Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Cérès
Cérès Çeviri Türkçe
81 parallel translation
Proserpine, fille de Cérès, qui fut emportée dans la froideur suintante... des entrailles du monde sous-terrain par Pluton qui la séduite... et forcée à manger trois graines sirupeuses de grenade.
Proserpina, Ceres'in kızı. Plüto onu karanlık yeraltı dünyasına göndermekle kalmamış, bir de ona zorla üç kırmızı, olgun elmanın çekirdeklerini yedirtmişti.
Il y a Ishtar de Babylone, Astarté de Syrie, Cérès de Rome- -
Babil'de Ishtar, Asurlular'da Astarte, Roma'da Ceres.
Vous, flambeaux du monde, le soleil et la lune, qui guidez dans le ciel le cours de l'année. Vous, Bacchus et l'alme Cérès, dont le don a remplacé le gland de Chaonie par l'épi lourd, et versée dans la coupe de l'Achéloüs le jus des grappes, et toi...
Siz dünyanın en parlak ışıkları,... cennetin mevsimlerine hükmeden güneş ve ay, siz ey Bacchus ve cömert Ceres,... Chaonia'nın meşe palamudunu... olgun bir başağa dönüştüren, ve Achelous'un su ve şarabını ilk karıştıran ; ve siz...
Nous sommes dans le temple de Cérès. Selon les scientifiques, il était dédié... à la déesse Athéna, Athéna en grec, Minerve, en langue romaine.
Âlimler, buranın Athena'ya, Latincedeki karşılığı Minerva'ya, ithafen yapıldığını iddia etse de şu an, Ceres adına yapılmış tapınakta bulunmaktayız.
La classification de ce groupuscule d'éclats de planètes commença en 1801 avec la découverte de Cérès.
Bu parçalanmış gezegenimsiler grubunun sınıflandırılmasına 1801'de, Seres'in keşfi ile başlandı.
Cérès, dont le diamètre atteint 955 kilomètres est l'élément le plus gros parmi des centaines de blocs engagés dans ce qui ressemble à un manège de débris primitifs datant des premières heures de la formation planétaire.
955 kilometre çapındaki Seres, birkaç yüz büyük kaya parçasından oluşan kuşağın en büyük üyesi. Gökcisimlerinin diziliminin çok erken dönemlerinden beri içinde bulunduğu kadim enkazın atlıkarıncası konumunda.
Des deux milles astéroïdes régulièrement relevés et observés on conclut que Cérès, de par sa grande taille, sa localité et son accessibilité serait l'endroit idéal pour y établir une gargote ou... bar, si vous préférez.
İki yüzden fazla asteroid tanımlandıktan ve incelendikten sonra Seres, büyük boyutu ve elverişli konumu sebebiyle bir içki durağı veya bar kurmak için en uygun nokta olarak belirlendi.
Celui-ci fut baptisé "Le Carrefour de Cérès."
Adı, gereğine uygun olarak "Seres Kavşağı" kondu.
"Carrefour de Cérès", Eddy à l'appareil.
Seres Kavşağı. Eddy konuşuyor.
Sur Cérès?
Seres'de mi?
Je l'ai pris parce qu'il ne restait personne sur Cérès pour s'en occuper.
Onu Seres'den aldım çünkü orada onunla ilgilenecek kimse kalmamıştı.
J'invoque Cérès * et Bacchus *, tu ne seras pas mécontent.
Hasat Tanrısı'na ve Şarap Tanrısı'na memnun olmanız için dua edeceğim.
Quoi? On va devenir des prêtres de Cérès?
Ne, şimdi de Ceres'in rahipleri mi olacağız?
Là se trouve le monde glacé de Cérès.
İşte burada karşımıza Ceres'in buzlu dünyası çıkar.
Mais Cérès est aussi reconnue pour être similaire à Europe.
Ama Ceres'in, Europa'ya benzediği biliniyor.
Cérès était couverte de glace.
Ceres bir zamanlar buzla kaplıydı.
Un jour, Mars va arracher le contrôle de Cérès à la Terre, et la Terre combattra pour le reprendre.
Günün birinde Mars, Ceres'in kontrolünü Dünya'dan çekip alma gücünü kullanacak ve Dünya da geri almak için savaşa gidecek.
Peu importe qui dirige Cérès, nous serons toujours des esclaves.
Ceres'i, evimizi kimin kontrol ettiğinin önemi yok. Onlar için her zaman köle olacağız.
Pas de lois sur Cérès.
- Ceres'te yok.
Trouve Julie Mao, si elle est toujours sur Cérès, renvoie-la chez elle.
Ceres'te yani hâlâ buradaysa Julie Mao'yu bulup evine gönder.
Alors, tu vas faire quoi de ton bonus une fois cette glace sur Cérès?
Pekâlâ! Bu buzu Ceres'e götürdüğümüzde ikramiye çekinle ne yapacaksın?
Oui. Et je te le dis, les bordels sur Cérès n'aiment pas faire crédit.
