Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Debra
Debra Çeviri Türkçe
1,735 parallel translation
Debra, je ne sais pas quoi te dire, mais si tu veux m'appeler... Quant à toi...
Ne diyeceğimi bilemiyorum ama Deb, eğer konuşmak istersen...
Allez, viens, Spencer.
Harika. Spencer, Ray ve Debra'ya hoşça kal der misin?
Tu peux dire au revoir à Ray et à Debra? Au revoir à Ray et à Debra.
- Hoşça kal Ray ve Debra.
Debra me prend pour un pauvre mec parce que je le supporte pas.
Ona katlanamadığım için Debra bana kızıyor da.
- Tu as écrit sur leur frigo?
Ray ve Debra'nın buzdolabına bir şey mi yazdın? - Hayır.
C'est bien vrai.
- Çok haklısın Debra.
Mais oui, Debra, vos garçons sont adorables.
Gerçekten Debra. Oğlanlar harika.
Ne le dis pas à Debra.
Debra'ya gösterme.
Qu'y a-t-il, Debra?
Ne oldu, Debra?
Je sais ce que tu ressens, Debra.
İşte böyledir o ; sadece belirli kişiler onun sevgi alanına girebilir. Ne hissettiğini biliyorum, Deb.
Alors tu as parlé à Debra.
- Evet. Galiba Debra ile konuşmuşsun.
Tu es en train de me dire que Debra voudrait vraiment m'appeler "maman"?
- Anne demeyi gerçekten istiyor mu?
Peut-être que Debra est le genre de personne qui met du temps à se rapprocher.
Belki de Debra'nın birine ısınması için zaman gerekiyordur, o kadar.
Tu as raison. Debra est allée te voir parce qu'elle aime que j'appelle sa mère "maman".
Haklıydın, Debra annesine anne dememden hoşlandığı için sana geldi.
"Pauvre homme en fer blanc." - Debra...
Sonra herkes "Zavallı Teneke Adam." deyip durdu.
- Je viens juste chercher à boire.
- Debra... İçecek bir şey alıp yolunuzdan çekileceğim.
Ensuite, je vous fiche la paix. Non Debra, attends.
Hayır Debra, dur, dur...
Debra, je suis désolée.
Debra, üzgünüm.
Marie... Debra...
- Marie.
Comment je suis censé appeler la mère de Debra?
Debra'nın annesine ne demeliyim?
Je suis désolée, je ne peux pas l'expliquer, mais entendre Debra t'appeler "maman" m'est très difficile.
Üzgünüm, bunu açıklayamam ama Debra öyle deyince bu bana doğru gelmedi.
Je vous donne la laverie des Rosiers, c'est là où Debra et Ally pourront s'installer sur le trottoir
Size kuru temizlemecinin önünü veriyorum. Debra ve Ally tezgahlarını oraya kurup...
- Mais ça ne sera peut-être pas Debra.
- Debra olamayabilir.
Debra n'a pas voulu que je m'occupe des pré-commandes d'Ally.
Debra, Ally'nin kurabiye kağıdını, işe götürmeme izin vermedi.
Je contrôle la situation, Debra.
Herşey kontrolüm altında, Deb.
Ouah, Debra, quel repas...
- Debra, yemek çok güzeldi.
Bien, Ray et Debra, vous êtes mariés depuis combien de temps?
Ray ve Debra ne zamandır evlisiniz?
Bien, Debra, vous voulez commencer?
O zaman Debra sen başla.
Continuez, Debra.
- Devam et Debra.
Mais je dois vous dire qu'il ne s'agit pas seulement du golf.
- Ama golftan fazlası da var. Debra adeta bir evliya.
Debra est une vraie sainte. Vous ne pouvez pas savoir ce qu'elle doit supporter.
Katlanmak zorunda olduğu şeylere inanmazsınız.
Personnellement, je pense qu'il est grand temps de faire intervenir quelqu'un d'extérieur pour lui faire voir qu'il a vraiment la belle vie.
Gerçekten Debra, bence tarafsız birine gitmeniz iyi olmuş. Ağzının payını verseydin, çoktan hak etti.
S'il te plaît, Debra.
- Lütfen Debra.
Écoute, Bernie et Linda sont venus nous voir, ils ont dit qu'ils étaient allés voir un psy, et elle s'est mis dans la tête qu'on devrait le faire, alors qu'on n'en a pas besoin.
Bernie'yle Linda gelip danışmana gittiklerini söylediler. Linda bunu Debra'nın aklına soktu ama ihtiyacımız yok. Zavallı Raymond.
Debra, est-ce que tu as voulu aller voir un psy à cause de Bernie et Linda?
Debra, danışmana Bernie ve Linda yüzünden mi gitmek istedin? Tabii ki hayır.
Et toi, Raymond, tu devrais le savoir mieux que personne, pour que la maison soit propre, Debra a besoin d'aide.
Raymond, en iyi senin bilmen gerekir evinizin temiz görünmesi için, Debra'nın yardıma ihtiyacı vardır.
Debra, tu dois toujours te rappeler que Raymond travaille très dur, et qu'il a parfois besoin de se détendre.
Debra, sen de unutma ki Raymond çok çalışıyor. Bazen rahatlamaya ihtiyacı var.
Debra, tu pourrais appeler Pamela pour voir si elle est disponible tout de suite?
Debra, Pamela'yı arayıp sorar mısın, şu anda bir boşluğu var mıymış.
On en a parlé avec Debra.
Debra'yla konuşup hallettik.
Nous n'avions jamais autant de travail. Tu vois, Debra?
Gördün mü Debra, onlar da şikâyetçiymiş.
Ces livres n'ont pas bougé depuis que tu les as rapportés.
Eve getirdiğinden beri o kitaplar yerinden kımıldamadı. Okuyacağım Debra.
Je vais m'en occuper, Debra. C'est que, à l'instant je m'occupe des invités.
Ama şu anda misafirimizi eğlendiriyorum.
Tu as perdu tout le week-end.
Bütün hafta sonunu boşa geçirdin. - Haklısın Debra.
Tu as raison, Debra.
Özür dilerim. - Yapma.
Il est déjà 10h30 et bien sûr, Debra ne veut jamais m'aider.
Tabii Debra hiç yardım etmek istemiyor.
Il le faut, Debra.
Mecburum Debra.
T'en mêle pas. On discute. Je t'en prie, Deb, allons!
Lütfen Debra, konuşuyoruz.
Ah oui? Alors, demande à Debra. Je n'en ai plus besoin, Marie.
Öyleyse Debra'ya sor.
Elle est à toi, Debra.
- Buyur, Deb.
Ray, que pensez-vous de ce que Debra vient d'exprimer?
Ray, Debra'nın anlattıkları hakkında neler düşünüyorsun?
Et comment va Debra?
Debra nasıl?