La compulsion se fait plus forte.
Çünkü tutkusu artıyor.
C'est une compulsion.
Bu bir tutkudur.
Compulsion.
Dürtü.
C'est une compulsion.
Zorlama bir durum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]