English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Dej

Dej Çeviri Türkçe

1,618 parallel translation
Les filles, le petit dej'est servi!
Kızlar kahvaltı!
Tu feras la vaisselle pendant un mois. Et tu me sers mon petit-dej tous les week-ends.
Bir ay boyunca tüm bulaşıkları sen yıkayacaksın, ve her haftasonu bana kahvaltı hazırlayacaksın.
Maintenant, qui est prêt pour un petit dej?
Şimdi, kim kahvaltı için hazır?
Mange ton petit dej.
Yemeğini ye.
Il ne prenait de décision pour rien, pas même pour le petit déj'.
Hiçbir şeyde karar verme yetisi yok, kahvaltı konusunda bile.
C'est un excellent exercice, et vous savez, nous pouvons prendre un petit déj ou quelque chose par la suite.
Hem egzersiz olur hem de sonrasında bir kahvaltı falan yaparız.
On t'invite au petit déj.
Seni kahvaltıya davet edecektim.
- Merci pour le petit-déj.
- Ve kahvaltı için çok teşekkürler.
Oui, j'ai tellement mangé au petit-déj, que je ne pourrai pas dîner ce soir.
Kahvaltıda o kadar çok yiyorum ki, akşam yemeğini yiyebileceğimi sanmıyorum.
Vous avez manqué le petit-déj'.
Kahvaltıda yoktun.
Je le mangerais au petit déj'.
Kahvaltıda görüşeceğiz.
Elle a laissé le petit-déj'à la porte.
Girişe kahvaltımızı bırakmış.
J'ai été privé de céréales, au p tit-déj.
Mısır gevreğine koyacak bir damla süt bile bırakmamıştın.
Je reviens de suite avec votre petit déj!
Kızlar birazdan kahvaltılarınızla birlikte geri döneceğim.
La prochaine fois, on devrait prendre le petit-déj au Planet.
Bir dahakine kahvaltıya Planet'e gitmeliyiz.
P'tit déj'!
Kahvaltı!
Alors, ce petit-déj de champion?
Sultanlara layık kahvaltın nasıl?
Si tu veux un petit déj', descends.
Eğer kahvaltı istersen, aşağı gel.
Et ce matin, j'ai pris le petit-déj'avec M. Chocapic.
Ben de bu gün kahvaltımı kont dracula'yla yaptım!
- Merci pour le petit déj.
- Kahvaltı ısmarlaman çok hoştu.
- Le petit-déj des champions.
- Şampiyonların kahvaltı seçimi.
Si vous restez encore, je vais vous servir le petit-déj.
Biraz daha oturacak olursanız kahvaltı menünüzü getireceğim.
À ton avis, je préfère être ici avec toi ou chez moi, à préparer le petit-déj?
Sabahın bu saatinde, evde aileme kahvaltı hazırlamak varken seninle burada olmak hoşuma mı gidiyor sanıyorsun?
Il y en a aux pommes-noix-cannelle, citron-graines de pavot, pommes-épices et choco-pépites de chocolat, ce qui ressemble plus à un gâteau qu'à un muffin, mais si le terme muffin permet d'en manger au petit-déj',
Tarçınlı elmalı cevizli, limonlu haşhaş tohumlu ve duble damla çikolatalı var. Aslında kekten çok pasta oldu. Ama onlara kek deyince sabah yenebilir oluyorlar.
J'ai apporté le petit-déj'.
Sana kahvaltı hazırladım.
En fait je me disais, Tu as eu le dîner hier soir, peut-être je peux m'essayer au petit déj'.
Düşündüm de, dün akşam yemeğinden sonra kahvaltı da ederiz dedim.
Une tarte aux pommes au petit-déj?
Kahvaltıda elmalı turta mı yiyorsun?
C'est un deuxième petit déj ou un déjeuner en avance?
Bu bir ikinci kahvaltı mı yoksa erken bir yemek mi?
Ouais, mais à partir de maintenant, je mange tout mon petit-déj. type-coureur.
Evet, ama şu andan itibaren, bütün kahvaltılarımı koşucu-stili yiyeceğim.
" Si tu as mangé un peu de ce petit-déj, tu m'en dois une.
Hazırladıklarımı yediysen bana bir iyilik borçlusun.
Bon, d'après ma compréhension du droit contractuel, le fait que je mange le p tit-déj ne m'oblige en rien à faire...
Sözleşme yönetmeliğine göre hazırlanan kahvaltıyı yemem herhangi bir yükümlülük...
Je t'ai préparé un petit-déj'spécial anniversaire au lit.
Sana yatakta özel doğum günü kahvaltısı hazırladım.
Si tu ne retournes pas au lit, ce sera un petit-déj'anniversaire au bureau, ce qui ne se fait pas.
Yatağa dönmezsen bu masada özel doğum günü kahvaltısı olacak ve ben böyle bir şey hiç duymadım.
tu parles maintenant ou tu rumines devant ces images jusqu'à demain quand ton avocat viendra pour le petit-déj'.
Paşa gönlün bilir.
- T'as pas pris de petit-déj'.
- Kahvaltı etmedin.
Y a quoi au petit-dej?
Kahvaltıda ne var?
Ensuite, on prendra le café chez toi, et le petit-déj au matin.
Sonra da senin evinde kahve içerim ve sabah da kahvaltı için kalırım.
- Non. Mais tu me prépareras le petit déj. Je dois travailler.
Ama bana kahvaltı hazırlayacaksın, sonra da işe gitmem gerekiyor.
Une au petit déj', et une au déjeuner, et avant de s'en rendre compte, on est sur son toit en train de chier dans la cheminée.
Bir kere kahvaltıda, bir kere öğle yemeğinde, ve onu hissetmeden önce, çatınıza çıkıp bacanızdan boşaltacaksınız.
J'ai pris ça, au petit-déj.
Kahvaltıda sosis yiyordum.
- Je vais nous chercher un petit déj'.
- Kahvaltı getireceğim.
Prends-toi un petit déj'.
Git kahvaltını yap.
Prenez votre petit-déj.
Kahvaltınızı bitirin.
Oh, et plein de petits pains gelés de Tante Jemima au p tit déj'.
ve çok miktarda Jemima Teyzenin Dondurulmuş Sosisleri, sabahları da bisküvi.
Tu prends quoi pour le petit-déj?
Kahvaltıda ne istersin?
Si vous cassez le mur de la cuisine, ça vous fera un super coin petit-déj'.
Eğer mutfak duvarını yıkarsan şahane bir kahvaltı köşen olur.
J'espère qu'Yvette vous a fait un bon petit-déj.
Umarım Yvette sana güzel kahvaltı hazırlamıştır.
Fallait prendre plus petit. - Petit déj'?
Daha küçük bir vücut bul, kahrolası zengin!
Tu veux ton petit déj?
Kahvaltı yapar mısın?
Derrière, il y a un bon pour un petit-déj gratuit... à l'achat d'un autre petit-déj.
Arkasında, bir krepli kahvaltının yanında bedava krepli kahvaltı kuponu var.
Tu veux dire qu'on peut même pas sortir prendre le petit déj?
Yani kahvaltı için bile dışarı çıkamaz mıyız?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]