English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Darwin

Darwin Çeviri Türkçe

608 parallel translation
Vous jouerez pour Darwin contre Huxley le jour de Thanksgiving.
Teşekkür Bayramında Darwin öğrencileri olarak Huxley'e karşı oynayacaksınız.
5i vous jouez pour Darwin,
Darwin için oynadığınız zaman,
- C'est sûr! - Au succès de Darwin!
İhtiyar Darwin'in şerefine!
J'ai misé tout mon argent sur Darwin. Je ne veux prendre aucun risque.
Tüm paramı Darwin'e yatırdım, riske girmek istemiyorum.
Ceux auxquels je pensais jouent pour Darwin.
Dediklerim, Darwin için oynuyor.
Vous devez kidnapper 2 joueurs de Darwin.
Darwin'in takımından 2 oyuncu kaçırmalıyım.
Je dois kidnapper 2 joueurs de l'équipe de Darwin.
Darwin'in takımından iki oyuncu kaçırmalıyım.
Un instant! Ce sont les combinaisons de Darwin!
Bir saniye!
4ss 00 : 39 : 27,570 - - 00 : 39 : 30,030 Je ne vous donne pas 500 dollars pour ces combinaisons-là!
Bunlar Darwin'in oyun akışı!
Darwin se prépare à marquer un essai et la foule est en délire!
Darwin bir touchdown hazırlıyor, ve seyirci coşmuş durumda!
J'ai connu autrefois une infirmière...
Şey, Darwin'de bir hemşire vardı, ben de...
Avant qu'il prouve que Darwin a raison, je file.
Darwin'in haklılığını kanıtlamadan gitmem gerek.
Poussez un peu Darwin.
Darwin'i biraz dürtükle.
J'ai entendu dire qu'on les avait déjà distribuées... à Port Moresby et Darwin.
Bildiğim kadarıyla Port Moresby ve Darwin'de dağıtılmaya başlanmış bile.
Donc Bushnell, à Darwin.
Öyleyse, Darwin'deki Bushnell üssüne gitmeniz gerekiyor.
Ça leur demandera des efforts mais ils doivent se rappeler que notre objectif est Cébu puis Darwin.
Bunun biraz ruhsal uyum gerektirdiğini biliyorum. Ama bu denizaltıdaki herkesin, tek amacımızın Cebu'ya oradan da Darwin'e gitmek olduğunu bilmesini istiyorum.
C'est peut-être l'oncle de Darwin, mais sûrement pas le vôtre, ni le mien.
Evet, bu Darwin'in amcası olabilir, ama kesinlikle sizin ya da benim amcam değil.
Tolstoï, Darwin, Jefferson et Lincoln avaient les mêmes doutes que moi.
Ama Tolstoy, Darwin, Jefferson, Lincoln... Onların da aynı şüpheleri vardı.
Durant ce cours de sciences naturelles, nous continuerons notre discussion sur la théorie de Darwin concernant l'origine de l'homme.
Bugünkü bilim dersimizde Darwin'in "İnsan'ın Temelleri" hakkındaki teorisini tartışmaya devam edeceğiz.
Comme je vous l'ai dit, Darwin nous apprend que l'homme descend d'espèces animales inférieures : des premiers protozoaires frétillant dans la mer à l'homme, en passant par le singe.
Dün de belirttiğim gibi Darwin'in teorisi, insanın alt düzey hayvan cinslerinden geldiğini, denizde döllenen ilk yumurtaların maymuna, sonunda da insana evrimleştiğini bize söyler.
Mais ce que Darwin essayait de nous dire à sa manière...
Bay Charles Darwin'in söylemeye çalıştığı şey- -
A BAS DARWIN
KAHROLSUN DARWİN
JOUR DU JUGEMENT DERNIER POUR DARWIN
DARWİN İÇİN HÜKÜM GÜNÜ
Dites-moi, tandis que votre femme s'occupait de la religion, avez-vous entendu parlé d'un certain Charles Darwin?
Söyler misiniz, Bay Sillers, karınız aileniz için dini gözetirken Charles Darwin denilen birinden bahsedildiğini duydunuz mu hiç?
Dites-moi, selon ce que vous savez, pensez-vous que c'est le genre d'homme qu'on invite au repas dominical?
Peki, söyler misiniz..... duyduklarınız ışığında bu Darwin, pazar akşam yemeğine çağıracağınız türde bir insan mıdır sizce?
Ou bien qu'on en place une aussi grande, avec d'aussi grosses lettres, disant : "Lisez votre Darwin."
Ya da yanına aynı büyüklükteki harflerle yazılmış "Darwin'i okuyun" pankartının yerleştirilmesini istiyorum.
Théorie de l'évolution et de la descendance de l'homme par Charles Darwin?
Charles Darwin'in İnsanın Türeyişi ve Evrim Teorisi.
J'essaie de prouver que Howard, le colonel Brady ou Charles Darwin, comme toute personne assise ici, vous y compris, a le droit de penser.
Howard'ın, Albay Brady'nin, Charles Darwin'in ya da bu salonda oturan herkesin, hatta sizin de efendim düşünme hakkı olduğunu kabul ettirmeye çalışıyorum.
Henry, réveillez-vous! Darwin avait tort.
Ah, Henry, neden uyanmıyorsun Darwin yanılıyordu.
