Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Crâné
Crâné Çeviri Türkçe
5,332 parallel translation
Angela a scanné la balle et le crâne pour essayer de reconstruire ce qui a pu se passer.
Angela, olanları yeniden oluşturmak için kafatası ve kurşunu yeniden taradı.
Ce qui montre que la balle aurait dû rester dans le crâne.
Bu bize kurşunun kafatası içinde kaldığını gösteriyor.
Mais on n'a pas trouvé de balle dans le crâne.
Ama biz kafatasında hiç kurşun bulmadık.
Elle aurait aussi dû rester à l'intérieur du crâne.
Bu da kafatasının içinde kalmış olmalıydı.
La balle a sorti du crâne latéralement, causant le pliement intérieur du biseautage, comme une plaie d'entrée.
Kurşun kafatasının yan kısmından çıktı bu yüzden içe doğru eğim alması, yara girişi gibi görünmesini sağladı.
Quand le crâne sera décharné, on pourra comparer sa hache sur les blessures pour savoir si c'est Delcampo qui a fait ça.
Kafatası derisi bir kez soyulmuş, bunu Delcampo yaptıysa bu yaraları onun baltasıyla yapıldığını belirlemek için karşılaştırma yapabiliriz.
Pan a emmené Henry au rocher du crâne.
Pan Henry'yi Kafatası Mağarası'na götürdü.
Un crâne géant?
Dev bir kafatası mı?
Note le avec un crâne.
Kurukafayla işaretleyin.
Il manque des phalanges et des fragments osseux du crâne.
Parmakları ve kafatasındaki kemikler kayıp.
Euh, un crâne endommagé et des tissus secs...
SkyAsteR İyi Seyirler! Katılmıyorum. Hasarlı kafatasına ve kurumuş dokuya bakarsak...
Eh bien, j'extrapole les fragments manquants en me basant sur les caractéristiques générales d'un crâne caucasien.
Beyaz adamın kafatasının genel tipine dayanarak kayıp kırıkların yerlerini tahmin ediyorum.
L'utilisation d'un crâne générique va donner beaucoup trop de résultats.
Genel bir kafatası kullanımı çok fazla darbe sonucu gösterecektir.
J'ai pu reconstruire le crâne avec les fragments que l'oiseau a dégobillé.
Kuşun kustuğu kemiklerle kafatasını yeniden şekillendirebilirim.
J'ai essayé tout un tas de simulations différentes, et dans aucun cas les coups portés par le tuyau n'ont causé le type de blessure qu'on a sur le crâne de la victime.
Hayır. bir kaç farklı simülasyon çalıştırdım ama kurbanın kafatasındaki hasara neden olacak hiçbir senaryo uymadı.
Si vous regardez attentivement, l'enfoncement du crâne est un petit plus étroit dans le fond qu'au sommet.
Eğer yakından bakarsanız, kafatasındaki depresyon kırığı alttaki üsttekinden daha küçük bir noktaya sahip.
Des bottes à embout d'acier peut être du style punk, mais elles ont vraiment heurté son crâne.
Çelik-parmaklı çizmeler punk tarzı olabilir, ama kesinlikle kafatası çatıştı.
Traumatisme contondant à l'arrière du crâne.
Kafasının arkasından çok da keskin olmayan bir cisimle vurulmuş.
Dégage ou je te frappe dans la partie molle de ton crâne.
Git yoksa kellenin yumuşak tarafına geçiririm.
Crois-moi, je ne rêve que de faire fondre ta sale face sur ton crâne, mais tu es une ignorante.
- İnan bana, o çirkin yüzünün eriyip kafatasından akmasını izlemek çok hoşuma gider ama cahilsin sen.
M.Pittman, enlevez la tumeur de mon crâne.
Bay Pittman, kafamdaki tümörü çıkarın.
C'est le rocher en crâne?
Şu kafatası kayalığı mı?
Je l'ai vu, il porte un masque avec l'image d'un... d'un crâne.
Onu gördüm, kafatası sembollü bir maske takıyordu.
J'ai rendez-vous chez le coiffeur à 2h. Si on est en retard, mon styliste ne me fera pas de massage du crâne.
Bir dakika, daha film sipariş etmediniz mi?
Tu vas me faire rater mon massage du crâne.
Sen.
La décharge seule peut fracasser le crâne.
Yalnız ateşlemek kafatasının parçalanmasına yol açar.
