Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Cù
Cù Çeviri Türkçe
321 parallel translation
- Cù est ma chemise?
Benim gömleğim nerede?
- Cù est Cedric?
- Cedric nerede?
- Cù vais-je? - Faire une randonnée.
- Ben nereye gideceğim?
Cù habitez-vous?
Nerelisiniz?
- Cù séjournez-vous?
- Siz nerede kalıyorsunuz kızlar?
Cù va-t-il faire son internat?
Asistanlığını nerede yapmayı planlıyor?
Cù est passé votre sens de l'humour?
Espri anlayışın nerede?
Cù nous emménent-ils?
Bizi nereye götürüyorlar?
Cù allaient les garçons?
Şimdi oğlanlar nereye gidecekti?
- Mlle Fellini. Cù...?
- Bayan Fellini, nerede?
C'est ma 10e expédition pour des diamants.
Bu benim 10'cu elmas keşfim.
Le 9e a relevé la garnison blanche il y a quelques années.
9.cu Süvari alayı beyazların garnizonunu birkaç yıl önce devraldı.
Et je ne veux pas que vous en pâtissiez.
Şimdi mahkumum ve başım kötü şekilde belada Ve bu belanın çamurunun hiçbirinizin üstüne bulaşmasına izin vermeyeceğim Sizler 9.cu Süvari alayının adamlarısınız,..
Vous êtes du 9e de cavalerie, et comme je l'ai toujours répété, les états de service du 9e parleront pour nous, un jour, ils doivent être impeccables.
... tekrar tekrar söylediğim gibi,.. ... Tarih birgün 9.cu alay ve bizden bahsederken,.. ... hepimizin tertemiz olduğumuzu söyleyecekler.
Troupe C, du 9e de cavalerie, capitaine.
C Bölüğü, 9.cu Süvari Alayı, efendim.
Sergent-chef Braxton Rutledge, 9e de cavalerie des États-Unis.
Kıdemli Çavuş Braxton Rutledge, 9.cu Süvari Alayı.
J'ai essayé de me persuader que ce qui arrivait au 9e ne me concernait pas.
Kendime 9.cu süvariye ne olacak diye sordum Benim umurumda olamazdı.
Le 9e de cavalerie était mon foyer.
Çünkü 9.cu süvari alayı benim evimdir.
La première fois que les Indiens d'ici ont vu les soldats du 9e de cavalerie, c'était en plein hiver et les soldats portaient tous des vestes en peau de buffle.
Pekala, Ovalardaki Kızılderililer 9.cu Süvari Alayını ilk gördüklerinde, kışın en soğuk zamanlarıydı, ve askerlerin hepsi, soğuktan korunmak için Bufalo derisinden paltolar giyiyorlardı.
- Cù est le téléphone?
Telefon nerede?
- Cu une bonne conversation.
Veya iyi konuşma seansları!
- Cù sont passées les filles?
- Kızlara ne oldu?
M. Tchou-Tchou.
Bay Çu-Çu.
Je suis tombé sur M. Tchou-Tchou.
Bay Çu-Çu'ya rastladım.
- Le mot "suc-cu-lent" prête à des plaisanteries douteuses.
"Sulu" kelimesi... yersiz birtakım şakaları tanımlamak için uygundur.
Maintenant, Soong Chu, montre-lui le problème.
Sung Çu, ona problemi göstersene.
Soong Chu est une savante futée.
Sung Çu'nun kendisi de zeki bir bilim adamı.
Soong Chu, allez vous coucher.
Sung Çu, yatağına git.
Soong Chu, pardonnez-moi... mais je dois un peu être seul.
Sung Çu, kusuruma bakma ama biraz yalnız kalmak istiyorum.
Vol 404 United Overseas Airlines, New York. Dernier appel avant embarquement à la porte numéro 10.
United Overseas havayolları, 404 numaralı uçuş için son çağrı... 10.cu kapı...
Grimpe, Xantista!
Tırman, Xantos'cu!
UN AVION SOVIÉTIQUE S'ÉCRASE À ROME
S ovyet yolcu uçağı Roma Havaala vyet yolcu uçağı Roma Havaalan yet yolcu uçağı Roma Havaalanı et yolcu uçağı Roma Havaalanı't yolcu uçağı Roma Havaalanı'n yolcu uçağı Roma Havaalanı'na yolcu uçağı Roma Havaalanı'na olcu uçağı Roma Havaalanı'na d lcu uçağı Roma Havaalanı'na dü cu uçağı Roma Havaalanı'na düş u uçağı Roma Havaalanı'na düşt uçağı Roma Havaalanı'na düştü uçağı Roma Havaalanı'na düştü. çağı Roma Havaalanı'na düştü.
Sally épousa un musicien de rock Qui venait de Californie
Bir "rock" çu ile evlendi Sally, Kaliforniya'da tanışmıştı.
Vous avez pris "hong ching chu"... et moi "kow dung woo fong".
Siz "hong çing çu" yemistiniz, ben de "kau dong wu fong."
Mais mon psy était un freudien strict.
Ama Freud'çu olan doktorum beni son anda vazgeçirdi.
Un Jungien le ferait.
Bir Jung'çu bunu yapardı.
Je doute que vous soyez dé çu.
Hayal kırıklığına uğrayacağını sanmıyorum
Vous êtes dé çu?
Hayal kırıklığına uğradın
Les fils de mon frère, Maurice et Bevis, l'ont bien dé çu. C'é taient des bons à rien!
Abimin oğulları maurice ve beavis büyük hayal kırıklığıydı onun için zayıf şımarık çocuklar
Il l'a dé çu par son mariage avec moi.
Cedric te onu hayal kırıklığına uğrattı, benimle evlenerek
A propos, j'ai fini votre livre. Vous savez quoi? J'ai trouvé l'assassin page 30!
Bu arada kitabınızı bitirdim biliyor musunuz daha 30.cu sayfada katilin kim olduğunu tahmin etmiştim.
A la station "Grand Concourse" de la 149ème rue, dans le Bronx, Les graffeurs se réunissent à ce qu'ils appellent, "The Writers'Bench." ( "Le Banc des Graffeurs" )
Grand Concourse'da 1 49'cu Street station Bronx'da, graffiticiler birlikte onları ne diye çağıralım, "The Writers'Bench."
Qui veut être rocker à 45 ans... et faire le bouffon devant des jeunes qui ont à peine la moitié de ton âge?
Kim etrafta deli gibi gezinen 45'lik bir rock'n'roll cu olmak ister ki?
Un bluesman.
Blues'cu, ha?
Le grand bluesman de Long Island est venu nous rendre visite.
Ünlü Long Islandlı blues'cu yine gelmiş.
- Enfin, JE suis un bluesman.
- Blues'cu olan benim.
Un bluesman ne voyage jamais sans un flingue. Non, monsieur.
Bir blues'cu asla silahsız dolaşmaz bayım.
Comment on peut être sûr que c'est ce fameux joueur de blues?
O ünlü blues'cu olduğunu ne biliyoruz?
Si tu veux être un bluesman, tu devras faire marcher ta tête.
Blues'cu olacaksan kamışını kullanacaksın.
C'était moi le seul bluesman en ville, ce soir.
Oradaki tek blues'cu bendim.
Tu as eu ce que tu devais avoir, bluesman.
Hak ettiğin kadarı geçti blues'cu.