Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Dots
Dots Çeviri Türkçe
24 parallel translation
On à beau savoir que la bourse est la nécropole des dots bourgeoises vous vous êtes révélé fossoyeurs d'élite!
Borsanın orta sınıf için bir mezar olduğunu çok iyi biliyordunuz. Ve siz de mezar kazıcılığına soyundunuz.
- Coureur de dots!
- Zengin kız avcısı!
Mais toi, tu engloutis les dots et les filles aussi.
Sizse çeyizlerle birlikte kızları bile yuttunuz.
Donc, à votre avis, pourquoi Dippin'Dots est si spécial?
Peki, sizce, Dippin'Dots'ı bu kadar özel yapan ne?
Bien, Dippin'Dots est le dessert glacé le plus unique au monde.
Şey, Dippin'Dots dünyanın en iyi donmuş tatlısı.
ma si belle épouse, je reconnais les nombreuses femmes qui ont traversé cette longue route et leur mets à disposition des dots pour leur mariage.
Güzel karımın! Bizimle beraber bu uzun ve zor yolda birlikte yürüyen birçok kadın tanıyorum. ... ve onlara uygun bir evliliğe yakışır çeyizler veriyorum.
Pas de maris, pas de dots!
Damat yoksa, bölüşecek bir şey de yok.
Allez. Tu n'aimes pas les gommes?
Dots sevmez misin?
C'est comme les bretzels, ils sont juste longs.
Tam Ginna-dots'a * benziyorlar ama sadece noktalılar.
montrer du doigt avec une telle cruauté, une force énergique depuis le mois dernier quand ce truc est arrivé.
Dippin'Dots kioskundaki güzeli görmedim.
with a look in your eye so devilish she like to dance at the hip hop spots and she cruise to the crews like connect the dots not just urban, she likes to pop'cause she was living la vida loca
* Gözlerinde şeytani bir bakış var tabi * * Seviyor hip-hop tarzı dans etmeyi * * ve geziyor aramızda noktaları birbirine bağlar gibi * * Sadece popüler değil, pop müzik de seviyor *
On l'a soudoyée avec des bonbons.
Rüşvet olarak Dots şekerlerinden verdik.
J'ai des Drippin Dots tous les matin pour le petit déjeuner, au déjeuner, j'ai un massage en face d'étrangers, et ensuite je passe l'après-midi à regarder les housse de téléphone.
Her sabah kahvaltıda Dippin'Dots yiyorum ; Öğlen herkesin gözü önünde masaj yaptırıyorum. Akşam da telefon kaplarına bakarak zaman geçiriyorum.
Nous avons des framboises roses, du chou frisé, du quinoa, du Kombucha...
Pinkberry, dippin'dots, lahana, kinoa, Kamboçya yaptık...
Dans le cadre de notre contrat de mariage, je donnerai 10 000 francs à chacune des sœurs de Greer pour leurs futures dots.
Evlilik anlaşmamızın parçası olarak, 10,000 frank sağlayacağım. Greer'in her bir kız kardeşine, gelecekteki çeyizleri olarak kullanılması için.
Cela ne fournira pas de dots à mes sœurs.
Kardeşlerimin çeyiz paralarını karşılayamaz.
Certaines avec des dots pouvant rivaliser avec la mienne.
Bazıları bana bile rakip oldu.
C'est quelque chose que je dots faire
Yapmam gereken bir şey.
C'est pas du foot, c'est des Dots.
Bu amerikan futbolu değil. Sadece nokta.
La boutique que Kirsten a vu... Daisies Dots... est en dessous du 3C.
Kirsten'ın ilmeğinde gördüğümüz butik "Daisies and Dots" aynı zemin katta.
Après que nous avions perdu l'argent pour nos dots que votre mari avait promis, Papa était content de nous marier à n'importe qui ayant des titres.
Kocamın söz verdiği çeyizlik parasını kaybettikten sonra babamız bizi unvanı olan biriyle evlendirmekten mutluydu.
Des lois contre le viol, les dots, l'attentat à la pudeur..
Örneğin tecavüze, başlık parasına karşı kanunlar...
"Hey Jessica, cette robe va faire un malheur," Polka Dots ".
"Jessica, o gelinlik... ortalığı dağıtacak, gözleri kamaştıracak."
Saison 01 Épisode 08 Blue Dots
Çeviri :