Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Davos
Davos Çeviri Türkçe
133 parallel translation
Il y a un garçon alsacien, Paul Davos.
Paul Davos adında bir Alsaslı. - Evet, efendim.
- Son nom?
- Paul Davos. - Davos mu?
- Paul Davos.
- Evet. İyi.
- Davos s'occupait du linge?
Pekâlâ, Davos çamaşırlarla ne yapardı? Çamaşırla mı? Hiçbir şey efendim.
- Davos.
Ne olmuş ona?
- Bonjour, Davos.
- Günaydın Davos.
Le colonel Fitzhume habitait là et connaissait Davos.
Albay Fitzhume, bu otelde kalmıştı. Davos'u tanıyordu.
Davos, je ne vous ai pas donné de pourboire quand...
Davos, anlaşılan geçen sefer bahşişini unutmuş -
Davos est mort, c'était un agent allemand.
- Davos öldü, Alman casusuymuş o.
- Mais qui?
- Davos.
- Davos. Comme je cherchais le sucre, les décombres se sont éboulés comme des pommes.
Şeker için tırmandığımda enkaz çökmeye başladı, bilirsiniz, elmalar gibi.
Il aurait quand même pu mourir plus loin.
Herr Davos daha çok işbirliği yapıp çok daha önce ölebilirdi.
Le pourboire attendra la fin de la guerre.
Davos, korkarım o bahşiş savaş sonrasını beklemek zorunda.
Il est bien, ce Davos.
- Bu Davos iyi bir adam.
Davos est mort, et vous jouez aux énigmes!
Ölmesi gereken adam altımızda ve sen bilmece gibi konuşuyorsun.
Vous voilà, Davos!
Evet Davos.
Merci, Davos.
Teşekkür ederim Davos.
Venez là.
- Buraya gel Davos.
On a pris toutes les dispositions.
Davos, senin için bütün ayarlamalar yapıldı.
S'il vous plaît, Davos, à l'hôtel : pas de photos de la veuve Windsor ni d'aucun des siens.
Lütfen Davos, Shepheard's Oteli'nde Kraliçe Victoria'nın veya yavruların resmi olmasın.
Dites-moi, Davos, à notre arrivée, vous aviez été enfoui à la cave.
Söyler misin Davos. Buraya geldiğimizde anladığım kadarıyla kilerde enkaz altında kalmışsın.
C'est bien cela?
- Doğru mu Davos?
Dans cette cave?
- Bu kilerde mi Davos?
Et vous vous êtes dégagé?
- Ve kazarak mı kurtuldun Davos?
Vous en êtes sûr?
- Emin misin Davos?
Vous êtes sûr de ne pas être mort?
Ölmediğinden emin misin Davos?
Par malheur, il a trouvé feu M. Davos.
Maalesef merhum Bay Davos'la karşılaştı.
M. Davos, la moto vous attend.
Herr Davos, motosiklet bekliyor.
Vous collaborez depuis le début, je le sais.
Yıllarca onlar için çalıştığını biliyorum Davos.
Fichez le camp!
Git buradan Davos. Git buradan!
Qu'y a-t-il? Dehors!
- Ne oldu Davos?
Ce sera tout.
Yok Davos.
C'est ça, bonne chance, Davos!
Evet, iyi şanslar Davos.
Demain matin, vous apporterez la preuve que c'était Davos.
Yarın sabah başlamadan önce, Davos'un yaptığının kanıtını göster, tamam mı?
- On dit que leur leader, un homme nommé Davos, est un grand voyant.
Onların liderleri Davos'un büyük bir kâhin olduğundan bahsedilir.
Vous me dites que Davos savait que nous allions venir?
Yani, bana Davos'un bizim geleceğimizi bildiğini mi söylüyorsun?
- Davos savait qu'on venait.
- Davos bizim geleceğimizi bildi.
Peut-être que Davos ne peut voir qu'un futur probable.
Belkide Davos'un gördüğü sadece olası bir gelecektir.
Tout ce que Davos a vu s'est réalisé.
Davos'un gördüğü herşey gerçekleşti.
Je m'appelle Davos.
Adım Davos. Alsaslıyım.
Paul Davos...
Demek Paul Davos sensin.
- Qui?
- Davos'u.
- C'est à propos du linge.
Davos neresinde müdahil oluyordu?
Que faisait Davos?
- Çamaşırı ben hallederdim.
Davos, les boissons.
- İçkiler Davos. - Tamam efendim.
Merci, Davos.
- Teşekkür ederim Davos.
Ce sera tout, Davos.
- Bu kadar Davos.
Venez là.
Buraya gel Davos.
Qu'y a-t-il?
Ne oldu Davos?
- Davos.
- Davos.
J'ai raté une semaine avec la mononucléose attrapée à Davos.
Seni anlıyorum.