Votre Honneur, la Cour a éliminé toute preuve quant à la connaissance scientifique ou la théorie de Darwin.
Sayın yargıç, mahkeme Darwin teorisi ve bilimsel verilerle ilgili tüm şahitlikleri reddetmişti.
Comment pouvez-vous être certain que l'ensemble du savoir scientifique, systématisé dans les écrits de Charles Darwin, soit inconciliable avec le livre de la Genèse?
Darwin'in yazılarında sistematize edilen bilimsel bilgilerin, yaradılış kitabıyla çatıştığından nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?
à la page 10 de L'origine des espèces, Darwin déclare...
Türlerin kökeninin 10. sayfasında Darwin'in saptamasına göre- -
Retireriez-vous Copernic des livres de classe au même titre que Darwin?
Sınıfta Charles Darwin ile birlikte Kopernik'i de yasaklar mısınız?
Darwin nous a conduit au sommet d'une colline sur laquelle nous avons pu apercevoir d'où nous venons.
Darwin geldiğimiz yolu görüp, hatırlayabileceğimiz bir tepeye çıkardı bizi.
Comment savez-vous que Dieu n'a pas parlé à Darwin?
Tanrının Charles Darwin ile konuşmadığını nerden biliyorsunuz?
Imaginons que M. Cates ait assez d'influence et de voix pour imposer à cet Etat une loi stipulant que seul Darwin serait enseigné à l'école?
Bay Cates'in okullarda yalnızca Darwin'in öğretilmesini isteyen bir kanunu parlamentoya dayatacak etkisi ve güçlü bir sesi olduğunu mu sanıyorsun?
Supposez qu'un être humain plus modeste, un Cates ou un Darwin, ait l'audace de penser que Dieu Lui murmure sa parole et qu'une pensée "non bradyienne" puisse être sainte.
Tanrı benim gücümdür. Sıradan bir insanın, diyelim ki bir Cates veya bir Darwin'in, Tanrının kendilerine fısıldayabileceğini, Brady'nin aksini düşünmenin de kutsal olabileceğini düşünecek cesaretleri olduğunu varsayalım.
Avant Darwin, l'homme se prenait pour une espèce à part, différente du monde animal.
Charles Darwin'den önce insanoğlu kendisinin hayvanlar aleminden farklı ve ayrı bir tür olduğuna inanırdı.
- Même Darwin peinerait à la déchiffrer.
- Onu Darwin bile çözemezdi.
Vous vous souvenez de Darwin :
Darwin'in evrim yasasını hatırlıyor musunuz?
- Au fond des choses... ce que fit Darwin avec sa théorie de l'évoution... je le ferai avec ma théorie des humanoïdes.
- Dibe, tabii ki. Darwin'in evrim kuramını humanoid kuramıma uygulayacağım.
Un était Charles Darwin, qui a vécu dans cette maison, dans le village de Downe dans le Kent.
Bunlardan biri Charles Darwin'di. Kent şehrinin Downe köyünde büyümüştü.
Charles Darwin dans le début des années 20 quand l'amirauté était sur le point d'envoyer un bateau d ´ exploration pour tracer la côte de l'Amérique du sud, appelée le Beagle.
Güney Amerika sahillerini haritalamak amacıyla,... Beagle adlı bir gözlem gemisi gönderileceği sırada,... Charles Darwin 20'li yaşlarının başındaydı.
Ce qui le rend plus jeune de 14 ans que Darwin.
Yani Darwin'den 14 yaş küçüktü.
Comme Darwin, Wallace a été frappé par la différence entre les espèces voisines.
Darwin gibi Wallace da yakın türler arasındaki farklılıklardan etkilendi,
et, comme Darwin, il a commencé à se demander comment elles étaient venues à se développer si différemment.
Ve Darwin gibi bu kadar farklı gelişimlerin, nasıl olabildiğini merak ediyordu.
La sympathie est différente des sentiments que les Indiens d ´ Amérique du Sud ont réveillés en Charles Darwin.
Bu hislerim Charles Darwin'in, Güney Amerika yerlileri için hissettiklerinden farklı.
Quand Darwin a rencontré les indigènes de Tierra del Fuego, il a été horrifié.
Darwin, Tierra del Fuego yerlileriyle ilk karşılaşmasında irkilmişti.
Aucun doute le climat féroce a eu une influence sur la coutume des Fuegians, mais des photographies du 19ème siecle prouvent qu'ils ne paraissent pas aussi bestiaux qu'ils ont semblé à Darwin.
Şüphesiz ki acımasız iklimin, Fuegianların gelenekleri üzerinde,... etkisi büyüktü, fakat Darwin'e göründüğü kadar vahşileşmemişlerdi.
Alfred Wallace est retourné des tropiques, comme Darwin l ´ avait fait, convaincus que les espèces relationnées divergent des actions ordinaires et était confondu quant au pourquoi qu ´ elles ont divergé.
Alfred Wallace, tropik bölgelerden Darwin gibi geri döndüğünde,... bağlantılı olan türlerin ortak yapıdan farklılaştığına, ... şaşkınlıklık içinde ikna olmuştu.
Ce que Wallace ne savait pas c ´ était que Darwin avait éte frappé par une explication deux ans après qu'il soit revenu en l'Angleterre.
Wallace'ın bilmediği şey ise, Darwin'in dönüşünden 2 yıl sonra bu durumu açıklamış olmasıydı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]