Tu devrais te raser le crâne et te sentir en paix.
Kafanı traş etmelisin ve bu konuya kafanı takmamalısın.
♪ Elle a pris son crâne et... ♪ Attendez une minute, désolé.
# Altinlarini cukkaladi ve... # Az bekleyin, uzgunum, pardon.
Cette nausée est pire que mon mal de crâne.
Mide bulantısı baş ağrısından daha kötü.
Il faudrait que je le passe par le trou et que j'ouvre en dessous du crâne. Toute la zone serait couverte d'une fraction de l'exposition.
Eğer fanı deliğin içinden geçirip kafatasının içinde açabilirsem bütün alan parçalarla kaplanmış olacak.
Zoom sur son crâne.
Kafasına yaklaşsana.
- Beckett. - Alors ce modèle de cicatrices sur le crâne de notre moine était d'une procédure appelée stéréotaxique de la chirurgie du cerveau.
- Keşişin kafasındaki izler streotaktik beyin ameliyatı izleriymiş.
Tu lui as défoncé le crâne.
Adamın kafasını parçaladın.
4 côtes cassées, le radius de son bras gauche est fracturé. fracture linéaire au crâne, mâchoire cassée et une rupture de la rate.
4 kaburga kırık, sol önkol kemiği kırık kafatasında birinci derece çatlak, çenesi kırık ve dalağı kopmuş.
Un des coyotes a fait l'amour à mon crâne.
O çakallardan biri kafatasımla aşk yaptı.
Cet article du West Memphis Evening Times stipule que des proches de Damien ont dit qu'il s'habillait en noir et qu'il se baladait avec un crâne de chat.
Batı Memphis gazetesindeki bu habere göre Damien'ı tanıyan insanlar onun siyahlar giyindiğini ve kedi kafası taşıdığını söylüyorlar.
Hé ben rentres-toi ça dans le crâne, tu ne me prendras pas mes enfants, sale connasse.
Sana haberlerim var çocuklarımı almıyorsun ahlaksız karı.
À l'hôpital, on décrit des victimes souffrant de fractures de côtes, crâne, bras et jambes.
Hastaneden gelen yaralı raporlarına göre kaburgalarda, kafalarda, kollarda ve bacaklarda kırıklar mevcut durumda.
Le leader noir John Lewis, malgré une possible fracture du crâne, a ramené les marcheurs à la chapelle après la mêlée avec la police.
Siyahi liderleri John Lewis ise, memurların saldırısından sonra kafatasındaki kırıklara rağmen eylemcileri kiliseye doğru yönlendirmeye çalışıyor.
N'oublie pas qui a couronné ton crâne immature... mon roi.
O çocuk kafana tacı kimin koyduğunu unutma. Kralım.
"Quand tu seras grand, tu auras la vie douce", alors qu'en fait, on t'enfonce un pic à glace dans le crâne.
"Tatlıları ve gülleri bekle." diyerek seni büyütüyorlar sonra da kulağının arkasına kazmayla vuruyorlar!
Malheureusement, elle le cogne à l'arrière du crâne.
Ama nasılsa kafasının tam arkasına çarpıyor.
J'ai mal au crâne.
Başım ağrıyor.
Combien de temps avant qu'elle ne termine, à l'hôpital, avec trois côtes cassées et une fracture du crâne, ou pire?
İkinizin beraber hastane kaburgalarınızın kırık kafataslarınız çatlak halde bulmamız ne kadar sürecek? Ya da daha kötü bir halde.
C'est pas son crâne, c'est des contusions.
Orası kafatası değil, darbe sonucu oluşmuş şişikler.
Regarde son crâne.
- Kafasına bak.
Et quand il aboiera parce qu'il a la dalle, je lui défoncerai le crâne avec une pierre.
Zırıldamaya başladığında da elime taşı alır, kafasına kafasına vururum.
Mon crâne va exploser!
Kafam patlıyor!
Mets-toi ça dans le crâne.
Bunu lanet kafana sok.
En perforant un petit trou dans le crâne, ils croyaient qu'ils permettraient aux démons de s'échapper.
Kafatasına delik açarak.. ... şeytanların kaçabilmesine olanak sağladığı düşünülüyordu.
- Elle a 20 ans. Et si vous la touchez, je vous fends le crâne.
Ona bulaşan olursa kafanızı kırarım.