Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Cool
Cool Çeviri Türkçe
26,218 parallel translation
C'est vraiment le truc le plus cool.
Bu cidden en harika şey.
J'ai quelque chose de bien plus cool que ça.
Bundan daha güzel bir şeyim var.
Je veux dire, c'est cool, pas vrai?
Harika, değil mi?
C'est totalement cool si tu l'es.
Eğer öyleyse sıkıntı yok.
On peut- - Cool!
Oh, çok havalı..
- Cool, cool, cool.
- Güzel, güzel, güzel.
C'est cool.
Tamam, harika.
- Eh bien, c'est cool mec.
- Sorun değil adamım.
Parce que c'est cool?
Daha havalı diye mi?
Ils sont cool, j'imagine.
Aynen. Bence güzeldirler.
Cool.
Ne güzel.
C'est une variété super cool qui vient d'Europe ou quelque chose.
Sen Avrupa'dan falan daha özellerini almışsındır tabii.
Le mieux c'est qu'elles comprennent pas à quel point on est pas cool.
İşin en iyi tarafı da bizim ne kadar yavan olduğumuzu anlamamaları.
Reste cool. On a presque fini.
Sakin ol, çıkmamıza az kaldı.
A quel point ça serait cool de l'avoir sur mon épaule avec ma chemise flottant dans le vent?
Göbeği açık tişörtüm rüzgârda savrulurken onun da omzumda olması nasıl havalı durur ama.
C'est plutôt cool, hein?
Çok güzel değil mi?
C'est cool, j'étais juste...
Oldukça havalı ve -
Alors ça n'a pas d'importance, nous n'avons pas été impliqué dans cette enquête, cool?
Ne olduğunun önemi yok. Soruşturmayla ilgimiz yok. Harika!
Ok, cool, tu prends le deuxième étage, je vais continuer à regarder en bas.
Pekâlâ harika! Sen yukarıya çık. Aşağıdan göz kulak olurum sana.
Je le ferai toujours mais c'est cool de savoir que je n'ai plus à le faire.
Yine yiyeceğim ama zorunda olmadığımı bilmek güzel bir duygu.
Tout le monde sait que c'est plus cool de se ballader avec un pote.
Bir grupla takılan herkes havalı olur.
- C'était terrifiant mais vraiment cool.
Korkutucu ama bir yandan da güzel bir his.
J'ai préparé le dîner. Cool.
- Yemek yaptım.
Une fois que Mick nous donne le feu vert, tu devras la jouer cool.
Mick bizi içeri aldıktan sonra orada sakin durmanız gerekecek.
Il pensait que c'était cool que j'étais artistique.
Sanatla ilgilenirsem daha havalı olacağımı zannetmişti.
Ouais, je veux dire... c'est cool.
Evet, yani, doğru evet.
- C'est cool, mec..
- Harikaydı dostum.
C'est cool, c'est cool.
İyiydi, iyiydi.
C'est cool d'avoir une bonne blague par cette chaleur.
Bu sıcakta böyle gülmek iyi geldi.
Cool
Harika.
J'espérais une réponse plus cool mais...
I bir çok serin bir cevap bekliyordum, ama.
C'est trop cool.
- Bu harika. - Biliyorum.
Super cool.
Çok güzellerdi.
Retournons au sujet du bar à desserts, as-tu reçu les photos des tabourets cool que je t'ai envoyées?
Tatlı Barı demişken sana yolladığım o havalı taburelerin resimlerini gördün mü?
J'ai vu que l'en-tête était "tabourets cool", et j'ai pensé que tu briserais notre dernière limite.
Mail'in konusunun "Havalı Tabureler" olduğunu gördüm ve aramızdaki son çizgiyi de aştığını sandım.
Mon client, Tony Bennett, poursuit Lady Gaga en justice. pour l'avoir rendu pas cool.
Müşterim Tony Bennett, Lady Gaga'yı onu havasız gösterdiği için dava ediyor.
Cool, donc c'est aussi un bon écrivain?
Harika, şimdi de harika bir yazar mı oldu?
Ça va être le plus cool des bars!
Burası en havalı bar olacak!
Mon garçon est cool.
Adamıma güvenebilirsin.
Cool.
Güzel.
Ça sonne bien. C'est cool, mec.
- Kulağa hoş geliyor, hoş geliyor.
Je veux dire, elle était cool.
Yani iyi kızdı.
- Il est cool, c'est ça?
- Havalı biri, değil mi?
Je n'ai pas besoin qu'un mec cool me fasse sentir nulle dans mon auberge.
Havalı bir tipin tweet'lerine gerek yok, kendi otelimde eziliyorum.
Appelez Momo et demandez-lui s'il peut accueillir une super cool orgie d'ormeaux.
Michel, Momo'yu bir ara, çok havalı bir lapa atraksiyonu için yerleri var mı, sor.
Non, mais c'était cool dans la série.
Hayır. Ama havalı gösterdi, değil mi?
C'est juste cool dans Outlander.
Outlander'da seksi olsa da başka yerde...
Cool.
Peki.
Cool, cool, cool.
Peki.
Mais c'est cool.
Güzel bir şey ama.
Mon Dieu, c'est cool.
- Hiç sorun değil.