Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Discretion
Discretion Çeviri Türkçe
1,121 parallel translation
C'est Ia seule facon de nous assurer de discretion.
- Ama gizliliği ancak böyle sağlarız.
Si vous devez aller aux putes, par pitié allez dans un bordel convenable où ils comprennent ce que c'est la discretion.
Fahişelere ihtiyacın varsa düzgün bir geneleve git, tedbirden anlayan bir yere.
"Ce pays a besoin d'un leader qui a de la maturité, un sens de la discretion, " et qui a fait preuve de fiabilité.
"Bu ülkenin olgun, temkinli ve güvenilir bir lidere ihtiyacı var."
Pourquoi? Je suis persuadé qu'elle a toute confiance en votre discretion.
Sağduyuna güvendiğinden eminim.
nous ne pouvons plus laisser la paix de... Néo-Tokyo à votre seul discrétion.
Albay, lütfen sakinleşin ve Neo Tokyo'yu daha fazla sizin... sağduyulu pencelerinize bırakamayacağımızı anlamaya çalışın.
Faites des examens sanguins en toute discrétion.
Kan testleri yap ve bu aramızda kalsın.
Sans aucune infection À utiliser à votre propre discrétion
Enfeksiyondan tamamen arıtılmış, kullanımı takdirinize kalmış biri.
Mais je vous garantis ma discrétion à condition que vous acceptiez mon prix.
- Ama ağzımın sıkılığına güvenebilirsin. - Teşekkür ederim efendim. Tabii bunun bedelini ödemek şartıyla.
N'oublie pas, tout dans la discrétion.
Şimdi hatırla, en az en çoktur.
N'oublie pas, tout dans la discrétion.
Hatırla, daha az daha çoktur.
- Discrétion totale.
- Problem olmasın.
C'est à ma discrétion, pas celle du tribunal.
Bu benim inisiyatifimde.
Dire que j'ai utilisé cette filière compliquée par souci de discrétion
Dikkat adına, onca zahmete girdim.
Vous n'avez pas adopté Ia discrétion pour autant.
Neyse, en azından düşük profilini... korumak için seni ürkütmemiş.
La discrétion était son problème majeur.
Sorun gizlilik olurdu.
Nous n'aurions plus de répit. Puis-je compter sur votre discrétion?
Ağzı sıkılığınıza güvenebilir miyim, Bay Poirot?
Je m'attendais à plus de discrétion de la part d'une télépathe.
Bir telepattan daha ketum olmasını beklerdim.
Dans le cadre des normes klingonnes et en faisant preuve de discrétion.
Klingon ölçütlerini düşünürsek, ketum davranmak şart.
la discrétion.
Gizlilik meselesi.
La discrétion est absolue.
Avukat dedi ki, kesinlikle her şey gizli tutuluyormuş.
Je dois dire que vous avez zéro en discrétion. Nul.
Tedbirli olmak'tan sıfır aldığınızı söyleyeyim.
Je vois, colonel. Pour la discrétion.
Evet, Albay, göze batmamak için.
Pourquoi tant de discrétion?
Niye göze batmaktan çekiniyorsunuz?
Je veux te remercier pour ta discrétion.
Gösterdiğin ketumluk için ise teşekkür etmek isterim.
Pour la discrétion, vous faisiez quoi avec Evelyn? Des comparaisons?
Sağduyudan bahsetmişken, sen ve Evelyn ne yapıyordunuz, fikir alışverişi mi?
M. Scott Blair s'est engagé à le publier avec discrétion.
Bay Scott Blair, Sovyetlerdeki engelleri bildiği için basmayı kabul etmişti.
Agissez en toute discrétion.
Ayrıca soruşturmayı olabildiğince gizli tutmaya çalış!
Il se trouve que les témoignages sont laissés à l'entière discrétion du procureur, et il s'avère que je suis procureur.
Tanıklık edenlerin durumu... savcının takdirine bırakılmıştır.
