Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Curé
Curé Çeviri Türkçe
2,160 parallel translation
Un curé qui a commis l'adultère... vous ne pensez pas qu'il puisse aussi être capable de meurtre?
Zina işleyen bir papazın mı? Sence, cinayet de işleyemez mi ha?
Il était notre curé.
Papazımızdı.
C'est du curé Goûtez un peu de curé
Rahip bu İster misin bir parça
Essayez le curé
Dene sen rahibi
- Je monte, M. Le curé.
Ben çıkıyorum peder.
- Oh, monsieur le curé!
Peder!
- M. Le curé n'est pas ici?
Curate içeride mi?
Curé, la viande!
Curate, et!
- Avez-vous annoncé la nouvelle M. Le curé?
İyi haberi duyurdunuz mu? Danstan sonra.
Je ne suis qu'un curé de 2e classe.
Kont'un bağlantıları iyi.
Le curé marmonne "inutile".
Gerek yok. Ayakta ya da yatarken, bir peder hep diz çökmüş bir halde ölür.
- Chut, curé.
Konuşmamalısın.
- Monsieur le curé, c'est ma fille que je cherche.
Peder... Kızımı arıyorum.
Pour être franc avec vous, je suis pas venu ici pour demander de l'aide à un curé pour allumer des lampions.
Açık konuşacağım... Buraya mum yakmak için bir rahipten yardım almaya gelmedim.
C'est comme recommencer les étapes d'une cure.
Evet, tekrar merdivenleri çıkmak gibi.
Je ne sais pas si tu prends ta cure au sérieux!
Ayıklığını ne kadar ciddiye aldığından emin değilim, o kadar.
Que je suis tombée enceinte et été en cure de désintoxication?
Neyi, hamile kaldığımı ve rehabilitasyon sırasında aldırdığımı mı?
Promet moi juste que tu iras prendre la cure pour Nick si je n'y arrive pas.
Sadece bana başarısız olursam Nick'e ilacı ulaştıracağına söz ver.
Lindsay sera retournée en cure d'ici là de toute façon.
Lindsay o zamana kadar rehabilitasyona geri döner zaten.
Je suis une cure ambulante contre le sida.
AİDS tedavisinin canlı kanıtıyım.
Aussi fou que ça semble, la politique publique pourrait le soutenir... puisqu'il cherche la cure, et que vous voulez surtout être riche.
Kulağa saçma gelse de ; o hastalığın tedavisini sense sadece zengin olmayı düşündüğün için yasalar onun tarafını tutabilir.
Si ce sang est utilisé pour trouver une cure pour le sida... mon client devrait avoir une participation au bénéfice.
Bu kan AİDS'in tedavisinde kullanılırsa müvekkilimin de bundan kazanç sağlamaya hakkı var.
Et le coût de la recherche se multiplierait exponentiellement... et on ne développerait plus aucune cure pour rien.
O zaman araştırma maliyetleri o kadar artar ki bu hastalığa çare bulamayız.
Vous pensez que ça pourrait mener à une cure?
- Sizce hastalığa çare bulabilir misiniz? - Bilmem.
Je les vendrais à une entreprise pharmaceutique... ce qui augmenterait les chances de découvrir une cure.
- Bir ilaç şirketine satacağım. Böylece bu hastalığa bir çare bulma ihtimali artabilir.
Vous avez pris le temps de remercier le ciel de cette cure... ou vous avez aussitôt appelé votre comptable?
İyileştiğiniz için şükretmeye fırsatınız oldu mu? Yoksa direk muhasebecinizi mi aradınız?
Les pierres avec lesquelles je lestais mes victimes pourraient finir par me faire aussi couler, mais si j'apprends une chose en cure, c'est "un jour après l'autre".
Kurbanlarımı batırmak için kullandığım taşlar sonunda beni de batırabilir ama iyileşme sürecinde öğrendiğim bir şey varsa o da "içinde bulunduğun günü yaşa".
Des factures de cure de désintox du juge Quail.
Yargıç Quail'in uyuşturucu tedavisi faturaları.
Celui de Nigel un cure-dent.
- Ben Yağmur Adam değilim.
- Cure
Darkopal
Mon Dieu, j'ai l'impression d'enlacer un cure-dents.
Tanrım, bu çubuk krakere sarılmak gibi.
- J'étais très, très malade et... il est venu nous voir et nous a offert une cure.
- Ben gerçekten çok hastaydım, ve... Bize gelip bir tedavi önerdi.
Une cure pour l'addiction à la morphine et la toux.
Morfin bağımlılığını ve öksürüğü tedavi etmek için.
J'ai prié pour que votre cure ne marche pas.
Tedavinin işe yaramaması için dua ettim.
Tu dois encore aller en cure.
Yine de bir rehabilitasyon programına kaydolmalısın.
Leur cure.
- Tedavi dedikleri su sey.
C'est comme ces pop stars qui prévoient leur entrée en cure de désintox', les journalistes sont là, puis ils écrivent leur 2e autobiographie,
Mesela pop yıldızları, rehabilitasyona girmek için en iyi zamanı kolluyorlar. Taksi çağırmadan önce basın danışmanlarını arıyorlar. Çıktıktan sonra da 2. otobiyografilerini yazıyorlar.
Il était en cure de désintox quand deux des victimes ont disparu.
Kurbanlardan ikisi kaybolduğunda uyuşturucu tedavisindeymiş.
Vous ressemblez à un cure-pipe avec des yeux.
Gözleri olan temizlik teline benziyorsun.
Un conseil, cure-pipe.
Sana bir tavsiye temizlik teli.
Je n'en ai cure!
Birini yollamıştım!
Vingt ans.
20 yıI olsun. The Cure?
The Cure? Rien?
Hiç mi dinlemedin?
Que vous inspire une telle gloire alors que vous êtes enfermé? Je n'ai cure de la gloire personnelle.
- Kişisel şöhrette gözüm yok.
- Je sais bien, M. Le curé, je suis votre punition.
Ben senin tacını taşıyacağım.
Tu m'as emmenée voir The Cure à Jones Beach, on s'est assis près de I'eau. Et pendant quatre heures, on s'est embrassés...
Beni Jones Plajındaki The Cure konserine götürmüştün ve sonra deniz kenarında oturup 4 saat boyunca öpüşmüştük.
Docteur, je veux qu'elle fasse une cure de désintoxication.
- Doktor? Karımın bu alışkanlıktan kurtulmasını istiyorum.
Et il ressemble étrangement à un cure-dent tout pourri.
Ne ilginçtir ki, uzaktan kürdan gibi görünüyorum.
- En cure de désintoxication.
- Betty Ford'da.
Et là, elle sort d'une cure de désintox.
Bu da Betty Ford'dan çıktıktan sonraki hali.
Elle est en cure thermale!
Annesini aradın mı? Evet, annesini aradım.