Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Dime
Dime Çeviri Türkçe
104 parallel translation
C'est toi qui as changé la bobine de pellicule à Chinatown?
"Sen değiştirdin dime bu filmi ChinaTown'da?"
Et après, le Five Dime de Village.
Sonra Village Five Dime'a git. - Yedi parça.
Des Irlandais de malheur, qui font pour un Nickel Ce qu'un nègre fait pour un Dime Et ce qu'un blanc fait pour 1 / 4 de dollar.
İrlandalılar, beyaz adamın çeyrek dolara zencilerin on sente yaptığı işi beş sente yaparlar.
J'ai pas autant de fric. Pour 10 dollars.
Bu kadar param bile yok. l just need a dime.
Je cherche un D dime de 1916.
1916 D damgalı 10 sent almak istiyorum.
Vous voulez toujours le D dime?
O damgalıyla takas etmek istersen, senindir.
Le directeur dit que Mr Bag est sorti, et que Dime ne voudrait pas me parler, même s'il était là, à moins que Bone ne le supplie.
Menajer Bay Bag'in şehir dışında olduğunu söyledi Ve Dime benimle konuşmaz Burada olsa bile, Bone yalvarmaya istekli olmadıkça
Ici Dime Bag.
Ben Dime Bag.
Dime Bag.
Dime Bag.
"Yo, Dime Bag, mec, c'est ma fille."
"Hey, Dime Bag, adamım bu benim kızım."
C'est Dime Bag.
Bu Dime Bag.
Dime porque te has marchado con el
Söyle bana onu neden terkettin
Il m'avait fait promettre de te le taire...
- Sana dime didi... - Niçün ki?
How come I can t get a dime? Je parlerais à Saul.
Saul'la konuşurum.
Dime ou prevent?
Dalar mısın yoksa engeller misin?
- Dime? - Non.
- Dalarım?
C'est votre dime.
Merhaba?
Des cristaux de crack.
Dime Sokak 20.
! Salut Dime.
Evet, selam hayatım.
Je n'ai pas cessé de sourire. Vous faisiez la grimace.
Bakın bu "dime"
- Merci Monsieur. - Mais, dis-moi, Dime? - Dime.
Söyle bakalım Dime, adın Dime'ydi değil mi?
Qui...?
- Dime.
Il s'est mis à porter cette arme... à se pavaner comme un... misérable coq de basse-cour.
Aldı, bu silahla giymeye etrafında biraz gibi fiyakalı... dime-roman ahmak.
Sublime. Rime. Dîme...
Atayım, tayım, sayım, ayım...
Malheur à vous, Scribes et Pharisiens qui payez la dîme de la menthe, du fenouil et du cumin et qui négligez les points les plus graves :
Vay halinize din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Siz nanenin, anasonun ve kimyonun ondalığını ödersiniz de,.. ... Kutsal Yasa'nın daha önemli yanlarını,..
éarfois, avec la queue d'un cochon de la dîme, elle s'en vient... chatouiller le nez d'un ecclésiastique.
Bazen de bir domuzun kuyruğunda gelir. burnunu gıdıklayıverir uyuyan bir papazın. Papazsa yeni bir adak aldığını sanır.
- Que la dîme soit bénie.
Tanrı "Onda biri" korusun.
Cela semble paradoxal, mais... depuis l'apparition de la bête... trois fois plus de gens vont à l'église et la dîme s'est accrue.
Gerçekten mantıksız görünebilir ama canavar geldiğinden beri kilisede cemaat 3 kat arttı! Bağış miktarı arttı.
Pendant les douze ans que j'ai passés ici... je n'ai fait que remplir ma panse... tremper ma trique... et extorquer à des paysans affamés, la dîme!
Burada yaşadığım 1 2 yıl boyunca karnımı tıka basa doyurmaktan fitilimi ateşlemekten ve aç köylülerden zorla vergi almaktan başka şey yapmadım.
Je suis ici chez moi, je paye la dîme, alors disparaissez!
Burası benim evim. Öşürümü veriyorum. O yüzden şimdi çık dışarı.
Pardon, les gars : La dîme.
Af edersiniz çocuklar.
Je paie ma dîme.
Kilise vergimi öderim.
Nous n'avons jamais payé notre dîme
Dinsel ödevlerimizi yerine getirmedik.
Requiert-elle vœu de chasteté, dîme et rachat par la flagellation et le cilice?
Dini öğreti, bekaret, zekat ve kefaret yeminini bozduğunuzda kendini kırbaçlama ve dikenli kemer cezalarını ön görüyor mu?
Ce bovin est confisqué! C'est la dîme!
OI sığıru alurün!
Pas le bovin! C'est une honte, pas la dîme.
Vergü değül ayuptur.
Il la demande à Eshréf Soliman Khan et lui à son tour, nous demande sa dîme.
Tatar Eşrefoğlundan, Eşerefoğlu da bizden ister.
Tu n'es pas richard à ce que je vois. La dîme est moindre, tu comprends? .
Fukarasın, vergüsü daha azdur anladın mı?
Je ne suis qu'un Nomade, je marche et donne la dîme...
Men yörük'ün. hep yürüdün. Hem de verirün.
Que donnes-tu en dîme? .
Ne verirsin?
Tu m'as privé de la dîme et des offrandes qui me sont dues.
Bağış ve kiliseye yardım hikâyeleriyle benden para çarptın.
Bien, en prenant en compte la taille nécessaire pour un véhicule afin de transporter tant de poids et la dîme...
Taşıdığı şeyi göz önüne alırsak, büyük ve ağır hareket eden bir araç olmalı.
- La dîme.
- Katletmek
Payer la dîme.
Katledicez.
D.L. Diamond est un escroc, et j'en ai la preuve! Diamond, A.K.A. Daryl "la dîme" Diamond, est recherché pour d'innombrables crimes, de vol à l'étalage à nécrophilie. Mr.
D.L. Diamond bir dolandırıcı, elimde kanıt var!
- Il est allé donner la dîme.
- Klisede mi? - Evet.
Un maraud! Dîme vingt fois amoindrie de votre premier seigneur!
Senin eski efendinin kölesinin tırnağı olamaz!
- Oui.
- Evet, Dime.
C'est votre dîme, M. Incroyable.
Söz sizin Bay Harika.
Considère ceci comme une offrande, ma dîme pour ton Église du Dernier Machin.
Peki, o zaman adı her ne haltsa kilisene bağış olarak sunduğumu kabul et.
Pas d'impôts, pas de dîme.
Vergi yok, ondalık yok.