Aynen ve Ceres'teki genelevlerin kredi uzatmayı sevmediklerini de söyleyivereyim.
Station Cérès, nous voilà.
Ceres İstasyonu, işte geliyoruz!
Un délai signifie qu'on perdra notre place d'amarrage à Cérès.
Rötar Ceres'teki yerimizi kaybetmek demek.
C'est que je voulais aller sur Cérès plus que vous.
Sadece Ceres'e sizden çok ulaşmak istiyordum.
Alex, répond au signal qu'on arrive et fais savoir à Cérès qu'on sera en retard.
Alex yola çıktığımıza dair işaret yolla ve Ceres'e geç kalacağımızı bildir.
Que peut faire une riche héritière pour vraiment énerver son papa sur Cérès?
Şimdi bu zengin kız Ceres'teki babacığı kızdıracak ne yapmış olabilir?
STATION CÉRÈS PROTECTORAT DES NATIONS UNIES DANS LA CEINTURE D'ASTÉROÏDES
Ceres İstasyonu B.M. Mandası, Asteroit Kuşağı
Sur Cérès?
Ceres'te mi?
Le Canterbury transportait de la glace pour Cérès.
Canterbury'nin Ceres istasyonuna buz taşıdığı bildirildi.
Elle n'est pas sur Cérès.
Ceres'te değil.
Un représentant de la compagnie Pur Kleen a confirmé que le cargo Canterbury était en route pour la station Cérès à...
Pur'n Kleen şirketinden bir temsilci Canterbury yük gemisinin, Kuşak sözleşmesi altında...
Tous ses compagnons d'équipage ont servis sur le même quai ici sur Cérès.
Ekipte görevli olan tüm arkadaşları buradaki, Ceres'teki aynı yerel liman işçileriymiş.
C'était une faveur. Elle n'est pas sur Cérès.
Ceres'te olmaması iyilik olmuş.
Ils essaient de déstabiliser Cérès.
Ceres'teki dengeyi bozmaya çalışıyorlar.
Cérès est notre station. La clef vers la Ceinture. Avec ses ressources,
Ceres bizim istasyonumuz ve sahip olduğu kaynaklarla Kuşak için bir anahtar.
Partir de Saturne, chercher la glace, retourner sur Cérès, partir de Saturne chercher la glace, retour sur Cérès, partir de Saturne, chercher la glace, retour sur Cérès, partir de Saturne, s'arrêter sur Phoebe, chercher la glace.
Satürn'e git, buzu al, Ceres'e dön. Satürn'e git, buzu al, Ceres'e dön. Satürn'e git, buzu al, Ceres'e dön.
Nous pensons qu'ils avancent pour prendre Cérès.
Ceres'i almak için harekâta geçecekleri inancındayız.
Vous avez vécu toute votre vie sur Cérès.
Tüm hayatın Ceres'te geçti.
Cérès va avoir besoin d'homme comme vous dans les jours qui viennent.
Ceres'in gelecek günlerde senin gibi adamlara ihtiyacı olacak.
Ce qui signifie aussi que Mars ne travaille pas avec L'OPA et n'essaie pas de prendre le contrôle de Cérès.
Bu da Mars'ın DGİ'la çalışmadığını ya da Ceres'in kontrolünü ele geçirmeye çalışmadığı anlamına geliyor.
Quels ont été les déplacements du Scopuli après avoir quitté Cérès?
Ceres'ten ayrıldıktan sonra Scopuli'nin hareketleri neymiş?
... la glace qui devait être sur Cérès, et maintenant l'eau sur Mars.
Ceres'te olması gereken su Mars'ta.
Et sur Cérès? 68 ans.
Ceres'te ne kadar biliyor musun?
Et fomenter des émeutes sur Cérès. Et déchainer les passions suite au Canterbury.
Bir de Ceres'te isyanları körüklemek ve bir de Canterbury'nin ardından tutkuları alevlendirmek.
Station Cérès Dans la Ceinture
Ceres İstasyonu, Kuşak
On se casse sur Cérès et on tentera notre chance.
Yani motorları ateşleyip Ceres'e gidelim ve şansımızı deneyelim.
Sayonara, Cérès, C'est mon cadeau d'adieu
Hoşça kal Ceres, işte bu da size veda hediyem!
Cérès pour les Ceinturiens. Dirigée par les Ceinturiens.
- Kuşaklılar ait ve Kuşaklılar tarafından yönetilen bir Ceres.
où quinze policiers ont été blessés pendant qu'ils arrêtaient de nombreux extrémistes Ceinturiens participant à de violentes émeutes sur Cérès.
Güvenlik güçleri Kuşaklı radikallerle mücadeleye girişirken on beş polis memuru yaralandı ve çok sayıda kişi tutuklandı.
Dépêche toi, sinon tu vas retourner voler de l'eau sur Cérès.
Acele et yoksa Ceres'te su çalmaya geri dönersin.