Nous serons la discrétion même.
Davenheim ve Salmon'daki Bay Davenheim'dan mı bahsediyoruz?
Il est la discrétion même.
Ağzından tek kelime çıkmaz.
Je crois en la discrétion, Coop. Je serai bref.
Gizliliğe yararına inanırım Coop.
Discrétion, hein?
- Gizli tut, ha?
Vous pouvez faire confiance en la discrétion de mon ami, le Docteur Watson.
Ağzı sıkılığına güvenebilirsiniz, arkadaşım ve meslektaşım, Dr. Watson. Lütfen oturun.
Vous pouvez compter sur notre discrétion.
Bizim sağduyumuza güvenebilrsiniz.
Nul besoin de préciser, Gloria, la discrétion que nous demande le Père sur la question
Söylemeye gerek yok gerçi ama babamız bunun için ketum olmamızı öneriyor.
Je sais que je peux compter sur votre discrétion totale.
Sanırım hepiniz takdir... Oh, Nick.
Faites ce que vous voulez d'eux... discrétion assurée!
Onlarla istediğinizi yapabilirsiniz hiç bir hesap sorulmayacak!
- Qu'est-ce qui m'assure de votre discrétion?
Sessiz kalacağına nasıI güvenebilirim?
"de tous les étrangers hors de Chine. " Il incombe à l'ensemble du corps diplomatique occidental "de se conduire avec la plus grande discrétion."
Bu yüzden Batılı diplomatik personelin fazla göze batmaması zorunludur. "
discrétion avec les petits.
Etrafı biraz kolaçan edeceğiz.
Ils recherchent une école particulière et ils exigent une grande discrétion.
- İnsanlar belli okulları soruyorlar. - Modern, Impressionist mesela. - Müzelerin haberi olsun istemiyorlar.
On n'y entre pas avec légèreté... mais avec révérence, discrétion et la crainte de Dieu.
Ve bu kurumda, birbirinize karşı nazik sağduyulu, saygılı ve Tanrı kokusunu yaşayarak davranmalısınız.
Ceci dit, Mme Sweedler, en toute discrétion, et en toute délicatesse, et en tenant compte de l'ensemble de la situation, je ne puis m'empêcher de penser que l'hôpital se doit d'une façon ou d'une autre de dédommager l'autre victime, toujours en vie, de cette horrible tragédie.
Şimdi Mrs. Sweedler, anlayışınıza sığınarak olaya geniş açıdan bakarsak şunu düşünmeden edemiyorum bundan bir nebze de olsa hastane sorumlu o korkunç ve trajik kazadan.
Votre sensibilité et discrétion sont grandement appréciées.
Duyarlılığın ve ihtiyatına minnettarım.
La mission est à votre discrétion.
Göreviniz takdire değer.
Il suffit juste d'un peu de discrétion.
Sadece bunun farkında olmamız gereken bir şey olduğunu söylüyorum ;
Puissance de distorsion à votre discrétion.
Warp gücü sizde kaptan.
La prudence et la discrétion sont impératives.
Dikkat ve özen şimdi şart.
Ceci est maintenant à Ia discrétion du système.
Bu artık işletim sistemin insiyatifinde.
C'est d'une rare discrétion.
Bu doğru.
Elle symbolise l'union mystique entre le Christ et son église. Aussi personne ne doit-il s'y engager ni la contracter inconsidérément, légèrement ou capricieusement, mais avec révérence, discrétion, sagesse, mesure, et dans la crainte de Dieu.
Bu bağ insanın masum zamanlarında tanrıyla kurulmuş onurlu bir mülkiyet olup İsa ve kilisesi arasındaki gizemli birleşmeyi bildirir ve bu yüzden ne teşebbüs edilmeli ne de ele alınmalı, tavsiye edilmemiş, hafif veya oyunbaz bir şekilde aksine düşünceli, düzenli, tavsiye edildiği gibi, uygunca ve tanrı korkusuyla olunmalı.