Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Diddle
Diddle Çeviri Türkçe
48 parallel translation
Et si tu me présentais ce M. O'Diddle maintenant?
Beni şimdi hemen onun yanına götürsene.
" Tâches de rousseur sur le nez, diddle diddle dee, un jour une fille arriva en ville, diddle diddle dee, elle valait le coup d'oeil.
Burnunda çiller Geldi bir kız at üstünde Bir gün kasabaya
Mais attends sa demande. Leonard Callahan ou "Diddle", comme il était connu par ses proches...
Leonard Callahan ya da'Diddle'ki yakınları ona öyle seslenirdi.
- Diddle? - On avait tous des surnoms.
- Hepimizin lakabı vardır, Shawn.
Mais nous savons... que Diddle est mieux où il est, maintenant.
Ama biliyoruz ki... Diddle şimdi daha iyi bir yerde. Diddle şimdi daha iyi bir yerde.
Diddle était le coeur et l'âme du groupe.
Diddle, grubumuzun kalbi ve ruhuydu.
Diddle est pas mort dans un accident de vélo.
Diddle'ın bir bisiklet kazasında öldüğüne inanmıyoruz.
- Bien. Car Diddle ne mérite pas de partir comme ça.
Çünkü Diddle bu şekilde ayrılmayı hak etmiyor.
Ça a commencé quand on a eu cet e-mail bizarre de Diddle, le jour de sa mort.
Her şey Diddle'in öldüğü gün.. ... ondan aldığımız bu e-posta ile başladı.
Notre relation était en béton.
Diddle ila aramızdan su sızmaz.
C'est l'occasion de réaliser le rêve de Diddle.
Elinize Diddle'in isteğini gerçekleştirme fırsatı geçti.
- Diddle bossait pour Cybervault.
- Diddle Cybervault için çalışıyordu. - Biliyorum.
- Je sais. - Diddle bossait pour Cybervault.
- Diddle Cybervault için çalışıyordu.
Diddle est peut-être tombé sur des infos secrètes que quelqu'un essayait de leur prendre.
Ellerindeki gizli belgelere ulaşmaya çalışan birilerine tökezlemiş olabileceğine inanıyoruz.
On doit revenir sur les derniers pas de Diddle.
Diddle'nin son yaptıklarının izini takip ederek kaynağını bulmalıyız.
Sa mort est estimée juste après l'envoi de l'e-mail.
Diddle'nin ölüm saati, o e-postayı gönderdikten hemen sonra.
On aide les familles à collecter ses affaires, donc on y a accès.
Ailesine, Diddle'nin eşyalarını toplamasına yardım ederek eve rahatça girip çıkabiliyoruz.
- Je peux avoir celui de Diddle?
- Onlardan birini alabilir miyim, dersin?
Je sens que du matériel informatique de Diddle a été volé et il y a plus que des retrouvailles.
Diddle'nin bir kaç bilgisayar parçasının çalındığını ve burada gözle görünenden daha başka bir şeyler döndüğünü hissediyorum.
- Fais-le pour Diddle.
- Diddle için yap.
Quelqu'un aurait pu maquiller la mort de Diddle en accident.
Birileri Diddle'nin gerçek ölüm şeklini gizlemek için vur kaç kazası yapmış olabilir dedi.
Pauvre Diddle.
Zavallı Diddle.
Rien ne prouve qu'ils l'ont torturé.
Onların Diddle'e işkence ettiklerini falan bilmiyorsun.
Ceux qui l'ont tué doivent savoir que Diddle vous a envoyé le fichier.
Onlar her kim iseler, büyük ihtimalle Diddle'nin üçünüze e-posta gönderdiğini biliyorlardır.
On trouvera un endroit avec des gens aussi futés que Diddle, comme un labo de chimie...
Öyleyse biz de Diddle gibi zekilerin bulunduğu bir yer buluruz. Kimya laboratuarı ya da...
Voilà le bureau de Diddle.
Kanka, Diddle'nin masası.
Diddle avait un côté obsédé.
Görünüşe bakılırsa Diddle sapkın biriymiş.
Diddle était un saint.
Diddle bir melekti, Shawn.
On vérifie quelques adresses qui sont psychiquement reliées à Diddle.
Pişik olarak, arkadaşınız Diddle'la ilişkili birkaç adresi kontrol ediyoruz.
Je savais que t'allais utiliser Diddle pour essayer de séduire cette fille.
O kısa etekliyle oynaşmak için Diddle'nin ölümünü kullanıyorsun, değil mi?
- Diddle était ici le soir de sa mort. - Ça craint.
Diddle öldüğü gece buradaymış.
Quoi que Diddle poursuivait, le deuxième entrepôt de la liste est sûrement le suivant, donc... on oublie toute prudence, on s'habille en ninjas américains, et on va voir.
Diddle neyin peşindeyse büyük ihtimalle listedeki ikinci depoya giderdi. Bunun neticesinde, tedbiri elden bırakıp Amerikan Ninjaları gibi giyinip gidip kontrol edelim.
Comment Diddle s'est-il retrouvé là-dedans?
Diddle nasıl oldu da kendini bu işlere karıştırdı?
À quoi ça rime, et dans quoi Diddle s'est fourré?
Bu olanlar da neyin nesi, Diddle bu işlere nasıl bulaşmış?
Il bossait pour Cybervault.
Diddle Cybervault için çalışıyordu.
Diddle a découvert une faille dans le code de son entreprise...
Diddle şirkette yanlış bir şeyler döndüğünü keşfetti.
Rien ne serait arrivé si on avait reformé le groupe comme Diddle le voulait.
Bunların hiçbiri olmazdı. Eğer grup hiç dağılmasaydı tıpkı Diddle'nin her zaman istediği gibi.
It s so hard to say goodbye... Diddle nous a donné la solution.
'Hoşça kal demek çok zor.'Diddle bize lazım olan her şeyi vermiş.
Diddle a tout filmé sur sa caméra.
Diddle hepsini kameraya aldı.
Faites-le pour Diddle.
Diddle için yap.
Chantant, diddle-dee, doddle-do, doodle-dum!
# Söylüyorlar... #
Hey, diddle diddle, la reine au milieu.
Hey, kandırmaca, Kraliçe tam ortada.
♪ Diddle, deedle, didie ♪
# Lay lay lay lom #
Je les ai trouvés dans la main de Carrie. Elle est aussi morte.
"Diddle diddle dumpling oğlum John." Sonra Annabel diyor ki :
on a tous été greffés. Mais pourquoi veut-il nous tuer?
"Diddle didle dumpling, oğlum John" diyoruz.
Diddle est mieux où il est, maintenant. - Je peux avoir un amen?
- Bir'amin'alabilir miyim?
Ça doit être Diddle.
Diddle içinde olmalı.
Bonsoir.
"Diddle Diddle Dumpling" yatağına pantolonlarıyla ve ayakkabısının tekiyle giren küçük çocukla alakalı bir tekerlemedir.